1.1 ▪ jung hoon and jung woon

2.6K 312 130
                                    

Bize verilen adrese gelmiştik. Bir fabrikaydı burası.

Beni endişelendiren, terk edilmiş bir fabrika olmasıydı.

Isaac arabadan indi ve fabrika kapısına yürümeye başladı. "Öylece kapıdan mı gireceksin?" diye seslendim arkasından.

"Evet."

"Vururlarsa ya bizi?"

"Ben Woo Jin'in adamıydım, unuttun mu? Burada arkadaşlarım var."

"Benim yok."

"O zaman ben gireyim sen burada kal."

"Asla olmaz."

"Ölürsen Tae bir daha benimle konuşmaz." iç çekti. "Hem yazık olur, kötü biri değilsin."

"Ölmeyeceğim."

"Çok inatçı olduğunu biliyor musun?"

"İnatçılıkla alakası yok, Taehyung içerideyken ben nasıl burada durayım?"

"Anladık aşıksın falan filan, ama bak gerçekten; ölme tamam mı?" Duraksadı. "Ölmeyi bırak, yaralanırsan bile Taehyung beni affetmez."

"Neden bu kadar önemsiyorsun.."

"Onu seviyorum da ondan."

Aldığım itirafla kaskatı kesildim.

"Neden?"

"Kaplumbağa deden." Komikmiş gibi güldü. "Hadi girelim artık. Jangguk unutma, ölürsen seni öldürürüm." Silahımı eline aldı ve mermileri kontrol etti. "Tekrar yani."

Fabrikaya doğru temkinli adımlarla yürümeye başladık. Etraf zifiri karanlıktı ve neredeyse hiçbir şey görünmüyordu. Isaac kapıdan girecekti, ben ise tellerden atlayacaktım.

Yollarımız ayrıldığında fabrikanın arka kısmına ilerledim. Karanlıktan bir şey göremiyordum ancak fabrikanın içinden yankılanan konuşma sesleri kulağıma geliyordu. Dinlemeye çalışsam da anlaşılmayacak kadar dağınık seslerdi.

Ama Isaac'in ses tonunu ayırt edebilmiştim.

Fabrikanın tel duvarından atlayarak bahçeye girdim. Girişin ön tarafta olduğunu biliyordum fakat çevrede Woo Jin'in adamlarının olma ihtimali yüzünden girişe doğru gizlice gitme şıkkını eledim.

Otların üstüne çöküp oturdum. Kendimi rahatlatmak için saçlarımı karıştırdım.

Ne yapacağımı bilmiyordum.

Eğer yanlış bir şey yaparsam Taehyung ölebilirdi.

Ve eğer o ölürse; yemin ederim, bedenim bir cesetten farksız olurdu.

Ve eğer ben ölürsem; o şüphesiz ağlardı, ki o ağlarsa ben bir kez daha ölürdüm.

Yankılanan silah sesiyle yerimden sıçradım. Panikle ayağa kalktım ve silahımı önümde siper ederek girişe doğru yürüdüm. Deminki konuşmalar kesilmişti.

Woo Jin'in hiçbir adamıyla karşılaşmadım.

Fabrikadan içeri girdiğimde beni soğuk hava karşıladı. Olabildiğince sessiz bir şekilde makinelerin olduğu kısıma yürüdüm. Bir silah sesi daha duyduğumda panikle yere çöktüm.

Ses yukarıdan gelmişti.

Aceleyle asansörün olduğu yeri bulmaya çalıştım, merdivenler de orada olmalıydı ancak o kadar karanlıktı ki yönümü bulabilmek için ellerimi kullanmam gerekiyordu.

Bir şeye çarptım.

Ardından bir el bileğimi tuttu ve sert bir yumrukla bilincimi kaybettim.

ice cream | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin