Yürüdüğüm yollar bitmezken, sarhoşluğun etkisi ile adımlarımın sağa sola gidip, durduğuna emindim. Eve kadar koşmam lazımdı belki de kendimden kaçabilmek için. Öylece koşmaya başlarken, kendi salaklığıma güldüm. Ah, şu sıralar en fazla da yerimde sayıp, onu unutamayışıma gülüyordum. Unutulmuştum ve bu garip bir şekilde sinir bozucuydu. Bu kadar hızlı unutabileceği bir ilişkimiz yoktu, bana göre. Demek ki, ona göre bir kaç hafta sonra yeni bir sevgili yapabilecek kadar değersizdi bizim ilişkimiz. Ah, ya da o kadar büyük ve güzel değilmiş.
Bunların artık bir önemi yoktu. Sadece umursadığım, haftalardır doğru düzgün alamadığım nefesler ve ruhumun bir duygunun elleri tarafından sıkılıp, durmasıydı. Onu içimde öldürmek istiyordum. Bensiz nefes alan biri olmadan nefessiz kalabilmek, ne kadar acınasıydı değil mi? Zihnim bu soruları kime soruyordu? Ruhuma mı? Zihnime mi? Yoksa kalbime mi? Ya da benliğime mi?
Telefonum çaldığında, bıkkınlıkla cebimden çıkardım. Biraz durdum ve soluklanmaya çalıştım. Soluduğum her nefes neden ciğerlerime batmak zorundaydı? Yener'in aradığını görünce hızlıca açtım ve "Geliyorum, az kaldı." dedim. Ardından hızlıca telefonu suratına kapadım. Beni bekliyorlardı çünkü yazdığım şarkıyı haberim yokken okumuşlardı ve onlara olan sinirime rağmen bana zorla da olsa o şarkıyı söylerken ki videoyu çekeceklerdi. Israrlarına yenik düşmüş, karşılığında da beni bu gece için rahat bırakmalarını istemiştim. Her şeyin bir sonu vardı, aynı onların rahat bıraktığı zamanların sonu geldiği gibi. Hatta bizim sonumuzun geldiği gibi.
Bildiğim sokakları geçip, binanın önüne geldim. Bina kapısında öylece beni bekliyordu. Güldüm, salaklıklarına. Yener'in sırtındaki gitar kılıfına baktım. Bıkkınlıkla oflarken, onlara doğru ilerledim. Tam binanın önüne, onların karşısına geldiğim sırada bir taşa takıldım ve bir anda bedenimi kaldırımda buldum. Halime gülerken, bana garip garip bakıyorlardı. Sonra onlarda güldü. Yener, "En iyisi videoyu burada çekelim, tam senlik. Kaldırımlarda sürünüyorsun resmen." dedi. Güldüm ve "Haydi, gitarımı verin o zaman. Bir an önce şu video işinden de kurtulalım."
Bana saçmaladığımı söylerlerken, onları ciddiye almadım. Yener'den gitarı kılıfından çıkarmasını istedim. Gitarımı uzattığında, akorlarıyla biraz oynadım. Gitardan çıkan sesin tam anlamıyla güzel çıktığına emin olduğumda, başlayacağıma haber verdim. Onlar parmaklarının arasında sıkı sıkıya tuttukları telefonlarla çekmeye başlarken, güldüm. Hangi telefona bakacaktım ya ben? Neyse gözlerimi kapatırdım.
"Artık şekersiz içmeye başladım kahveyi
Çok düşünüp, az konuşuyorum babam gibi,
Yok, hayır hiçbiri seninle alakalı değil
Halin hatrın nasıl diye sordun ondan dedim ."
"Şimdi adın parkenin üstünde çamurdan iz
Muhtemelen şu an beni arıyordur polis
Seni öldürdüm içimde,
Haberin oldu mu?"
"Bi' kitaba sarılı buluyorum seni,
Mesela geçen radyoda çaldın.
Bu aralar karşılaşıyoruz,
Hayırdır?"
"Telefonu kapamadım bi' kaç zaman,
Dedim belki bir ara ararsın
Tüm kalelerimin zaptı olan
Kadın aramadın."
"Devriliyorsam
Kaldıran olma
Bi kere bıraktıysan
Elimden tutma daha."
"Sanki yaşım 50'Lere
Dayanıyor gibi
Şimdilik sadece bu
Bozuyor moralimi."
Şarkıyı söylemeye devam ederken, bir kaç yeri yeniden tekrar ettim. O sırada hemen karşı kaldırıma yanaşan arabayı gördüm. Ardından içinden o çıktı. Bakışlarımı yere çevirip, söylemeye devam ettim. İçimdeki şeylere bir süre mani olabilmiştim. Merakla kafamı oraya çevirdiğimde gördüğüm şey, onu yanaklarından öpen geçen gün dans ettiği çocuktu. Ah, tabii öpmesi çok normaldi. Çünkü onlar sevgiliydi. Acı çekmeyi engellemeye çalıştım. Gözlerimdeki duyguları silip, bakışlarımı yeniden yere çevirdim.
Şarkı bittiğinde, onlar çoktan Gizel'in binasına girmişti. Yener ve Doğanay çektiklerine ve güzel olduğuna dair bir şeyler söylerken, gitarı yere bıraktım. Hızlıca arkamdaki binaya girdim. Asansöre binerken, Yener ve Doğanay asansöre yetişememişlerdi. Son anda görmüştüm, onların yüzünü. Asansör durduğunda, hızlıca çıktım ve cebimdeki anahtarlıktaki anahtarı deliğe soktum. Zorluklarla kapıyı açarken, hızlıca içeri girdim. Odama geçip, kapıyı ardımdan kapattım. Sonra da hızlıca üzerimdekileri çıkarıp, yatağa girdim.
Artık yazdığım şarkıda ki gibi onu içimde öldürmem lazımdı. Çünkü bu iliklerime kadar karışan katran karası hüzün, bana zarar veriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ve ben hala senden geçemiyorum
Short Story-tamamlandı- Her ilişki gibi onların ilişkisi de bitti. Sonu hüzündü, hem de baya bi' gözyaşı ile doluydu. Çünkü konu onlar için birbirleri olduklarında daha kırılgan, daha umursar oluyorlardı. Belki ilişkileri bitmişti ama onların hikayeleri bir...