'2'

400 64 14
                                    

Aradan bir hafta geçmişti. Ve, sen bende istediğin renge bile iltifat etmedin. Sinirlenmeye başlıyorum, Park Jimin. Bu halimi görmek istemezsin.

-Flashback-

Yoongi, Jimin'in bir apartmandan çıkıp aceleyle yürüdüğünü gördüğünde peşinde takılmıştı. Amacı takip etmek değildi daha çok, okul dışında görmenin verdiği özgüven ve konuşma hissiyatıydı.
Fakat konuşmak için bahanesi olmalıydı.

—————

Bir markete hızla girdi ve eline ilk gelen lolipopları aldı.
Çıktığında etrafa bakınmaya başladı ve yanaklarını şişirdi. Park Jimin hep bir yere yetişmeliydi, hep kaçıyordu. Yerdeki taşlara küçük bir çocuk edasıyla vurarak eve geldi. Ayakkabılarını duvara yaslanıp çıkarttıktan sonra dolaba koydu ve içeri geçti. Kendini koltuğa bıraktı. Lolipoplardan birini açıp, ağzına attı. Kenardaki sigara paketine bakıp, derin bir nefes aldı ve açıp sigaraların olmadığını görünce güldü. Zaten içmiyordu.
Jiminse gizli gizli okul dolabından sigara paketini bulup her gün iki tane alıyordu.
Okul çıkışında ise Yoongi'nin görmediğini zannederek ilk bulduğu çöpe korka korka atıyordu. Yoongi bu davranışını çok tatlı buluyordu.
Fakat anlamıyordu, neden Jimin onu önemsiyordu? Nasıl bu kadar iyi tanıyordu Yoongi'yi?
Yine sorgulamamaya karar verdi.

—————

Okula geldiğimde yanındaki çocuk benim kanımı kaynatmıştı. Karşındaki çocuk heyecanla bir şeyler anlatırken senin elinle dudaklarını kapatarak güldüğünü görmek çenemin kasılmasını sağlıyordu.
Gözlerimi sana nasıl diktiysem, bakışlarımı hissedip etrafa bakmaya başladın.
Beni görünce gözlerin kısılacak kadar gülümsedin ve küçük el sallamanın ardından, dolabımı hafifçe işaret ettin.
Anında yumuşayıp sana hafif bir baş selamı verdim.

Adımlarımı birazcık hızlandırıp, dolabımı açtım. Rafında bulduğum sade soda ve not kağıdıyla gülümseyişimi tutmak zorlaşmıştı. Kaç dakika orada kaldım inan bilmiyorum.
"Sade sodayı seviyorsun."
"Mint Yeşili."
Mint yeşili de ne demekti? Arkamı dönüp sana bakmıştım ta ki zilin çaldığını fark edene kadar.
Dolabıma bıraktığın şeyleri hızla çantama tıkıp sınıfa koştum ve kapıyı çalmadan girdim.
Hata yaptığımı gördüğüm Matematikçiyle anladım. Kafası hızla bana dönen hocayla derin bir nefes aldım.
"Min sorumsuz Yoongi!"
Bütün sınıf gülmemek için kendini zorlarken, hocanın onlara dönmesiyle bende kafamı sınıfa çevirdim. Senin beni izlediğini fark edince gözlerini kaçırman çok hoşuma gitmişti ve hafifçe kıkırdamıştım. Fakat kulağımdan çekildiğimi hissedince, inleyerek Matematikçinin beni sırama sürüklemesiyle kulağımın kızaracağını anladım.
"Hocam napıyorsunuz? Kulağımın kızarıklığının hesabını kim verecek?"
"Hocana sesini çıkartma bakayım, gözlerini dikmişsin en sevdiğim öğrencime beni dinlemiyorsun!"
Hafifçe kızardığımda, yutkunup önüme döndüm.
Hoca tahtaya geçerken, kafamı hafifçe arkaya çevirip sana bakmayı ihmal etmedim.

——————

Aklıma gelen Mint Yeşili notuyla çantamdaki küçük defterimden bir sayfa koparttım.
"Mint Yeşilini ne yapmamı istiyorsun, Jiminie?"
Sayfayı katlayıp, arka çaprazımdaki çocuğa notu sana vermesini söyledim ve tepkini elimi başıma yaslayarak izlemeye başladım.
Notu açtıktan sonra bana bir bakış attın ve yanakların notu idrak ettiğinde kızarırken, dudağımı hafifçe ısırdım. Bana kafanı kaldırmadan bakarken yandan sırıttım.
Ellerinle yanaklarını hızla kapatıp, birkaç dakika sonra bir şey yazmaya başladın.
Notu katlayıp çocuğa dokunacaktın ama tereddüt ettiğini anlamıştım. Çocuğa seslenip notu vermesini istedim. Bana en güzel gülümsemelerinden birini sundun. Kendime geldiğimde önüme dönüp notu açtım ve aldığım cevapla gülümsedim.
"Saçın, o renkle çok güzel gider. Ve çaktırma sakın, bu seslenme şekli çok tatlı."
Hafifçe mırıldandım.
"En az senin kadar.."
Ve sonradan bir şey gözüme çarptı. Senin yazın neden senin kadar güzeldi Park Jimin?

***********

Bir saniyecik harcayıp beğeni butonuna bassanız? Ve şimdilik 4 voteye bir bölüm atsam?

Secret •Yoonmin•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin