Ben yıpranmıştım sanki. Ama bu seninle alakalı değildi Yoongi. Ben zaten yorulmuştum. Ben , ben olduğum için yorulmuştum.
♠♠♠
Çalan telefonuyla yine homurdanarak kalktı yataktan Yoongi.
"Hadi bara gidelim."
"Sana da günaydın Seokjin."
"Ne günaydını gece oluyor." Seokjin'in dediği şeyle saate baktı . 18.57 . Ama belki de bir yerlerde gündoğumudur , değil mi? Çabuk bitsin diye "Gelmiyorum"dedi kısaca.
"Hayır geliyorsun. Hoseok da geliyor. Hatta Jimin de geliyor. Sen de geleceksin."
"Gelmiyorum."dedi bıkkınca yine.
"Bak Namjoon'la birlikte seninle ne konuşup anlaşmıştık. Sen Hoseokl-"
" Ben anlaşmamıştım. Sana dedim mi ki tamam? Demedim."
"Ama ben sandım ki-"
"Sen ne sandın abi." Yoongi ilk defa Seokjin'e abi demişti. " Ne sandın ? Niye yapıyorsun bunu? Benim daha mutlu olmam sizin neyinize gerek."
"Çünkü seni seviyoruz aptal. Değer veriyoruz."
"Hadi beni düşünüyorsuz. Eyvallah tamam. Peki, ya Hoseok?" Kafasını kaşıdı "Ya o istemezse? Ya ben ona da zarar verirsem? Onu önemsemiyor musunuz?" Kendini doğrularmış gibi kafasını salladı "Bu kesinlikle onu yıpratır."
"Salak saçma konuşma. Tabi ki Hoseok'u da çok önemsiyoruz. Hoseok'u kullan derken sana git çocuğun canını al demiyoruz tabi ki de. Sadece Hoseok'la yakın ol, tamam? Sadece onunla iletişim kur ve kendinden bahset. O zaten seninle olacak. İnan sana çok yardımı dokunacak. " Biraz bekledi. "Ayrıca Hoseok'a zarar vermene de asla izin vermeyiz."
"Geliyorum." Telefonu kapatıp ayağa kalktı. Giyeceklerini hazırlayıp duşa girmeye karar verdi.
Bu aralar eskisi kadar düşünemiyordu. Arkadaşları izin vermiyorlardı, nedense herkes onun iyiliğini istiyordu. Ama o bırak başkasının, kendi iyiliğini bile düşünmeyecek haldeydi. Ne bencil adamdı bu Yoongi.
Sonralar düşünmediği için pişman olacaktı bu bencil adam.
Banyodan çıkıp kiyafetlerini giydi. Havalar bayağı soğuktu. O yüzden saçlarını kurutmaya karar verdi. Hastalanmamalıydı. Kim bakacaktı yoksa?
Saçlarını kuruturken aynada kendine bakıyordu bir yandan da. Gözaltları morlaşmıştı. İyi de uyuyordu neden bu kadar koyulaşmıştı ki.
İşini bitince cüzdanını alıp yola düştü. Seokjin adresi konum olarak atmıştı. Geldiği yere baktı. 'Amor' Aşk demekti amor. Aşk mı? Yoongi aşk ile ilgili uzun bir süredir düşünmüyordu. Daha doğru düzgün sevemiyordu bile aşk neyineydi.
İçeri girince çocukları bar tezgahının önünde gördü. Yanlarına ilerlerken gülerek bir şey konuştuklarını farketti. "Hoşgeldin ağabey". İlk farkeden Jimin olmuştu.
"Hoşbuldum." Hoseok ve diğerleri de gülümseyerek baş selamı verdiler. Barmen'e dönüp "Blenden viski lütfen"dedi. Barmen kafasını sallayıp arkasını döndü.
"Hayır Jimini, o kadar içme."diyerek azarlamaya çalıştı Hoseok.
"Ama ağabey, her gün içmiyoruz ya. Bırak keyfini çıkaralım."
"Jimin haklı, Hoseok. "
Bir süre sonra Jimin her gün içmeye başladı.
