@edanurgltrk
1.sınıftan beridir tanıyorum seni :) Bu 9 senelik arkadaşlığımızın hiç bitmemesi umudu ile... Umarım görüp geçireceğimiz diğer seneler de en az öncekiler kadar güzel ve değerli olur. Sen hep benden cesur ve benden daha atılgandın. Bu konuda sana biraz olsun benzemek istediğim doğrudur. Bu bölüm sana ithafımdır kardeşim :)♥
Duy beni
Sesimi duy.
Fısıltılarımı duy.
Kelimelerim yetersiz. Uçuşup kayboluyorlar.
Bul beni Yabancı.
Sesleniyorum sana.
Duymuyorsun Yabancı...
Duymuyorsun çığlıklarımı...
...
"Konuş şimdi. Söyle." dedi. Uzakta olduğunu bildiğim halde öfkesini somut bir şeymişcesine yakınımda hissedebiliyordum.
"Neyi?" dedim.
"Sence neyi olabilir seni ahmak?" suskunluğumun karşısında konuşmayı tercih etti ve "Mesela öncelikle o şeyi nasıl yapıyorsun? Onu anlat. Odadakiler bunu merak ediyor."
Yine sustum.
"Pekala... O zaman bu gücü nasıl aldığından başlayalım."
"Doğuştan." dedim bir çırpıda.
Kahkahası kulaklarıma dolduğunda sözlerine devam etti.
"Belli ki bugün de sana yemek yok."
Nefesimi geri verdim. "Açım ama." dedim kısık sesimle. Acıkmıştım. Açlık hissini son bir haftadır hissedebiliyordum. Aynı zamanda acıyı da hissedebiliyordum. Bu gerçekten benim açımdan ilginç bir şeydi.
"Umrumda mı sence?"
...
"Kendini geliştirmelisin Rachel. Bugün 8 kişiyi kaybettik farkında mısın? Normalde olması gereken ve şu ana kadar hiç değişmeyen sayıyı biliyorsun değil mi?" dedi üzerindeki asker kıyafetini çıkarırken.
"Zero. Sıfır. Null. Cero. Nulevoy. Ling. Jelo. Nulla ve herneyse..."
Bana bakıp gözlerini devirdi ve sehpaya koyduğum ayaklarımı ittirip yere koydu. Ona bakıp hızla dil çıkardım ve yine ayaklarımı sehpanın üzerine koydum.
"Rachel. Onlar yaşayabilirlerdi. Senin sayende yaşayabilirlerdi... Ama geç kaldın."
"Ah Tommy... İkimiz de biliyoruz ki ben dünyada olmaması gereken kişiyim." ısırdığım elmayı bir süre çiğnedikten sonra devam ettim. "Ben dünyada olmamalıysam, yaptıklarımın da olmaması gerek. Yani bu durumda yapsam da, yapmasam da bir şey fark etmez." elmamdan bir ısırık daha aldım ve çenemden akan elma suyunu kolumla sildim.
"Rachel, yanlış düşünüyorsun. Sen olması gereken kişisin. Bizim yanımızda olmalı ve insanları kurtarmalısın."
"Peki kimin doğru olduğunu nerden bileceğim? Biz kötü birisiysek? Onlar iyi tarafsa? O zaman bana ne olur Tommy? Gerçekten ne olur?"
Bu düşünce arada sırada aklıma geliyordu fakat sürekli kendimce bir şekilde geçiştiriyordum. Şimdi ise bunu açığa vurup kabullenmiştim ve gözlerimin dolmasını engelleyememiştim.
"Ha-Hayır. Rachel yapma. Bak ağlama sakın. Sakın ağlama." bu sözlerine karşılık istemsizce gözlerimden yaşlar süzülmeye başlamıştı. Bana baktı ve dudaklarını ısırıp kaşlarını çattı. Yaklaşıp uzun kollarını bana sardı. Sıcaklığı beni sarmalamıştı. Sanki her an yok olup gidecekmişim gibi beni sıkıca sarıyordu kolları. Sanki her an ondan kaçacakmışım gibi.
"Yapma dedim ben sana." dedi kısık sesiyle. Çenesini başımın üzerine koydu ve kollarını biraz daha sıktı. "Sakın ağlama. Bak sana yemin ediyorum ki, biz kötü tarafsak sonraki savaşta beni kurtarama."
"Ne biçim yemin bu!" diyerek kulak tırmalayıcı bir ses çıkardım. Ben bile sesimden nefret etmiştim o an.
"Yeminime inan diye söyledim."
"Tamam, tamam." dedim burnumu çekerek. "Eğer senin yüzünden kötü insan olursam ve yeminin tutar da ölürsen, umrumda olmazsın. Cesedini bile almaya gelmem Tommy, haberin olsun."
Güldü ve burnumu sıktı. "Seni küçük cadı." diyerek saçlarımı karıştırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Naenia
FantasyBeni bir gün tanıyacaksın, Duyacaksın sözlerimi. Çatlamış dudaklarımdan dökülen Her damla kan gibi, Fısıltılarımın dökülüşünü Kayboluşunu göreceksin. Benliğim gibi. Geriye bir şey kalmadığında Bakacaksın fakat, Göremeyeceksin beni. Aynı istenildi...