Güncelleme gelmediği için üzgünüm. Telafi için iki kat uzun bölüm yazdım :D
Taşlar yuvarlanırken Max hiç bir şey yapamadı. Yerde uzandı, sızlayan patisinin ağrısının geçmesini bekledi. Ardından, Rex geldi ve onu ensesinden tutup sırtına fırlattı. Max daha söylenmeye zaman bulamadan koşmaya başladı ve onu köpeklerin tarafına geri götürdü. Bu sırada Oscar ve Mel, Mars'ı aldılar ve koşarak getirmeye başladılar. Diğer köpekler de taşların arasından geçmeye çalışıyordu. Bazıları, karşı tarafa geçenler, yollarına devam ediyorlardı. Maria, Sydney, Linda ve Venüs kedilerin tarafına geçmişti. Max bağırmak istedi. 'Hayır! Yapmayın, geri dönün!' Demek istedi. Ama ağzını her açtığında, yaraları daha fazla ağrıyordu. Rex onun yanına oturdu, ve seslendi "Bella, buraya gel de onu iyileştir" dedi.
Bella mı?
Max'in kalbi daha hızlı atmaya başladı, o an düşündüğü her şey kafasından uçup gitti. Koşarak ona doğru gelen, krem rengi tüyleri olan Golden'a baktı. Bella yanına geldi, "hemen, Rex" dedikten sonra yaraları yalamaya başladı. Max, dişi köpeğin dili tüylerine değdiği her an, bir ürperme hisseti. Bella çok yumuşak dokunuyordu ve hiç acıtmıyordu. Biraz gıdıklayan, iyi bir iyileşme hissi veriyordu. Kısa bir süre sonra duraksadı. "Hey, yaptığın o şey, bizi uyarmaya çalışman ve sonra seni dinlemeyen Mars'ı kurtarman, çok kahramancaydı, ... şey...."
"Max" dedi Max. Bella'nın adını bilmemesine bozulmamıştı. Nasıl olsa o bir safkandı, Max ise bir kırma. Içini bir ürperme hissi kapladı "Önemli değil, Bella." Dedi. Aralarında hala bir gerginlik vardı. Max birden duraksadı, aklına sorular hücum etti. Kediler ne olmuştu? Oliver iyi miydi? Gitmesi gerekiyordu. Kedilere zarar gelmemeliydi. Ayağa kalkma girişime girdi, burkulan patisi hala acıyordu. Mars onu çok ser itmişti...
Bella da ayaklandı ve kesinlikle Max'ten daha hızlı başardı bunu. "Nereye? Hala yaralısın!" Dedi. Sesinde hafif bir endişe vardı. Max, hafiften topallayarak ilerledi "Gitmem lazım. Şey... kedilere bakmam lazım.."
"Sen onu merak etme. Giden köpekler doğal kedi avcıları. Kedilerden bir iz kalsa şaşarım"
Evet. Kesinlikle aşırı rahatladım. Diye geçirdi içinden Max. Tabi, onun dışındaki herkesin amacı kedileri yok etmekti. Max, bahaneler üretmeye çalıştı "yine de gitmeliyim. Şeyden emin olmalıyım, hepsinin öldüğünden!" Dedi ve koşmaya başladı. Patisinin acısına aldırmadı. Koşarken de üstüne hiç kaya düşmedi. Belli ki kediler nihayet onun tavsiyesine uyup kaçmışlardı. Ama Mia için kaçmak hiç kolay olmatacaktı... 3 yavru vardı nasıl olsa. Max ürperdi. Mia, muhtemelen köpeere karşı en dost canlısı olandı. O ölürse kedilerle köpekler arasında kesinlikle savaş başlardı. Diğer köpeklerin kokusunu izledi. Burnu o kadar keskin değildi ama o kadar çok köpek bir aradayken kokularını almamak olanaksızdı.
Max kokulara yaklaştıkça, kokuya kedi kokusu eklendi. Ve kan. Birinin kanı dökülmüştü bile... max çok geç kalmıştı. Kimsenin ölememiş, sadece yaralnmış olduğunu umdu Max. Koşmaya drvam ettikçe etraf tanıdık gelmeye başladı. Kedilerin ini biraz ilerdeydi. Nihayet giriş olan o küçük deliğ vardı. Kayaların arasındaki delik parçalanmıştı, içeriye büyük bir köpeğin girmesini sağlayacak kadar büyük bir boşluk açılmıştı. Max içeri girmeden önce etrafı taradı. Kendini hazırlamai için biraz zamana ihtiyacı vardı. Burnu, dışardan gelen bir kan kokusu aldı. Max kokuya doğru yürüdü. Kedilerin ona saldırdığı yerden geliyordu koku ama tazeydi. Çimenleri kan kaplamıştı, haraketsiz bir beden kan gölünde yatıyordu. Gözleri kapalıydı. Minik bir bedendi, Siyah-Kahverengi bir kürkü vardı. Yani, Max öyle tahmin ediyordu ama yaratıgın etrafının büyük bölümü kan ve yaralarla kaplıydı. Max, nihayet bunun kim olduğunu tanıyınca dehşete düştü. Minik köpeğin yanına koştu, "ah, hayır Oliver..." diye sızlandı. Köpeği kokladı. Durumu ciddiydi ama ölü değildi. Çok rahatlamıştı, ama içinde bunun kayıpların sadece minik bir kısmı olduğuyla ilgili bir his vardı. Oliver'i ensesinden nazik bir biçimde tuttu ve kan gölünden çıkarıp taze çimenlere yerleştirdi. Oliver'ın bilinci yarı yerinde olmalıydı ki zar zor konuştu "Ma-Max?..." dedi. Max onu sakinleştirdi "Herşey yolunda... merak-" Oliver birden titremeye başladı, genzinden bir hırlama yükseldi "Hain!"
Max havada olan kulağını da eğdi. Oliver haklı mı acaba? Diye düşündü ama şuan uzun uzun düşünmek için doğru zaman değildi. "Merak etme. Geri geleceğim." Dedikten sonra minik köpeği orada bıraktı ve kedilerin inine girdi. Manzara pek iç açıcı değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayatta Kalanlar-uzun yol
Science FictionTüm karalar parçalanıyor. Geriye kalan son bir yer hariç. Insanlar bu kaçınılmaz sonu fark edemese de köpekler her şeyin farkında. Dünya tersine dönüyor. Kıyamet yaklaşıyor. Köpeklerin bir plan yapması, güvenli yere gitmesi ve en önemlisi de o yerde...