'11'

210 24 17
                                    


İkili utandıkları o andan sonra konuşmaya devam ettiler. Yoongi'nin sorduğu soru Jimin'in hem gözlerini doldururken hemde boşluğa düşmesini sağlamıştı.
"Peki Jiminie, neden konuşamıyorsun? Anlatmak ister misin?"
Yoongi bunu fark edince lanet etti sorduğu şeye ve kendine.
Özür dileyecekken Jimin'in anlatacağını belli etmesiyle ona odaklandı.
"Küçükken güzel bir hayatım vardı. Ta ki, ben 10 yaşındayken, babamın annemi aldatması ve annemin içkiye başlamasına kadar.
Her gün eve içerek gelmeye başladı, gelince de içti. Babamsa eve gelmezdi gelince uyur yine giderdi. Bende okula giderdim ailem hiç uğramazdı fakat yine de insanların laflarını umursamadım. Sonra bir gün babam uyuşturucu yüzünden öldü, annemse bunun üzerine bana saldırmaya başladı. Bana baktığında onu hatırladığını benim bir pislik olduğumu söyleyip beni dövdü. İçki şişelerini üzerime attı. Her zaman bağırırdım, sonra bir gün sustum ve annem birkaç adam tutup kendisi intihar etti. O adamları tutmasının sebebi ise bana işkence etmeleri içinmiş. Acımadı kimse bana. Öyle şeyler yaptılar ki, susmak bilmiyorum göz yaşlarım sanki duramıyormuş gibi akıyordu. Sonrasında kaçtım. Bir gün onlar dışarı çıkarken kapıyı kilitlememişlerdi. Bense gidebildiğim yere kadar gittim sonra Jungkook'la karşılaştım. O da küçüktü beni sardı hemen, yardım etti. Evden kaçtığım günden sonra sesim yoktu. Jungkook annesine her şeyi anlatınca şanslıydım ki bana yardım etmek istediler. Bir hastaneye gittik önce, orada öğrendik ses tellerimin zedelendiğini."
Derin bir nefes alıp parmaklarını açıp kapattığında ellerini tuttum.
"Yorma kendini daha fazla,"
Diğer eliyle Jimin'in gözlerini sildi.
"Ben senin yanında olacağım bundan sonra tamam mı? Bana güvenebilirsin."
Bunları söylerken en içten gülümsemesini sunmuştu Yoongi.
Jimin çok kırılgandı, kendisine güvenmesini istiyordu.
Jimin gülümsedi ve ellerini sıkıca tuttu.
Yoongi'ye onu yakalaması gerektiğini öyle mutlu olacağını anlattı ve bir anda kalkıp koca sahilde koşmaya başladı.
Yoongi başta ne olduğunu anlamasa da hazmedince kahkaha attı ve kalkıp peşinden koştu.

————

Aslında Yoongi, Jimin'i yakalayabilirdi ama öyle güzel gülüyor ve heyecanla koşuyordu ki, bozmak istemedi neredeyse yarım saattir böyle koşuyor olabilirlerdi.
Yoongi kasıklarına giren ağrıyla son gücüyle koşarak Jimin'e yetişti ve onu kendine çekerek sarılınca ikiside dengelerini toparlayamadı ve kumlara Jimin, Yoongi'nin üzerine düşmüştü. İkisinin derin nefesleri birbirine karışıyordu. Gözlerinin içine baktılar birkaç dakika öyle geçti.
"Mutlusun artık değil mi?"
Diye sordu, Yoongi. Onaylar bir biçimde kafasını sallamıştı Jimin. Sonra ikisi de gülümsedi.
Ve Jimin kendini Yoongi'nin yanına attığında birlikte nefes nefese gökyüzünü izlediler.

—————

Jimin gökyüzünü izlerken uyuyakalmıştı, Yoongi ise onu dirseğini kumlara yaslamış bir sanat eseriymişçesine onu izliyordu. Başından beri dudaklarındaki gülücükten habersizdi.
Bir anda irkilip baş ağrısıyla kalkan Jimin, Yoongi'yi korkutmuştu, hızla ona sarıldı.
"Şşh, geçti. Yanındayım Jiminie, korkma. O sadece bir kabus."
Jimin gözleri kocaman açılmış ve dehşet içindeki yüzüyle Yoongi'nin göğsüne gömüldü.
Gördüğü şeyler kabus veya rüya değildi.
O hatırlıyordu. Yoongi'yi, onunla yaşadıklarını, eskiyi.. Kollarını yavaşça ona doladı ve kokusunu çaktırmadan içine çekti.
Tabii ya dedi içinden, 'Yoongi bu, liseden beri aşık olduğum adam.'
Turuncu saçları böyle güzel okşanırken yüzüne pompalanan kanı hissedebiliyordu. Turuncu demişken saçları ne zamandır öyleydi sahi? Aklına gelen fikirle kafasını kaldırdı ve Yoongi'nin kafasını eğip kendisine bakmasını sağladı.
"Bir şey yapmak istiyorum ama bana izin verebilir misin?"
"Ne için izin istiyorsun, Jiminie?"
"Söyleyemem onu bitince görmen gerek."
Yoongi düşünür gibi bir yüz ifadesi takındı.
"Jiminie'ye güvenmeli miyim?"
Jimin hızla kafasını salladı.
"Eminim, sende çok hoş duracak."
Yoongi onun anlatışının tatlılığına ve heyecanına güldü.
"Tamam o zaman."

