@elifnurus
Sanırım şimdilik sadece ben seni ne kadar özlemişim diyebileceğim... Beni hiç unutmaman dileğiyle :) ♥
Yapabildiğim tek şeyi yapıyorum,
Düşünüyorum.
Gökyüzüne daha yakından bakmak,
Güneşe dokunabilmek isterdim.
Yeşilin en güzel tonunu görmek,
Saflığın tanımını yapabilmek isterdim.
Bazen istediklerimizi yapamamayız,
Bazen ise gerçekten istemeyiz.
Ben gerçekten istemiyordum belki de.
...
Ateş içimdeki soğuğu uzağa itmeye çalışsa da saatlerdir başarısız oluyordu. Ellerimi uzatarak sıcağı biraz daha hissetmek için hareketlendim. Ateşten çıkan dumanlar burnumdan çıkan buharla birleşiyordu. Bu küçük çaplı ateşimizin etrafındaki dal parçalarını çoğaltmak amacıyla kısa bir gezintiye çıkan Luke ise hala gelmemişti.
Uzattığım ellerimi yavaşça kendime doğru çekerek bacaklarıma doladım. Luke'un vermiş olduğu eşofmanın ucundan ayak parmaklarımı görmeye çalıştım.
En sonunda sıkılarak kapşonu başıma geçirdim. Kirlenmiş ve tamamen karışmış olan sarı saçlarımı kapatabilmiş olması beni biraz olsun rahatlatmıştı. Çünkü tam bir faciaydı.
Her ne kadar şey yaşasam da beni terk edemeyecek olan kızsal düşüncelerimden uzaklaştım ve zaman harcama bahanesiyle başımı en az şekilde hareket ettirerek gökyüzüne doğru kaldırdım. Yıldızların netliği şehirden uzak olduğumuzu belirtiyordu.
Boynumun ağrımasıyla başımı yine eğdim ve hafif hareketlerle kıpırdanan ateşi izlemeye başladım. Nerede kalmıştı Luke? Gideli ne kadar olmuştu? Şu ana kadar ormanın içindeki bütün kozalakları ve dalları önüme yığmış olması gerekirdi.
Yapacak bir şey yoktu. Yorgundum ve üşüyordum. Sıkılma konusuna değinmeyeceğim bile. Üşüdüğünü ilk fark ettiren organım olan burnuma parmak uçlarımla dokunarak ısıtmaya çalıştım. Ardından yine kendi haline bıraktım ve en azından nefes verişimden dolayı çıkan buharı izleyerek kendime saçma bir oyun ürettim.
Saçma ve daha çabuk sıkılmamı sağlayan bu oyun da son bulduğunda başımı dizlerimin üzerine koyarak kapanmaya başlayan gözlerime karşı direnmedim.
Islak toprağa dokunan ayakkabı sesleri uyanmamı sağlamıştı. Bunun sonucunda da gözbebeğime ulaşmaya çalışan güneş ışınları da amacına ulaşmış olmuştu.
Güneş dolayısıyla zar zor gördüğüm Luke bana gülümseyerek bakıyordu.
Hızla ayağa kalktım ve ona do-
"Ah!"
Bana uzanıp kolumu tutmaya çalıştığında eline vurduğum gibi kafasına da vurmak istiyordum. Geceden beri onu aynı şekilde beklemiştim ve sonucunda bütün kemiklerim sızlıyordu.
"Nerede peki odunlar? Bu ateş söneli günler oldu Luke."
"Günler mi?"
Gözlerimi devirdim ve dişlerimin arasından "Ne demeye çalıştığımı biliyorsun." dedim.
"Tamam, özür dilerim. Seni sanırım biraz bekletmiş..." biraz sözcüğünden dolayı sinirle kalkan kaşım ve ona dik dik bakışlarımdan sonra cümlesini değiştirdi ve "Birazdan daha çok bekletmiş olabilirim ama sebeplerim vardı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Naenia
FantasyBeni bir gün tanıyacaksın, Duyacaksın sözlerimi. Çatlamış dudaklarımdan dökülen Her damla kan gibi, Fısıltılarımın dökülüşünü Kayboluşunu göreceksin. Benliğim gibi. Geriye bir şey kalmadığında Bakacaksın fakat, Göremeyeceksin beni. Aynı istenildi...