20

4.1K 443 37
                                    

Taehyung, hızlıca kantinden içeri girdi ve seri bir şekilde gözleriyle etrafı taradı.

Çok uzun sürmemişti ki Jungkook'u bulmuş ve dişlerini sıkıp ona doğru ilerletmişti adımlarını.

Elinde sıktığı telefonunu hızlıca masanın üzerine koydu ve önünde duran bilgisayarı kapadı sert bir hareketle.

"Bana bunun kim olduğunu bul." Ses tonuna otoriterlik hakimdi. Jungkook, bu hareketten sonra yavaşça kafasını kaldırdı ve Taehyung'a baktı.

Kollarını göğsünde toplayıp geriye yaslandı, "Sana böyle şeylerle uğraşmadığımı söylemiştim."

Bu cevaptan sonra, Taehyung yavaşça etrafı kolaçan etmiş ve cebindeki zarfı çıkarıp onu da telefonun yanına koymuştu. "Daha fazlasını da veririm. Ama lütfen bunun kim olduğunu bul."

"En son azarlıyordun ben-"

"Ayaklarına kapanmamı falan mı istiyorsun, Jungkook?"

"Hayı-"

"Bul şunun kim olduğunu. Rica ediyorum."

Büyük bir çaresizlikle baktı Jungkook'a. Bilseydi eğer, özel numaranın ona ait olduğunu, tam şuracıkta döverdi onu...

İyi ki bilmiyor diye geçirdi içinden.

"Para falan istemiyorum." Dedi önündeki zarfı ona doğru iterek.

Taehyung, şüpheyle kaşlarını çatmış ve elini cebine atmıştı. "Karşılıksız yapacak gibi durmuyorsun?"

"Bir karşılığı olmalı zaten." Dedi Jungkook, kendine en güvendiği ifadesini takınıp. Sırıtıyordu ve bu sırıtış hiç hayırlı şeylerin habercisi gibi değildi.

Şu an eski kovboy filmlerinde ki, bakışma sahnesini andırıyordu bu. Uzunca birbirlerini izliyorlar, birazdan bağırıp çağırıp birbirlerine saldıracak gibi duruyorlardı. Her an rüzgar esecek ve masaların arasından bir çalı geçecek gibiydi.

Taehyung, Jungkook'un aklını okumak istiyordu ama beceremiyordu.

"Ne istiyorsun?" Dedi kuşkuyla.

İkiside polisiye bir dizide başrolmüş gibi havalara girmişlerdi. Özellikle de Jungkook, oldukça eğleniyordu.

"Mezuniyete benimle gelmeni istiyorum."

"Ne?!" Sesi haddinden fazla yükseldiğinde, etraftaki bakışlar ikisine dönmüştü. Taehyung, yavaşça yanındaki sandalyeyi çekti ve oturdu. "Sen delirdin mi? Adımızı çıkarmak falan mı istiyorsun?"

"Neden olmasın?" Ahlaksız bir gülüş hakimdi Jungkook'un suratına.

Taehyung, gitgide sinirlendiğini hissediyordu. "Ne saçmalıyorsun sen!?"

"Bir şey saçmalamıyorum. İstediğim şey gayet açık. Yapıp yapmamak sana kalmış. Ben yine birilerini bulabilirim. Sorun değil."

Yalan söylüyordu. Şu an götü tutumuştu. Taehyung'un kabul etmesi için içinden bildiği tüm duaları okuyordu hatta.

"Başka bir şey yapsam?" Muzipçe güldü Taehyung. Jungkook'u vazgeçirmeye çalışıyordu ama başarılı olacak gibi değildi.

"Geceyi benimle geçirmek gibi mi?"

Duyduğu şeyin şokuyla sinirle ayağa kalktı Taehyung. "Yuh! Kendine gel!" Yine sesi gereğinden fazla yükselmişti ve Jungkook, Tae'nin bu hallerine fazlasıyla deli oluyordu.

"Tamam lanet olsun! Tamam geleceğim seninle!"

"Tamam," dedi Jungkook, karşısında çaresizce duran esmeri gülerek izlerken.

"Ama sana nasıl güveneceğim? Sanıldığı kadar iyi bir hacker olup olmadığını nerden bilebilirim?"

Tae'nin sorusuyla, dudaklarını büzüp kafa salladı Jungkook, "Aptal değilsin," dedi büyük oynayarak. "Bana geldiysen eğer, bir bildiğin vardır."

Ve daha fazla cevap veremedi Taehyung. Jungkook haklıydı. Taehyung bile isteye onu seçmişti.

basorexia ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin