|10| Seni Koruyamadım

474 37 25
                                    

Not: Bundan sonrasına sadece Yaprağın gözünden devam edeceğim. Eğer fikrim değişirse eskiden olduğu gibi başına Ali diye belirtip devam ederim. Şimdi bölüme geçelim.
_________________

Bade ciddiydi. Her halinden belliydi. Kesin bir şey yapacak diye düşünmeden edemiyordum. Kafamda sürekli badenin "Sence ben neden gelipte bi anda Ali'nin asistanı oldum. Tabiki de bi planım var Ali benim olacak"
Demesi geliyor aklıma ama şimdi uğraşamam onunla hemen hazırlanmalıyım.

Odaya çıktım ve Ali'nin benim için daha önceden hazırlattığı elbiseleri gördüm. Hepsi birbirinden güzeldi. Birini seçmek zorunda kalmak ne kötüydü. En son kırmızı uzun sırt ve hafif göğüs dekolteli bi elbisede karar kıldım. Gerçekten çok güzeldi. Saçlarımı da tepeden topuz yapıp hafif bir makyaj yaptıktan sonra hazırdım. Saat 7: 55 ti. Aşağıdan öten korna sesini duyduktan sonra hızla aşağı indim. Kapıyı açtığım anda bi şeye çarptım. Tam düşerken havada asılı kaldığımı hissettim. Neden düşmüyordum. Sonra bi kolun beni tuttuğunu anladım. Düşeceğimi sanınca kapattığım gözlerimi yavaşça açtığımda Ali'nin bana hayranlıkla bakan gözleriyle karşılaştım. Beni ayağa kaldırdı. Hemen kendimi düzelttim. Aliye baktım. Hala beni inceliyordu baştan aşağıya. Sonra "Çok güzel olmuşsun" dedi ve sanki yanlış bi şey demiş gibi ağzıyla elini kapattı. Bende "Sağol teşekkürler" dedim kekeleyerek. Aliden böyle bi şey beklemiyordum. Ondan böyle bi şey duymak beni mutlu etmişti. Başımı dikleştirdim hemen "Gidelim mi?" Dedim. O da başıyla onaylayıp bana yol verdi. Arabaya ulaştığımda arkamı döndüm. Ali evin kapısındaydı. Ona dönmemle irkilip oda arabaya doğru ilerlemeye başladı. Ve arabaya bindi. Bende bindim. Bu arada bahsetmeyi unuttum. Ali aşırı yakışıklıydı. Çok güzel siyah bi takım elbise giymişti. Onu izlerken konuşmaya başladı.

A: Neden bu elbiseyi seçtin?
Y: En güzeli buydu bence neden ki
A: Bu elbise annemindi eskiden. Yani ölmeden önce.

Sesi incelmişti son cümlesini söylerken. O an aklıma yıllar önce Aliyi annesinin mezarında ağlarken ki gün geldi. Acaba annesini hatırlattığım için üzülmüş müydü?

Y: Ali eğer istersen değiştireyim hemen üstümü
A: Hayır gerek yok tam tersi bu elbisenin artık canlı bi bedenin üstünde durması daha güzel.
Y: Peki sen bilirsin. Annen çok zevkliymiş.
A: Öyleydi

Dedi iç çekerek.

