"ne yapacağımı bilemiyorum yerim." jennie, elindeki not kağıtlarına umutsuzca bakıyordu.
yerim, jennie'nin konuşmasıyla telefonunun kamerasından kendisini izlemeye ara vermek zorunda kalmıştı. "biyoloji o kadar da zor bir ders değil, jennie. anlayamıyorsan ezberle."
jennie alaycı bir yüz ifadesiyle yerim'e baktı. "biyolojiden bahsetmiyorum.." not kağıtlarını masaya bırakıp arkasına yaslandı. "chaeyoung'dan çok hoşlanıyorum; ama lisa'nın bana ilgi göstermemesi canımı sıkıyor. lisa'ya bir şeyler hissetmediğime eminim ama yine de ilgisi benim üstümde olsun istiyorum. bu bencilce mi?"
yerim şaşırmıştı. "lisa'dan nefret ettiğini sanıyordum."
"jisoo kızmasın diye taklit yapıyordum." jennie, yüzünü buruşturdu. "kendimden iğreniyorum. chaeyoung'a ihanet ediyormuşum gibi geliyor."
"ama etmiyorsun, jennie. lisenin başından beri lisa'yı seviyordun. şu anda da eski en yakın arkadaşıyla çıkıyorsun. hemen şak diye onu unutamazsın. kendine bu kadar yüklenme."
jennie, yerim'i onayladı. "daha kötüsü ne biliyor musun? sanırım chaeyoung da lisa'yı özlüyor."
"nerden biliyorsun?" yerim'in tüm dikkati jennie'deydi. jennie hala yerim'e çok güvenmiyordu ama birisiyle konuşmak istiyordu. bu yüzden anlatmayı seçti.
"lisa olduğumuz yere girince chaeyoung'ı sürekli ona bakarken yakalıyorum. ve bakışlarında öfke veya kin yok. onu özlüyor, yerim. telefonundaki klasörlerini silmiş ama tüm fotoğrafları gizlide duruyor. odasındaki albümü hala atmamış."
yerim kıkırdadı. "sevgilinin odasını mı karıştırdın?" jennie, yerim'in yüksek çıkan sesine karşı kızın yüzüne kalemkutusunu fırlatmaktan çekinmedi. "ne olmuş yani? şüphelerim var. haksız da değilim." sıkıntıyla içinde tuttuğu nefesini verdikten sonra devam etti. "barışmalarını istemiyorum. zaten barışmazlar değil mi? kim sevdiği kızla öpüşen 'en yakın arkadaşını' hayatına geri almak ister ki?"
"chaeyoung ister." yerim, jennie'nin meyve suyuna uzandı. jennie bir şey dememişti. şu anda daha büyük dertleri vardı. "dünya hassas kalpliler için cehennemdir." dedi jennie. yerim meyve suyunu içerken onayladı. bu sözden sonra uzaklara dalmıştı.
yerim "sooyoung'ı sungjae'den kurtarmalıyım." dedikten sonra çantasını toplayıp hiçbir şey demeden gitti. meyve suyunu da götürmüştü.
birkaç dakika sonra jennie'nin yan masasına joohyun oturdu. çantasını masaya bırakıp bacak bacak üstüne attıktan sonra arkasına yaslandı ve tokasını açıp saçlarını serbest bıraktı.
birini beklediği belliydi ve olay yerine gelen lisa görüş açısına girince kimi beklediğini anlamak zor olmamıştı.
jennie ve lisa göz göze geldi. jennie, lisa'ya gülümsedi; ama lisa karşılık vermedi. bu da yetmezmiş gibi bir de anlamsızca kaşlarını çattı ve gözlerini joohyun'a çevirdi. işte şimdi gülümsemişti.
jennie yıkılmıştı. bugün chaeyoung'ın okula gelmemesi ve jisoo'nun da kütüphanede görevli olması onu yalnız bırakmıştı ve sabahtan beri annesi hariç kimseden ilgi görmemişti. dudaklarını büktü ve notlarını toparlayıp oradan ayrıldı. ayrılırken lisa'ya bakmamıştı ama lisa'nın ona bakmış olmasını umuyordu.
adımlarını umutsuzca kütüphaneye çeviren jennie, jisoo'nun omzunda ağlamayı düşünüyordu. onu rahatlatabilecek tek şey buydu. karşıdan gelen bir kim taehyung görmesiyle ağlama isteği artmıştı. taehyung'ın kendisinden hesap soracağından emindi. buluştukları günden beri mesajlarına cevap vermiyordu. yavru kedi videolarına bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
vlogger ❦
Fanfictionlisvlogs'tan yeni video: "sanırım birinden hoşlanıyorum." © jentoarc