@hybriddtvd
Bana o somurtkan ifadeleri göndermen sonucu, "Seni mi kıracağım." diyerek ilk bölümü perşembe günü koyma inadımdan vazgeçtim. İşte böyle değerlisin, umarım ikimiz de birbirimiz tarafından unutulmayız. Bu bölüm de sana ithafımdır :)♥
Söylemek isterdim.
Özür dilemek isterdim.
Kimse yok. Sesimi duyan yok.
Birisi var orada biliyorum.
Fakat beni duymamazlıktan geliyor.
Yaptıklarımın acısını çekmem için zorluyor.
Yeterince acı çektim Yabancı.
İnan bana. Yeterince acı çektim.
Daha önce hiç hissetmediğim duyguların hepsini teker teker tattım.
Çürümüş meyve gibiydi hüznün tadı.
Erimiş çikolata gibiydi umudun.
Bir çilek gibiydi mutluluğun.
Erik gibiydi heyecanın.
Ama bak bulamıyorum korkuya bir tanım. Çünkü o bir daha tatmak istemediğim bir duygu.
Bu tanımlayamadığım şey nasıl olur da beni bu kadar kolay yakalar?
Aynı karanlığın yaptığı gibi.
...
Düşüncelerim benden bağımsızlaşmaya başlıyordu artık. Olay dışı şeyler düşünmeye başlıyordum.
"Söylemezsen neler olacağının farkındasın değil mi? Konuşmadıkça işimize yaramazsın."
Bir şey söylemedim. Kaç gün geçti bilmiyorum fakat, bedenim yeterince yorgun düşmüştü. Artık boynumu bile dik tutamıyordum. Dudaklarımın kuruluktan çatlayan aralıklarından kanın o ilginç tadını alıyordum. Gözlerim gün ışığına hasret kalmıştı. Açsalar gözlerimi, belki göremezdim bile. Karanlığa alışmıştım. Kendi karanlığıma da alışmıştım.
"Küçük sürtük, küçük cadı. Evet, sen bir cadısın. Bize lanetini bulaştırdın. Peki ya amacın neydi?"
"Dünyayı kötülüklerden korumak."
"Sen deli misin? Bu dünyanın başına gelen en büyük kötülük sensin! Nani Katliamı'nı başlatan onlar mıydı, söylesene!"
Gülüşüme engel olamamıştım. Farkındayım, gülmemem gerek. Ama elimde değil. Bir yandan komik geliyor, bir yandan da sinirimi bozuyordu bu "Nani Katliamı".
Derin bir nefes aldığını hissetmiştim. Muhtemelen şu an kırmızı görmüş boğadan farkı yoktur.
"Neye gülüyorsun yine! Söylesene, neye! O kadar insanı öldürmek çok mu zevkliydi! Neye gülüyorsun!" bu kükreyişinin ardından hızla elleriyle saçlarımı kavradı ve çekiştirmeye başladı. Canım acıyordu. Ama artık onun acısını umursayacak durumda değildim.
"Nani Katliamı..." dedim cılız ve titrek sesimle. Kısa bir duraksamadan sonra elleri saçlarımdan uzaklaştığında devam ettim.
"Naenia Katliamı. Olması gereken isim bu."
Sandalyemin yere düşüşüyle bütün bedenimi etkisi altına alan bir sızlama başlamıştı. Başımın soğuk betona çarpışıyla beynimin kafamın içerisinde hareket ettiğini hissettim. Arkadan bağlanmış ellerimin üzerinde duruyordum. Bu da ellerimin kırılacakmış gibi acımasına neden oluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Naenia
FantasyBeni bir gün tanıyacaksın, Duyacaksın sözlerimi. Çatlamış dudaklarımdan dökülen Her damla kan gibi, Fısıltılarımın dökülüşünü Kayboluşunu göreceksin. Benliğim gibi. Geriye bir şey kalmadığında Bakacaksın fakat, Göremeyeceksin beni. Aynı istenildi...