Okumaya başladığınız tarihi yorum olarak bırakabilirsiniz.
Umarım kurguyu beğenirsiniz, iyi okumalar!
&
Cama vuran yağmur damlalarının sesiyle kendime geldim. Birkaç saattir camın kenarında oturmuş, öylece insanları seyrediyordum. Yağmur, gittikçe şiddetini arttırıyordu. İnsanlar da bunun bilincinde olacak ki adımlarını hızlandırıyorlar, hatta neredeyse koşuyorlardı. 'Bir insan yağmurdan neden kaçar ki?' diye düşünmeden edemedim. Yağmurdan sonra sokaklara sinen o koku ve sonrasında çıkan gökkuşağı, yağmuru sevmek için en küçük nedenlerdi.
Hayatımız da genel olarak böyleydi zaten. Bir anda çöken o yağmurun hiçbir zaman bitmeyeceğini, katlanarak şiddetini arttıracağını düşünürdük hep. Aksine, bir gün o yağmur biter ve gökkuşağı gibi güzellikler getirirdi devamında. Hep böyle bir düşünce yapısında olduğum için lisede 'Pollyanna' lakabını almış olsam bile umursamıyordum. Küçük şeylere üzülerek zaman kaybetmek, çok saçma geliyordu. Hele ki 6 ay önce babamı kaybettikten sonra.
Babam, kalp krizi yüzünden hayatını kaybetmişti. Zaten son kalp krizinden önce de iki kere kalp krizi geçirmiş, kalbine stent takılmıştı. Kendi sağlığına hiç önem vermiyordu, durmadan sigara içer ve alkol alırdı. Sigara ve alkolden nefret etmemin en büyük nedeni babamdı aslında. Bu ikili, en sevdiğim insanı günden güne eritmişti. O günden beri annemle birlikte bulduğumuz bütün işlerde çalışıyorduk. Hayattaki tek amacım, kız kardeşim Ada'yı okutmak ve annemle, kimseye muhtaç olmadan yaşamaya çalışmaktı.
6 ay öncesine kadar lise mezunu, üniversiteye hazırlanan sıradan bir genç kızken babamın ölümüyle her şey değişmişti. Borçlarından dolayı evimize el konulmuştu ve annemle tek çözümümüz çalışmak olmuştu. Üniversite okumayı her şeyden çok istememe rağmen okuyamamıştım. Zaten 1 yıl geç yazıldığım için oldukça vakit kaybederken, 1 yıl da mezuna kalmak beni oldukça geride bırakmıştı. Annem 6 aydır bulduğu her işte çalışıyordu. İlk ay, iki işte çalışmak gibi bir şeye kalkıştığı için dayanamamış, ona yardımcı olmaya karar vermiştim. Sonunda, şirin bir kafede iş bulduğumda annemin yükünü hafifletmenin sevinci içerisinde para kazanmaya başlamıştım. Kız kardeşim Ada ise lise 2'de okuyordu. Onunla, okulun yurdunda kaldığı için çok sık görüşemesek de onun eksiklerini karşılamak için elimden gelenin fazlasını yapıyordum. Onun, arkadaşlarına nazaran daha noksan bir gençlik geçirmesini istemiyordum.
Annem ise, ilk aylarda bir yandan evlere temizliğe gidip bir yandan bir lokantada çalışsa da savunmasız bedeni buna dayanamadığı için sürekli hasta düşüyordu. En sonunda o da benim gibi bir kafede iş bulmuştu. Kafede sadece tatlı yapıyordu ve yaptığı her tatlı o kadar lezzetliydi ki parmaklarımı yiyordum! Ben onun gibi tatlı yapmayı beceremesem de çok lezzetli yemekler yapıyordum. Tek yapabildiğim tatlı cheesecake olmasına rağmen annem onu bile benden güzel yapıyordu.
Hayatta tek muhattabımız, annemin çocukluk arkadaşı Seher Ablaydı. Annemin hiçbir kardeşi yoktu. Akrabamız olarak sadece bir tane amcam vardı ancak nerede olduğunu bilmiyorduk. Babam, onun 16 yaşındayken başka bir şehre, yaşamaya gittiğini ve ondan bir daha haber alamadığını söylemişti. Amcamı gerçekten çok merak etsem de ona ulaşmamın imkanı yoktu. Zaten karşısına çıkıp 'Ben kardeşin Faruk'un kızıyım, adım Özüm. Yeğeninim yani!' desem beni kabul eder miydi acaba? Muhtemelen hayır.
Bir anda kapı tıklatıldığında ayağa kalktım ve kapıya doğru ilerledim. Bugün Cuma'ydı ve Ada gelmiş olmalıydı. Adımlarımı hızlandırıp kapıya açmamla Ada'nın boynuma atlaması bir oldu. "Ablam!" Eve her geldiğinde bunu yapması beni mutlu ediyordu. İnsanlar, sevginin ne kadar azalmayacağını ya da eskimeyeceğini iddia etseler de bence sevgi eskiyordu. Her Cuma günü, Ada'nın kapının önünde, daha eve bile girmeden bana bu denli sıkıca sarılması ise bizim sevgimizin eskimediğinin göstergesiydi. Annem henüz gelmemişti. O, gün fark etmeksizin akşam 9'da işten çıkarken ben haftaiçleri 6'da, haftasonları 8'de işten çıkıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zemheri (ASKIYA ALINDI)
RomanceBen Özüm Gencer. Annesi ve kız kardeşiyle hayata tutunmaya çalışan, üniversiteye hazırlanan sıradan bir genç kızım. Efken Çağlayan ise her yıl ekonomi dergilerinin kapağı olan bir yakışıklı, holdinglerin veliahtı, kadınların hayran olduğu bir iş ad...