Derin düşüncelere daldığı banktan ayaklandığında ayakları tarafından bilinçsizce çekildiği yöne doğru ivedilikle ilerlemeye başladı.
Trenlerin geçişini beklemeye koyulmuşken nemli gözlerini ayaklarına dikti. Şuurunu yitirmiş gibi bedeni tüm komutlarını ayaklarından alıyordu. Onu yeni bir yola götürebilecek ayaklar bunun yerine onu umutsuzca ölüme sürüklüyordu.
Olanları sorgulayamayacak kadar yorgundu zihni. Kulağını dolduran tren sesine odaklanıverdi birden bire.
Artık ayağıyla son bir adım atıp tren raylarına düşmeyi hepten gözü keser olmuştu. Cesaretini çok zor toplamıştı bu kararı aldığında. Artık hiçbir güç onu bundan alıkoyamazdı. Derler ki kişi bir işi kafasında bitirdi ise bu her şeyi önemsiz yapardı o zaman. Buna kaygıların doğurduğu ama'lar da dahildi. Bu durum şu an Mingyu için de geçerliydi.
Mingyu uyuşan zihniyle beraber gözlerini sıkıca kapadı. Sınırda duran ayaklarını serbest bırakacağı sırada, bir çift kol onu kendine doğru çekip trenden uzaklaşmasını sağlamıştı aniden.
Mingyu bu hareketle dengesini daha fazla koruyamamış ve onu kurtaran bedenin üzerine savrulmuştu.
Gözlerini açtığında altında kıvranan bedenle göz göze geldi. Tren istasyonundaki kalabalık onları seyrediyordu şimdiyse.
Mingyu son anda onun üzerinden kalkmayı akıl etmişti.
Elini ona uzatıp kalkmasına yardımcı oldu.
Genç onun elinden destek alarak ayağa kalktı.
"Nesin sen?" diye sordu Mingyu hayretle.
"Kahraman falan deme ufak bir şeydi yalnızca." Genç gülümseyerek cevapladı.
"Sanmam bana daha çok bir baş belası gibi göründün." Genç bu cevap karşısında dumur olmuş gibi duruyordu.
"Daha sonra bana teşekkür edeceksin."
Çok geçmeden şaşkınlığını üzerinden atıp ona karşılık vermişti."Onu da nereden çıkardın?"
"Ölmek ister gibi durmuyorsun. Bir daha böyle bir aptallığa kalkışma. Her seferinde birinin seni kurtarmasını bekleyemezsin."
Genç,Mingyu'nun gözlerinin içine bakıp konuşmasını sürdürdü.Mingyu onu kolundan tutup kendine doğru çekti ve kulağına doğru eğildi. Kalabalığın,onların diyaloğuna kulak kabartmasından rahatsızlık duymuştu.
"Bir dahaki sefere insanların işlerine burnunu sokmazsan iyi edersin. Kahramanlık yapmaya kalkma sakın." Mingyu onun kolunu sıkmayı bırakıp, bir hışımla yanından ayrıldı ve çıkışa doğru yöneldi.
Genç ağrıyan kolunu ovuşturup Mingyu'nun peşinden bakındı o gözden kaybolana dek.
Mingyu dışarıya çıktığında kendini bilmezce adım atıyordu etrafta. Kendini gözlerden uzakta bir ara sokağa atıp yürümeyi sürdürdü.
Telefonundaki bildirim sesini duyduğunda duraksayıp cebindeki cep telefonunu çabuklukla eline aldığında merakla gözlerini ekrandaki yazıda gezdirdi.
Instagram hesabına gelen mesaj bildirimini açtığında gördüğü fotoğrafla sinir krizi geçirmek üzereydi. Bulunduğu kaldırım taşına oturdu sakinleşmek için. Üzerindeki şoku atlatabilmişti fakat bu sefer de ağlamaya başlamıştı.
Telefonu çalmaya başlamışken gözyaşlarını silip aramayı hızla cevaplandırdı.
"Anne?"
"Mingyu neredesin?"
"Bilmiyorum anne."
"Mingyu sen iyi misin sesin iyi gelmiyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Peresteş
FanfictionKaderindeki kişi sana rüzgarın getirdiği bir toz zerresi gibidir ya gözünden kaçar ya da gözüne kaçar. Peresteş={Far.}Taparcasına sevmek.