Yeni bir kurguya hoş geldiniz, sefalar getirdiniz :)
Benim çok severek başladığım ve olay örgülerini kafamda oturtup heyecanla yazdığım bir kitap oldu. Umarım sizlerde aynı heyecanla okursunuz.
Okumaya başladığınız tarihleri alalım efenim...
~GÖKSEL TUNÇ~
"Hayır eminim böyle bir kelime var Murat. İlla ki vardır yani." dedim oflayarak. Bir elimi su dalgası yaptığım ama nem yüzünden bozulmaktan çekinmeyen saçlarıma geçirdiğimde o da en az benim kadar aksi bir biçimde gözlerini devirdi.
"Cidden mi? Yakizel diye bir kelime var mı?" diye söylendiğinde gözlerine bakıp ciddi olup olmadığını sorguladım. "Bakma bana öyle!"
"Evet. Yakışıklı ve güzelin birleşimi. Yakizel. Sen daha yeni mi duyuyorsun?" dedim ciddiyetimi bozmadan. Kalkıp gitmem an meselesiydi.
Bıkkın bakışlarını üstümden çekerek bir kez daha ela gözlerini devirdi. Böyle bir kelime yoksa bile olması gerekiyordu. Benim için oldurması gerekliydi.
"Kızım Y ile başlayan bir kelime söyleyeceksin altı üstü. Amma abarttın ya." dedi başını iki yana sallayıp. Siyah, dar kotuna rağmen rahatça bacak bacak üstüne atarak kollarını koltuğun yanlarına doğru uzattı. "Hayır, hep aynısı yapıyorsun birde."
"Söyledim ya işte." dediğimde beni ciddiye almadığını belli edercesine ofladı.
Tombul parmaklarımın aksine, her zaman hayran olduğum ince ve uzun parmaklarını incelemeye başladı.
"Göksel adam akıllı bir kelime söyle. Y ile başlayan kelime mi kalmadı? Yakışıklı var mesela. Yol var, yön var. Biraz düşünebilsen keşke." Şaka yapıyor olmalıydı. İnsan sevgilisinin gönlü olsun diye bile kabullenmesi gerekmez miydi? Ben ona çoğu zaman öyle yapıyordum. Bir kere de o yapsa ölür müydü?
"Sivri zekalı sevgilim. Onları söyledik zaten." diye tersledim alaycı tavrına karşılık. Saçlarımı geriye doğru savurup ayaklandım. Çantamı bulmalı ve gitmeliydim. Zira onu boğmam an meselesi sayılabilirdi. "Oyunu kurallarına göre oynuyorum ben. Söylenen kelimeler yasaklı oluyor." dedim yüzüne bakmadan.
"He evet, doğru... Ne bileyim ya!" İncelemeyi bıraktığı elinin ensesine ulaştığını gördüm göz ucuyla. Gidişimin onu sinirlendireceğini biliyordum.
Murat'la bu kadar kolay bir oyunu bile oynayamamak canımı fazlasıyla sıkıyordu. Söylediğimiz kelimelerin son harfi ile başka bir kelime buluyorduk. Bu kadar basit bir şey oynarken bile, tabi ki kavga etmekten geri duramıyorduk. Bana Y harfi gelmişti ve Yakizel kelimesini söylediğim halde bir türlü Murat'a kabul ettirememiştim. Neymiş efendim? Böyle bir kelime TDK'da bile yokmuş. Hah.
"Gidiyorum ben." diye kapıya yöneldiğimi gördüğünde o da benimle birlikte ayaklandı.
Koluma değen soğuk parmakları tenimi ürperttiğinde, odanın kapısı açıldı. Kim olduğunu umursamadan Murat'a döndüm ve kolumu elinden kurtardım.
"Bana bir daha sakın bu şekilde dokunma!"
"Bıktım şu çocuksu hallerinden Göksel. Küsüp gitmek ne?"
En çok nefret ettiğim şeylerden biri belki de birinin bana bağırması olabilirdi. Fakat şu an tam anlamıyla benim desibel seviyemin çok üstüne çıkmış, bunu farkında olarak yapmış ve kafa tutarcasına ela gözlerini buz gibi keskin mavi gözlerime dikmişti.
"Zaten senle oynamak da fazlasıyla sıkıcıydı." dememle burnundan soluması bir oldu. Klasik Murat...
Bir adım atarak aramızdaki mesafeyi kapattığında uzun boyuna karşılık kafamı biraz kaldırmam gerekse de geri adım atmadım. "Kendime daha eğlenceli oyun arkadaşları bulacağım." dedim dik başlılığımı sürdürerek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARA PRENS ♕
Teen Fiction"Ölüm beni sana kavuşturacaksa, ölelim Göksel!" BU HİKAYEDEKİ TÜM OLAYLAR TAMAMEN HAYAL ÜRÜNÜDÜR. GERÇEK KİŞİ VE KURUMLARLA BİR İLGİSİ YOKTUR. 11.04.2022 #sorunlu1