vlogger ❦

dokuz

jennie elinde tuttuğu iki bileti gerginlikle çantasından çıkardı ve kitabının altına gizledi. chaeyoung'a kendisini affettirmek için şehirlerinde olan bir konsere iki tane bilet almıştı.

chaeyoung'ın bu konsere gitmek istediğini yerim sayesinde öğrenmiş ve biletleri alabilmek için kumbarasındaki paranın neredeyse tümünü kaybetmişti; ama en azından artık derslerde jisoo ve kendisinin dikizlendiğini hissetmek zorunda kalmayacaktı.

çıkış zilinin çalmasına 1 dakika kaldığında kitaplarını çantasına koydu ve bileti de arkasına sakladı.

zil çalarken chaeyoung'ın sırasına yaklaştı.

"selam." jennie gülümseyerek selam verdiğinde chaeyoung çantasını yerleştiriyordu. duyduğu sesle kafasını önüne çevirdiğinde jennie'yi gördü.

"selam, nasılsın?" jennie sınıftan herkesin çıkmasını beklerken kapıda lisa'yı görmüştü ve bu da ellerinin titremeye başlamasına neden olmuştu. lisa, gözlerini jennie'nin ellerine çevirdiğinde gördüğü biletlerle gitmesi gerektiğini anlamıştı. hayalkırıklığını gizleyerek kapıdan çekildi ve gitti.

"iyiyim. chaeyoung, seni götürmek istediğim bir yer var." chaeyoung çantasını taktı ve ayağa kalktı. "neresi?"

jennie arkasına sakladığı biletleri gülerek göz önüne çıkarttı. "harry styles konseri."

chaeyoung'ın ağzı şaşkınlıkla açılıp gözleri büyürken jennie kulaklarını kapatması gerektiğini anlamıştı.

-☁️-

"tanrım, çok heyecanlıyım!" chaeyoung birkaç dakikada bir çok heyecanlı olduğuna dair bir açıklamada bulunuyordu ve jennie gülümsemekle yetiniyordu.

chaeyoung, jennie'ye döndü. "gerçekten bunu yaptığın için teşekkür ederim. bu kadarını tahmin etmemiştim." ardından kollarını kızın boynuna sardı.

jennie ellerini chaeyoung'ın beline yerleştirdiğinde "teşekkürünü konserden sonra edersin." dedi; ama yine de sarılmışlardı.

alanın ışıkları söndüğünde chaeyoung kollarını jennie'den ayırdı ve ellerini kalbine yerleştirip bağırmaya başladı. "sanırım geliyor!"

jennie alana yayılan müzikle heyecanlandığında chaeyoung'la birlikte bağırarak zıplamaya başladı. "gerçekten geliyor!"

only angel'ın girişini duyduklarında çığlıkları daha da yükselen kızların konserin başlamasından saniyeler sonrasında sesleri kısılmıştı bile.

her şey çok güzel gidiyordu. konser güzeldi, fotoğraf çekinmişlerdi ve eğleniyorlardı; ama her şey birden değişti.

girl crush başladığında ortamın havası birden değişmişti ve jennie bu şarkının sonuna kadar hiçbir şey olmamasını umdu.

I got a girl crush, hate to admit it but
bir kızdan hoşlanıyorum, bunu kabul etmekten nefret ediyorum ama
I got a heart rush, it ain't slowin' down
kalbimde bir telaş var, hiç yavaşlamayan
I got it real bad, want everything she has
bu gerçekten kötü, sahip olduğu her şeyi istiyorum
That smile and that midnight laugh she's giving you now
o gülümsemeyi ve şu anda sana attığı gece yarısı kahkahasını

I wanna taste her lips, yeah, 'cause they taste like you
onun dudaklarını tatmak istiyorum, evet, çünkü tadı senin gibi
I wanna drown myself in a bottle of her perfume
bir şişe parfümünde kendimi boğmak istiyorum
I want her long blonde hair, I want her magic touch
uzun sarı saçlarını istiyorum, büyülü dokunuşunu istiyorum
Yeah, 'cause maybe then you'd want me just as much
evet, çünkü belki sonra sen de beni bu kadar istersin
I got a girl crush, I got a girl crush
bir kızdan hoşlanıyorum, bir kızdan hoşlanıyorum

jennie beline yerleşen elleri ve boynundan kulağına doğru dolaşan nefesi hissettiğinde irkildi. "ben de bir kızdan hoşlanıyorum jennie; ama o beni farketmiyor. ne yapmalıyım?"

jennie hızlanan kalbiyle gözlerini kapattı. bu konuşmanın nereye gideceğini biliyordu.

"onun hislerini bilmeden bir şey yapmamalısın, chaeyoung." kızın dudaklarının boynundan omzuna kadar değdirdiği yerler karıncalanmaya başlamıştı. "sence bana bir şans veremez mi?"

jennie arkasına yavaşça döndüğünde bu da chaeyoung'ın başını kaldırmasına neden olmuştu. jennie şu anda lisa'yı düşünmek istemiyordu. karşısındaki kız gerçekten onu seviyordu ve sadece ona bir şans vermek istemişti.

chaeyoung'ın dudaklarını kendisininkilerle birleştirmesine izin vermesinin nedeni de buydu.