—————

Jimin'in ısrarları üzerine bir markette durmuşlardı. Ama Yoongi arabadaydı, niye mi? E, Jimin izin vermemişti ki, sürprizdi bu.
Elinde birkaç poşetle gelen Jimin'i gördüğünde kocaman gülümsedi.
Jiminde ona zorlukla el sallayıp arabaya yaklaşınca kapıyı onun için açtı Yoongi.
Jimin binip poşetleri kucağına yerleştirdi.
Gidebiliriz işareti yapınca Yoongi, Jimin'e yaklaşıp kemerine uzandı ve kemeri takıp Jimin'in yüzüne yakın bir yerde durdu.
"Kemerini takmayı unutma, Jiminie."
Jimin nefesini tutmuştu, zorlukla kafasını onaylar biçimde salladı.
Yoongi yola dönüp arabayı çalıştırdığında poşetlere sarıldı Jimin. Kalp krizi geçirecekti az daha.. Ne ani şeyler yapıyor bu Yoongi diye geçirdi içinden.

—————

Yoongi'nin evine gelmişlerdi, Yoongi'nin odasında, Yoongi'nin yatağında oturuyorlardı. Henüz söylemişti yapacakları şeyi Yoongi ise kabul etmişti. Jimin yapacaksa kötü olma ihtimali yok dedi içinden.
Jimin kendine ve Yoongi'ye yapacağı rengi söylememişti. Kendi saçını çoktan yapmıştı Yoongi oturup onu izlerken, şimdi kendi kafasında yıkadığından ve Yoongi'ye göstermeyeceğinden duran havlu ile dizlerinin üzerinde onunkini boyuyordu.
Yoongi aynadan bu görüntüye bakarken beraber ne kadar güzel olduklarını fark etti. Jimin'i kucağına çekesi gelmişti ama ondan korksun istemiyordu. Sadece izledi.

—————

Yoongininde saçları bitince Jimin yıkamıştı onun saçlarını ve havluyu sardıktan sonra Yoongi'yi lavaboya yasladı. O an ortamda oluşan sessiz ortama ikisi de güldü ve havluyla Yoongi'nin saçlarını kuruladı. Ne güzel duruyordu siyah renk onda diye düşündü Jimin.
Kuruduğundan emin olunca Yoongi'yi aynaya doğru çevirdi.
Yoongi kendine bakıp gülümsedi.
"Ah, Jiminie çok güzel duruyor, teşekkür ederim." Demesiyle kendi saçından da havluyu çekti ve Yoongi'nin yanına geçti.
Aynadan Jimin'in saçlarını gördüğünde gözleri kocaman açılırken hızla yan tarafına dönüp saçlarına yaklaştı. Yüzünü saçlarına gömüp, boğuk sesiyle konuştu.
"Tanrım, Jiminie! Yine çok güzel olmuşsun!"
Dediği şeyi fark edince yutkundu ve geri çekildi. Yanakları kızarırken Jimin gülümseyerek onu izliyordu.
"Y-yani çok yakışmış."
Jimin teşekkür ettikten sonra Yoongi'nin daha da kızaracağı bir şey söylemişti;
"Sende çok yakışıklı oldun, bu kadar iyi durması bana zararlı, Yoongi-ah."

—————

Bir şeyler atıştırmışlar ve etrafı toplamışlardı. Jimin lavaboya gittiğinde Yoongi balkona çıkmış ve bir sigara yakmıştı. Derince bir nefesi içine çekerken düşündüğü şeyler gözlerinin dolmasını sağlamıştı. Dumanı üflemişti.
Birkaç dakika sonra Jimin lavabodan çıkmış ve balkon kapısının arkasından Yoongi'yi izlemişti. Yüzündeki gülümsemeyle balkona çıktı ve Yoongi'nin ona dönmesini sağladı. Elindeki sigarayı alıp, söndürdü. Ve gözlerinin içine bakarak anlattı.
"Sadece zorda kaldığında iç, Yoongi-ah."
Yoongi, Jimin'in hatırladığını fark ederken gözleri daha çok dolmuştu. Jimin ise ellerini Yoongi'nin omuzlarına koyup, yanağına uzun ama masum bir öpücük kondurmuştu.

******

Mutluyum sevdim ben bu bölümü çok şirinler, destekleyenlere teşekkür ederim

Secret •Yoonmin•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin