0.5 ▪ she dead?

4.2K 474 492
                                    

"Dedektif Jeon! Size mesaj attığım adrese gelin lütfen, yeni bir dosya açıldı." Başkomiserin karakolun öbür ucundan bana seslenmesiyle oflayarak telefonumun tuş kilidini açtım.

Son hızla, bana mesaj atılan adrese gittim. Oraya vardığımda üniformalı polisler olay yerini kontrol altına almıştı. Bir grup gazeteciyi ve meraklı kalabalığı uzak tutmaya çalışıyorlardı. Polis bandını geçerek kurbanın yanına ulaştım. Zavallı, yaşlı bir adamın göğüs kafesine tornavida saplamışlardı.

"Elimizde ne var?"

"Kurban 56 yaşında, erkek, fotoğrafçı. İsmi Nam Woo Bin."

"Ölüm sebebi tornavida mı?" Diye sordum Nana'ya.

"İnanmayacaksın belki, ama hayır." Dedi. Bu tepkisi kaşlarımı çatmama sebep olmuştu.

"Boğazındaki morlukları görüyor musun?" diyerek eldiveniyle kurbanın boynunu işaret etti. "Zehirlenmiş. Kimyasal yüzünden olduğunu tahmin ediyorum."

Başımla onaylayarak etrafta görgü tanığı aradım. Şansa bakın ki, bu zavallı adam burada tornavidalanırken kimse görmemişti!

Elimde vakayı aydınlatacak hiçbir şey yoktu. Karakola döndüm. Bu vakayla bağlantılı olma ihtimali olan dosyaları kurcaladım.

Ama yine de hiçbir şey çıkmıyordu.

Dedektif Lucert yanıma oturup benimle beraber dosyaları karıştırmaya başladı. Bomboş geçen 3 saatin ardından, Dedektif Lucert akıllara zarar o soruyu dile getirdi.

"Ya katil bir mesaj göndermek istiyorsa?"

Söylediği şey çok mantıklı gelmişti. Katil bir tamirci olabilirdi, tornavida göğüs kafesinden saplandığı için kurbanın eski sevgilisi falan da olabilirdi.

Ancak tornavidayı göğüs kafesine o şekilde geçirmek için büyük bir kuvvet gerektiğinden, bir kızın bunu yapabilme ihtimalini eledim. O an aklıma bir fikir geldi.

Peki, kurban eşcinselse?

Hemen ceketimi aldım ve koşarcasına karakoldan dışarı çıktım. Saat akşam 6'ya geliyordu. Kurbanın ailesiyle konuşmak için görevli memurdan evin adresini aldım. Arabamı otoparktan çıkarıp son hızla gitmeye başladım.

Katili bulmaya çok yaklaştığımı hissediyordum.

Nihayet, evlerine vardığımda kapıyı küçük bir kız çocuğu açtı.

"Kimse yok mu evinizde?" Diye sordum hafifçe ona eğilerek. Gözlerinin altı kıpkırmızıydı.

"Annem ve abim evde. Babam öldüğü için çok üzgünler." dedi. Onun durumuna gerçekten çok üzüldüm.

Küçük kızın arkasında annesi belirdiğinde, polis armamı çıkarıp gösterdim. İçeri geçmeme izin verdiler, ancak bir şeylerin ters olduğunu fark etmem zor olmadı.

Bu insanlar garip davranıyorlardı.

Salona geçip oturduğumuzda, kurbanın oğlu ve eşi karşımdaki koltuğa oturmuştu. Bakışlarını yerden kaldırmıyorlardı. Bana kapıyı açan küçük kız korkarak yanıma geldi.

"Bir şey içer misiniz?" dedi usulca. Göz teması beni rahatsız etmeye başlamıştı, öyle ki bana bakarken gözlerini bile kırpmıyordu. O sırada kurbanın eşinin ve oğlunun da aynı şekilde küçük kıza baktığını gördüm. Bakarken gözlerini bile kırpmıyorlardı.

"Hayır, teşekkür ederim." dedim gülümseyerek. Avuç içleri tırnak izi doluydu.

"Lütfen, bir şeyler için. Siz bir polissiniz. Bana yardım edebilirsiniz." öksürdü. "Bize yardım edebilirsiniz." Diyerek kendini düzeltti.

ice cream | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin