Hatırladığım ilk şey kurumuş toprağı sonsuzluğa dek döven hırçın step atlarının ayak sesleri, araba üzerine oturtulmuş keçe çadırların çatırdamaları ve yüksek tekerlerin gıcırdamalarıydı. Suretlerini hatırlamadığım insanların dünyanın en sert ikliminde bana sağladıkları sıcaklığı hala anımsar, beni gerçekten sevmiş olan bir avuç insanın katledilişlerinin verdiği nefretle kan akıtırım.
-Ne olur dur artık, yeter! Ne istiyorsun? Para, mülk, lütfen beni öldürme.
-Köpeklerin hayattayken daha suskundun.
-Sana her şeyimi veririm, yalnızca canımı alma.
-İşte sizden bu yüzden nefret ediyorum...
Üzerine doğru yürümeye başladığımda karanlık bir ara sokağa doğru koşmaya başladı, bir süre sonra kendi kalp atışlarından başka bir şey duyamadığında rahatladı, bunları üzerinde durduğum evin çatısından çıkarabiliyordum. Doğru zaman gelmişti, kurtulduğunu sanan aptalın önüne atladım ve kurtuluş umudu olmadığını idrak etmesi için birkaç saniye bekledim. ilk attığım iğne ile ses tellerini vurdum, çaresiz kalan adam bağırmaya çalışmasına rağmen ses çıkmadığını görünce yalnızca kimsenin duyamayacağı bir tondan hıçkırıklara boğuldu, bu rezil herifin acı çekmesi bana inanılmaz bir haz veriyordu. Tek hamlede boğazını kestim ama onu öldürmedim, ağzına dolan kan onu boğarak öldürüyordu artık, yavaş yavaş...
Gösterinin keyfini birkaç dakika çıkarıp onu orada bıraktım.
-Umarım Dante buralardadır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İmparator 1: Kralların Yükselişi ve Düşüşü
FantasyBiliyorum; bu dünyaya neden geldiğimi, görevimi biliyorum, zamanı geldiğinde kaderimin yazgısıyla nasıl yüzleşeceğimi biliyorum, dünyaları dize getirmem gerektiğini de... NOT: Lütfen yazım ve anlatımdaki tespit ettiğiniz hataları ve hikaye ile ilgi...