Onsuz yapabilirdim. Üzerimdeki elbiseye iğrenerek baktım ve odadan dışarı çıktım. yine hatırlattım kendime, onsuz yapabilirsin Gizel. O sensiz olabiliyorsa, sende olabilirsin dedim. Salona Yağmur'un yanına geçtim ve sinirle oturdum. Makyaj yapacaktı ve beni dışarı çıkmak için hazırlayacaktı.
Halbuki Emir'de onsuz yapamıyordu.
İstediği tek şey şu acının dinmesi ve bu dışarı çıkma saçmalığından kurtulup, soğuk yatağına yata bilmekti. Hazır olduğuma dair bir şeyler mırıldanırken, aklıma gelen şarkı ile yüzüm daha da ekşidi. Emir çok severdi ve bana bazı geceler, balkonumuzda otururken söylerdi. Tartışmasız ki, geçen hafta bara gittiğimde, kuytu köşede onu dinlerken, Eksik Bir Şey Mi Var şarkısını bu defa o kadar güzel söylemişti. İçime işlemişti, sesi! Ruhumu yakmıştı, bize mi ithaf etmişti o sözleri yoksa? İçimi yakmaktan korkmayan birine dönüşmüştü, o.
Geceleri baya geç geliyordu eve, her geldiğinde de sonuna kadar açtığı ses ile şarkılar dinliyordu. Balkonumda uyuyor numarası yaparken, onu izliyordum. ağlamamak için düşüncelerimi başka şeylere çevirmeye çalışmıştım.
Yağmur ve ben, en yakın arkadaşlarımızdan biri olan Nil'in sevgilisinin arabasına bindik. Nil ile merhabalaşırken, pencereden gördüğüm Emir, Yener ve Doğanay üçlüsü beni şaşırtmıştı. nefesimi tuttuğumu bile fark etmeden, onlara baktığım da, Emir ile göz göze geldik. Tek o mu gezecekti? "Gidelim mi, artık?" dediğimde, çoktan araba hareket etmişti. Nil gülerek, "Bu gece ki rakı gecesi için heyecanlısın bakıyorum da." dediğinde, gülmeye çalıştım.
---
İki hafta olmuştu, onsuzdum. Yaptığım şeyler sınırlıydı. Ya barda şarkı söylüyor ve sonra sarhoş kalıp, beni eve getiriyorlardı ya da evde öylece oturup, şarkı yazıyordum. Üzgündüm, çok üzgündüm. Bizi ben bitirmiştim, çünkü artık hiçbir şeyi kaldıramıyordum. Birbirimize zarar veriyorduk, birbirimiz olmadan da olamıyorduk. Geceleri balkonda öylece uyuyakaldığını görüyordum, içim acıyordu. Üşüyor muydu acaba? Düşüncelerimi kesip, beni çekiştirmeye çalışan Yener'e bir küfür savurdum. İlla onlar gibi acımı bir rakı masasında anlatıp, kederlenmem mi lazımdı?
Oflayarak aşağı indiğimde, onları beklemeye koyuldum. O sırada onu gördüm. Yağmur ile binadan çıktılar. Onları bekleyen arabaya doğru yürüdüler. Çok güzel olmuştu. Üzerinde güzel bir elbise vardı. makyaj yapmıştı fakat yüzünde eksik olan bir şey vardı. Gülümsemeleri yoktu. O hep gülümserdi, ben ona ne yapmıştım? O gülümsemeleri acımasızca çalan kişi ben miydim? ah, inanmak istemiyordum. Bunu yapmaktan başka çarem yoktu.
Yener ve Doğanay'ın geldiğini görüp, binadan dışarı çıktık. Göz göze geldiğimiz de, bakışları acılıydı ama sanki bir yabancıya bakar gibiydi. Bende ona bir yabancı gibi bakmıştım ve hiçbir önemi olmayan biriymiş gibi suratımı çevirip, Yener'in söylediği küfürlere gülmüştüm. ah, keşke korkaklığıma yenik düşmeden benim için ne kadar önemli olduğundan bahsede bilseydim. Keşke, böyle olmasaydı.
Yener, hızla arabayı sürüyordu. Bizimkilerin sürekli geldiği balık restoranına girdik. Terastaki masalardan birine otururken, rakı ve balık sipariş ettik. Balıkları yerken, restoranın terasına doğru gelen kişileri gördüğümde, nefesimi tuttum. Arkadaşları ve arkadaşlarının sevgilisi ile buradaydı. Göz göze geldiğimizde, denize doğru çevirdim başımı. İçim daha da acısın istemiyordum. bunu yapamazdım, bize. Belki onu içimde asla öldüremezdim ama bir daha da onu ve kendimi bu kadar yaralayamazdım, tekrar birlikte olarak.
Rakıdan bir yudum içerken, kenarda duran radyoda şarkı açıldı. Yener ve Doğanay gülümserken, Doğanay bana doğru uzandı ve dudaklarımı iki yana gülümsermiş gibi çekiştirdi. "Gevşek!" derken, onlar bana güldü. Şarkıya eşlik ederken, rakımdan yudumluyordum. Bizimkilerle kendimi kaptırmış ve şarkıyı seslice söylemeye başlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ve ben hala senden geçemiyorum
Short Story-tamamlandı- Her ilişki gibi onların ilişkisi de bitti. Sonu hüzündü, hem de baya bi' gözyaşı ile doluydu. Çünkü konu onlar için birbirleri olduklarında daha kırılgan, daha umursar oluyorlardı. Belki ilişkileri bitmişti ama onların hikayeleri bir...