Zil çaldığında çantamı toparlamaya başladım. Bu süre boyunca Hyunjin beni izledi. Ona dönüp 'neye baktın bacım?' diyemeyeceğim için kitaplarımı toplamaya devam ettim. İşim bittiğinde Hyunjin'e dönüp kafamı yana eğdim ve sorgularcasına kaşlarımı kaldırdım. Gülümseyerek bana baktı.
"Şirinsin"
Güldüm.
"Komiksin"
Dedim ve kalkıp Jeongin'e baktım. Uyuyordu.
"Ben aşığa inip Haeun'u bekleyeceğim Jeongin'i kaldır ve aşağı gel"
Dedim ve aşağı inip Haeun'un gelmesini bekledim.
"YA SOOYOUNG HYUNJİNE ONDAN HOŞ--"
Koşup Haeun'un ağzını kapattım.
"Haeun manyak mısın?"
Gülümsedi.
"Özür dilerim, özür dilerim"
Etrafıma bakıp Hyunjin'in orada olup olmadığını kontrol ettim fakat gözükmüyordu. Nedense içimde yine de değişik bir his vardı.
"Söyledin mi peki ona?"
"Hayır, daha söylemedim"
"Ama söylemelisin sooyoung, geç olmadan"
"Neyi söylemeli?"
Dedi Jeongin bize doğru ilerlerken.
"Sır"
Dedi haeun bana göz kırparak. Arkasından da Hyunjin geldi.Haeun ve Jeongin durağa giderken ben ve Hyunjin de eve doğru ilerliyorduk.
"Ne yemek istersin?"
Geçtiğimiz kaldırımı izlerken cevap verdim.
"Hiçbir şey, aç hissetmiyorum"
Hyunjin şaşırmıştı.
"Sen mi aç hissetmiyorsun? Hasta falan olmadığına emin miyiz?"
Derken elini alnıma koydu ateşimi ölçmek için. Ben ise kırmızının tonlarında gidip geliyordum.
"İ-iyim ben"
"Değilsin, ateşin var Sooyoung"
Sesi endişeli gibi çıkıyordu. Bunun nedeni insan olmasıydı değil mi? Sonuçta kim olsa endişelenirdi. Elini tuttum ve alnımdan çektim.
"Ateşim yok, hepsi ani hareketlerin yüzünden"
Dedim gözlerinin içine bakarak ve onu arkamda bırakarak utancımdan neredeyse koşarak önden ilerledim. Onun nasıl bir tepki verdiğini göremiyordum fakat kıkırdadığını net bir şekilde duydum. Benimle dalga geçerse hoşlanıyorumdu seviyorumdu anlamam tavayla kovalarım onu. Ayak seslerini duyabiliyordum bilerek yanımdan değil arkamdan yürüyordu.Eve geldiğimizde her zamanki gibi üstümü değiştirdim ve odamdam çıktım. Hyunjin de üstünü değiştirmiş salonda oturmuş yeri izliyordu.
"Neyi düşünüyorsun?"
"Seni"
'ne diyor bu çocuk'
"Ha?"
Bana döndü ve yanına çağırdı. Yanına oturdum ve konuşmasını bekledim. Konuşmadı ve gözlerimin içine baktı.
"Cidden aç değilim, merak etme"
Kafasını eğip gülümsedi. Kafasını kaldırıp ellerimi tuttu. Kalbimin ritmi bozulmaya başlamıştı, yine.
"Sooyoung"
"Efendim?"
"Sooyoung,sadece arkadaş olmak istemiştim ama artık istemiyorum"
"Daha açık konuşamaz mısın?"
'benden hoşlanıyor, Hwang Hyunjin benden hoşlanıyor, değil mi?'
"Sooyoung, ben senden hoşlanıyorum ve seni sevmek istiyorum. Tüm gün seni izleyebilirim Sooyoung, her istediğini yapabilirim. Senin olabilirim"
Woah, cidden benden hoşlanıyor ha? Öylece yüzünü izledim. Yüzünün her parçasını aklıma kazımak istiyordum.
"Y-yani benimle aynı şekilde hissetmiyorsan asla soru--"
Yüzüne uzandım ve sağ yanağını öptüm. Bana boş boş baktıktan sonra gülümsemeye başladı. Ben de gülümsedim.
"Git de uyu"
Dedim kalkıp salak gibi gülümseyerek. Bana baktığını hissedebiliyordum. Odama girdim ve kendimi yatağa atıp yüzümü yastığıma gömüp psikopat gibi gülmeye başladım. Cidden inanamıyordum. Hyunjin'in odasına girip kapısını kapattığını duydum. Biraz sakinleşip kendime geldiğimde yatağıma yattım. Nasıl uyuyabilirdim ki. Her şey başımda tekrar tekrar dönüyordu. Gerçek değil gibi. Birden odamın kapısı çalınca irkildim ve yatağımda doğruldum.
"Girebilir miyim?"
Onaylarcasına sesler çıkardım ve elinde yastığıyla Hyunjin odama girdi.
"Uyuyamıyorum"
...DEVAM EDECEK~^-^
Woah woah neler yazdım öyle
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Just Wanna Be Friends ↳hyunjin
Fanfiction"Sooyoung,sadece arkadaş olmak istemiştim ama artık istemiyorum" "Daha açık konuşamaz mısın?" (HyunjinXreader) 🍑©Felixbiased