Davetin yapılacağı yere gelmiştik. Arabadan indik aynı anda. Kapıya doğru ilerledik. Koluna girmem için yaklaştı bana. Bende hemen girdim. Birlikte salona güzel bi giriş yaptık. Tüm gözler bizim üstümüzdeydi. Etrafa gülümseyerek Ali'nin arkadaşlarının oturduğu masaya gittik. Masada oturanlardan adının Mert olduğunu öğrendiğim bi adam sürekli bana bakıyordu. Zorla yanıma oturmuştu. Diğer yanımda da Ali oturuyordu. O da fark etmişti galiba Mert in bana olan gereksiz ilgisini. Gözlerinden ateş çıkacaktı nerdeyse. Sinirle elindeki içkiyi içti. Ve masadan kalktı. Sonra herkes teker teker kalkmaya başladı. Biri tuvalete biri başka yere filan bi tek benle o Mert denen adam kalmıştık. Bana yaklaşmaya başladı. Ben bi şey yokmuş gibi davranmaya çalışıyordum ama kalbim bedenimle uyumlu çalışmıyordu. Deli gibi atıyordu. Mertin elini bacağımda hissetmemle kalbim bi anda resmen durdu. Kalakalmıştım bi bacağımdaki eline bi yüzüne bakıyordum. Bi anda yaklaşıp kulağıma doğru "Aliyle olmak eminim güzeldir ama bende fena değilimdir" dedi. O an gözlerim büyüdü bi ve bi tane tokat attım ona. "Ne diyorsun sen be" dedim. O sırada yanımıza koşarak Ali geldi ve bende onun yanına koştum boynuna sarıldım. Oda bana sarıldı. "Bu herif sana dokunmaya mı çalıştı" dedi en sert sesiyle. Başımı evet anlamında salladım. "Sen kenarda bekle" dedi. Ve Mert denen o mala bi tane yumruk geçirdi. Anında yere yığıldı. "Sen kimsin lan benim karıma dokunmaya çalışıyorsun he" bi tane daha patlattı suratına. Ben ise ağzım açık onlara bakıyordum. Ali'nin beni bu kadar kıskanması hoşuma gitmişti sanki ama onu durdurmalıydım. Hızla ayağa kalktığında yanına koştum. "Ali dur lütfen hadi" dedim. O ise sadece "Gidelim" deyip elimi tuttu. Koşarak arabaya gittik. Arabaya biner binmez. Sinirle direksiyona bi yumruk attı. Sonra da kafasını kollarının üstüne kapatıp durdu sadece. Onu hiç bu kadar sinirli görmemiştim. Daha önce bazen sinirlendiğinde saçlarıyla oynamamı istemişti. Belki şimdi de işe yarar diye elimi saçlarına koydum. Yavaşça oynamaya başladım. "Ali lütfen sakin ol bak ben iyiyim lütfen". Başını kaldırmadan "Senin onunla yanlız bırakmamalıydım" dedi. "Sen nerden bilebilirdin ki suçlama kendini" dedim çok yumuşak bi sesle. "Onun sana bakışlarını gördüm. Gerizekalı aç köpek gibi bakıyordu sana. Bu zaten hep böyle şeylerle tanınır. Kızlara sarkmasıyla" dedi ve kafasını kaldırdı ama bana bakmadan ekledi "Böyle bi şey olduğunu bile bile gitmemeliydim" arabayı çalıştırdı. Eve gidene kadar hiç konuşmadık. Arabadan indik ve eve girdik. Ali kendini salondaki koltuğa attı. Bende odama gidip üzerimi değiştirdim. Ali'nin annesinin elbisesini de katlayıp dolabıma koydum. Ali'nin onu görüp üzülmesini istemiyordum. Üzerime rahat bir şeyler geçirip Ali'nin yanına indim. Salonda öylece başını koltuğun kenarına koyduğu koluna yaslamıştı. Diğer elindeyse içki vardı. Sarhoştu galiba. Gidip yanına oturdum yavaşça. Bana bakmadan elindeki şişeyi kafasına dikti. "Özür dilerim" dedi. Yaklaştım ona yine saçlarına koydum elimi ve okşamaya başladım saçlarını. "Neden?" dedim. Yavaşça bana döndü kafamdan hafifçe tutup göğsüne yasladı. "Seni koruyamadım." O an saçlarıma bir gözyaşı düştüğünü hissettim. Hemen kafamı kaldırıp yüzüne baktım. Gözleri dolu dolu bana bakıyordu. Onu öyle görünce benimde gözlerim doldu. "Neden bu kadar abartıyorsun suçlama artık kendini" dedim. Bi anda gerçekten ağlamaya başladı "Abartmıyorum Yaprak sadece ben kendime bi söz vermiştim. Sevdiğim hiç kimseye zarar gelmesine canının yanmasına izin vermeyecektim. Ama dokundu sana koruyamadım seni. Özür dilerim" dayanamayıp sıkı sıkı sarıldım ona. "Sakın sakın özür dileme. Senin hiç bi suçun yok. Kendine yüklenme üzme kendini lütfen". Sarhoştu belki ama umrumda bile değildi. İnsanın sarhoşken söyledikleri ayıkken söylemek istedikleriymiş. O an o kadar masumdu ki hiç bi şey diyemedim. Birlikte belki yarım saat belki daha fazla birbirimize sarılıp ağladık. Zaman umrumda bile değildi. Sonra Ali yavaşça geri çekilip öptü beni. Bende öptüm. Sonra başımı göğsüne koydum. Oda saçlarımı okşadı. Bi gecelikte olsa onun beni sevdiğini hissetmek, kokusunu duymak, nefesini nefesime karışması, onun yanında olduğunu bilmek o kadar güzeldi ki o gün hiç bitmesin istedim. Eğer bi dilek hakkım olsaydı tek dileğim bu gecenin asla bitmemesi olurdu. Keşke bana karşı hep böyle olsa sevmese bile en azından yakın davransa bana arakadaş olarak görse beni olmaz mıydı ki? Neden bi kere bile beni sevmeye çalışmadı anlamıyorum. Ama şimdi bunları düşünüp anı mahvedemezdim. Daha sokuldum Aliye. Oda bana daha sıkı sarılıp saçlarımdan öptü beni. Mutluydum. Hemde hiç olmadığım kadar. Eğer biri gelip bana mutluluğun ne anlama geldiğini sorsalar cevabım hazırdı. Ben düşüncelerdeyken onun sesini duydum.

"Yaprak benim sana bi şey itiraf etmem gerek.............."

Yazdığım en uzun bölüm oldu. Umarım beğenirsiniz..
Lütfen oylamayı unutmayın

Bir de sorum var.

Sizce Ali herşeyi anlatacak mı Yaprağa?

|4N1K Alyap| Their Love Is AnotherHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin