"Hangisi?"
Jungkook, elinde tuttuğu iki farklı marka içeceği Jimin'e gösterdi, "Spora başladığımdan artık içmemeyi tercih ediyorum. O yüzden sen seç."
Jimin gözlerini devirdi ve sol elinde duranı alıp sepete attı, "Anladık sportifsin. Ne olmuş yani? Hep bir övünmeler, hep bir hva atmalar."
Kıkırdadı Jungkook. "Seksi olmak için gelmişim bu dünyaya ne yapayım?"
"Bir şey yapma. Arabayı sür."
Önünde duran market arabasını Jungkook'a doğru ittirdi. "Madem bende kalacaksın, o zaman git biraz işe yara. Akşam için sebze al."
Jungkook'u olduğu yerde bırakıp abur cubur reyonuna doğru attı adımlarını.
Şu hale bakın, kardeşi Busan'dan onu ziyarete gelmişti, buna sevinemiyordu bile. Daha önce moralinin hiç bu kadar bozuk olduğunu hatırlamıyordu Jimin.
İki yüzü güldü diye, hayat bunun acısını çıkarıyordu sanki.
En azından engelledim, kafam rahat olacak, diye düşündü. Bunun yanında çok kez vazgeçmeyi de düşünmüştü ama yapmamıştı.
Abur cubur reyonuna geldiğinde, ona bakan çikolatalara karşı güzel bir gülümseme yaydı suratına.
Ne olursa olsun, çikolata her zaman gülümseme kaynağıydı.
Raflara doğru yaklaştı ve en sevdiklerinden birkaç tane aldı eline. Bu sırada Yoongi gelmişti aklına. Gülen yüzü tam o an söndü ve ifadesiz bir hale geldi.
Ya bu kadar çikolata almasan mı acaba? Sonra kilo alıyorum diye ağlıyorsun. Hem sağlığına zararlı.
"Ya çık git aklımdan, aptal!" Öfkeyle çikolatayı yerine bıraktı ve başka bir reyona doğru geçti. Çerez almayı düşündü. Akşamları iyi gidiyordu. Hem şimdi Jungkook gelmişti. Bol bol muhabbet edebilirlerdi.
Yine en sevdiklerini aldı eline. Sonra da diğer taraflara döndü. Yavaş yavaş her raftan bir şey şeçmeye başladı.
"Bırakmışsın," duyduğu sesle birlikte, ona doğru uzatılan çikolataya baktı hemencecik. Kafasını kaldırdığında, Yoongi'yi karşısında görmeyi beklememişti. Şaşkın ifadesini toparlayıp, cevap vermeden elini ittirdi ve baktığı şeylere geri döndü.
"Konuşmayacak mısın?"
İnatçıydı Jimin.
Kalbi kırgın ve inatçı.
Cevap vermedi bu yüzden. Alacaklarını aldı ve sepeti olmadığı için kollarının arasına sıkıştırmayı tercih etti.
Jungkook'un yanına geri döneceği sırada, Yoongi hızla önüne geçmiş ve durdurmuştu onu.
"Özür dilerim. Bencillik ettim."
Yüzüne bakmıyordu Yoongi'nin. Bakarsa affeder gibi hissesiyordu. Bir kez olsun tavrını korumalıydı.
Yanından geçip gideceği sırada Yoongi hızlıca kolundan çekip durdurmuştu. Bu sırada kolunun arasına sıkıştırdığı her şey yere düşmüştü.
"Ya sen-!" Sustu. Devam etmedi. Daha doğrusu edemedi çünkü göz göze gelmişti onunla.
Bir adam, nasıl bu kadar derin ve anlamlı bakardı?
Jimin, Yoongi'ye çoktan kapılıp gitmişti.
Ve Yoongi ona sorduğunda, beni seviyor musun, dediğinde izin verseydi her şeyi söyleyecekti.
Kaçtığı gerçeklerin kendisini nasıl yakaladığını, ona nasıl kapıldığını anlatacaktı. Yoongi izin verseydi...
Düşen şeyleri almak için eğileceği sırada, minik ellerine sarılan kemikli eller durdurmuştu onu. Gözlerini kenetli ellerinden çekmeden, doğruldu yavaşça.
![](https://img.wattpad.com/cover/191249221-288-k439575.jpg)