***
Herkes çakır keyif olup eğlenmeye başlamıştı. Hoseok ve Jimin dans edenlerin arasına karışmıştılar. Seokjin içkisinden bir yudum alıp Hoseok'u gösterdi. "Baksana adeta parlıyor o kadar insan içinde."
Yoongi, Seokjin'in dediği yere bakıp "Öyle." dedi ve onları izlemeye başladı.
Hoseok ve Jimin ise tüm enerjilerini kullanarak dans ediyorlardı. Sanki bugünün sabahı olmayacakmış gibi. İkisi de mükemmel dans ediyorlardı. Zaten Jimin'e dans etmeyi Hoseok öğretmişti. Başka türlüsü olamazdı da. İçkiden dolayı galiba Hoseok'un başına keskin ağrı saplandı. Jimin'e belli etmemeye çalışarak "Ben bir tuvalete gideyim."dedi. Jimin kafasını sallayıp dans etmeye devam etti.
Hoseok ilaçlarını yanına almadığı için pişman oldu. Lütfen, burada değil. Kendini hemen lavaboya atarak musluğu açtı. Yüzüne su çarparken nefesini düzene sokmaya çalışıyordu bir tarafdan da. Başındaki keskin acı geçmek bilmiyordu. Kendini yere atıp kafasını duvara yaslayarak elleri ile başını tuttu. Yalvarırım dur. Kafasını duvara hafifçe vurmaya başladı. Aklına 2-3 yıl önce dediği sözler geldi. Lütfen, Tanrım lütfen ona hiçbir şey olmasın. Lütfen benim ömrümden alıp ona ver. Onun acılarını al, tüm yaşamım boyunca acı çekmeye razıyım ama onu iyileştir, yalvarırım. Tanrı onu duymuştu. Jimin iyileşmişti ve Hoseok sözünü tutarak tüm acıyı çekmişti. Her acı bedenini kasıp kavurduğunda aklına bu sözler gelir ve kendine teskinliği böyle verirdi. Sadece verdiğin sözü tutuyorsun Hoseok.
Acı gitmiyordu. Hep orada kalmaya devam mı edecekti? Seokjin, Yoongi ve Namjoon Hoseok'un lavaboya gidip uzun süre gelmediğini farketmişti. "Kusuyordur belki?"diye Yoongi fikrini öne attı.
"İçkiye en dayanıklımız o. İki kadehi hissetmez bile."
"O zaman gidip bakayım."diyerek tabureden indi Namjoon. Seokjin hemen araya girip "Dur ben bakarım."dedi. Yoongi de kafasını sallayıp Jimin'i izleyerek içkisini yudumlamaya devam etti.
Seokjin lavaboya doğru giderek kendi kendine düşünmeye başladı. "Ne zamana kadar saklamayı düşünüyordu?"
Lavaboya girdiğinde Hoseok'u dağılmış halde buldu. "Hoseok!" diye hafif sesini yükseltip yanına diz çöktü. "Ne oldu sana?". Hoseok ise cevap veremeyip nefeslerini kontrol etmeye çalışıyordu. Artık ne kadar dayanabileceğini bilmiyordu. Nefes almakta zorlanıyordu. "Hoseok ilaçların nerede?"diyerek gömleğinin düymelerini açmaya başladı. Zorlukla "Y-yok." diyebildi. Aynı zamanda da ilaç kullandığını nereden bildiğini düşünmeden edemedi. Seokjin ise kendi kendine söylenerek Hoseok'u kaldırmaya çalıştı. "Hastaneye götürüyorum seni, tamam mı? İyi olacaksın Hoseok." Hoseok, bilinci yavaş yavaş kapanırken 'ne zaman?' diye soramadı.
Finale az kaldı.
Umarım sevmişmisinizdir. Bu bölümde koyduğum resimlere dikkat edin lütfen.
Seviliyorsunuz papatyalar💜🌼
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Last~Hoseok's letters
FanfictionPapatya kızmadı hiçbir zaman yapraklarından fal bakılmasına. Gün olur belki sevmeyi öğretebilirim umuduyla. 02.02.2019