ellerimi pantolonumun cebine atarak yürüdüğüm sırada beyaz duvarlı evi gördüğümde hafif bir gülümseme belirdi yüzümde. sıla bu evde ailesiyle yaşıyordu.
evin arka taraflarında olduğum için ön tarafına doğru yürürken adımlarım istemsizce hızlanmıştı şimdi. bir anda adımı duymamla adımlarım durdu.
adımı söyleyen sıla'nın babasıydı fakat bunu sıla'ya doğru dediğini evin penceresinden baktığımda gördüm. sıla koltukta oturuyordu ve elleri birleşikti. siyah saçları yüzünü görmemi engelliyordu. babası ise gözleri onun üzerinde, hemen yanındaki koltukta oturuyordu.
"bak kızım,"dediğini duydum. "emir'in yine gitmesine şunun şurasında ne kaldı? sadece birkaç gün."
bu yutkunmama sebep oldu. onlar beni görmüyordu.
"sen de artık yirmi yaşının ortalarına yaklaştın. senin evlilik yaşın geldi de geçiyor. emir can'dan sana yâr olmaz kızım. sana başkası lazım. eli yüzü düzgün başka bir beyefendi lazım. burada çalışan, akşamları eve gelen birisi lazım. yılı onsuz geçireceğin birisi değil."
ailesini bu durumun rahatsız ettiğini zaten biliyordum. ama bu kadar değil. kızlarına başka bir adamla evlenmesini nasihat edecek kadar değil.
duvara yaslandım. fark etmeden yere çöktüğümde gözlerim karşıda, kulaklarım onlardaydı.
"ama baba bir anlasan..." dediğini işittim onun. huzur dolu sesi yoktu, acı vardı.
"sıla, ne anlaması? adam gidiyor aylarca dönmüyor. ben bir babayım, baba! kızımın her gün limanda onu beklemesi beni ne kadar üzüyor haberin var mı? sözümü dinleyeceksin sıla. benim dediğimi yapacaksın. emin ol öyle daha mesut bir hayatın olacak."
gözlerim yanıyordu. denilenler kulaklarımı zorluyordu. baskı hissediyordum kulaklarımda. kelimeler yankı gibiydi, beynimde yankılanıp duruyordular.
"anladın mı?" dedi şimdi benim bu hale gelmeme sebep olan adam. "emir ile ayrılacaksınız. gidip emir'e kendin diyeceksin. 'emir ben seninle yapamam' diyeceksin. tamam mı?"
"diyemem... baba... diyemem..."
yapma bize bunu diye geçirdim içimden. sıla için babası ve ben çok değerliydik. şimdi ise tercih yapmak zorunda bırakılıyordu. kıyamazdım ki ona. "babanı seç. o haklı, ben her zaman yanında olamıyorum." dedim dudaklarımı sadece oynatarak. başımı kaldırmaya gücüm yoktu. o pencereden bakamazdım. onu sırf benim yüzümden bu hale geldiğini bilerek yüzüne bakamazdım ki.
eğer deniz kaptanlığı çocukluk hayalim olmasaydı, sıla için vazgeçerdim. ama şu an öyleydi ki vazgeçemiyordum da. mesleğimi de bırakamazdım, onu da.
"nasıl diyemezsin? diyeceksin!" diye kükredi bir anda.
korkar o, bağırma demek istedim.
kapı çarpış sesi duyduğumda babasının çıktığını anladım. toparlanmalıydım. gözlerimi elimin tersiyle sildim ve ayağa kalktım. birkaç saniye o şekilde durdum. sonra pencereye yaklaştım. sanki hiçbir şey olmamış gibi davranıp "sıla," diye seslendim.
gözleri anında beni buldu. sanırım duymuş olduğumu anlamıştı ki gözyaşlarını silmeye, gizlemeye çabalamadı. pencereye yaklaştı. gözleri kıpkırmızıydı. yüzünü avucumun içine aldım ve gözlerini öptüm. "emir," dedi hıçkırarak. "emir ben ne yapacağım?"
başımı yere eğdim. gözlerine bakmak çok zordu. "sıla, babanla aranı bozma. ben yine gidip aylarca olmayacağım."
"aptallaşma emir can. beni başkasıyla evlendirmek istiyor!"
"evlenme, n'olur evlenme başkasıyla." dedim titreyen sesimle. "ama babanla aranı da bozma."
"bunu yapamam... elime tercih sunuyor resmen. seni seçersem..." cümleyi devam ettiremediğinde buruk bir gülümseme yerleşti dudaklarıma. "belki seversin başkasını?"
acıydı bunu söylemek. o acıyı onun gözlerinde de gördüm.
"olmaz! yapamam! delirdin mi sen? ne demek başkasını seversin ya? ne demek?!"
"sen benim için her şeyden daha değerlisin, biliyorsun değil mi?" dedim sağ elimle yüzünü okşarken.
"sen de benim için öylesin." dedi gülümsemeye çalışarak.
"üzme kendini, tamam mı? bir şekilde hallolacak her şey."
"emir can..." dedi hıçkırırken.
cevap vermedim. adımlarım beni ondan ayırırken kalbim onun gözyaşlarında boğulmuştu bile.
şirazem beni uyarıyor
ben yine dengemi şaşıyorum
kaç kitaplık aşkımız var
bir lafınla vazgeçemiyorum ben
ikimiz de belamızı bulmuşuz birbirimizden
ŞİMDİ OKUDUĞUN
beni uğurla
Фанфик•emir can iğrek fanfiction, tamamlandı hatıra olasın var, olma. kâğıtlara yazılasın var, yapma.