Zili çaldığında çok beklemeden kapının açılmasıyla başını kaldırdı. Karşında Mingyu'nun annesini gördüğü için afallamıştı.Mingyu annesinin evde olduğunu Wonwoo'ya haber vermemişti bu yüzden doğal olarak Bayan Kim'i karşısında görünce şaşırmıştı. Şaşkınlığını üzerinden atmış ve kendini tanıtmaya koyulmuştu çabucak.
"Merhaba ben Mingyu'nun arkadaşıyım. Adım Jeon Wonwoo." Wonwoo başını hafifçe eğerek karşında duran ondan yaşça büyük kadını selamladı.
"Hoşgeldin Wonwoo içeriye gelsene, Mingyu da seni bekliyordu." Bayan Kim kapının eşiğinden çekilip Wonwoo'nun geçmesi için boşluk yaratmıştı.Wonwoo ayakkabılarını çıkarıp içeriye geçti.
"Ben hemen çağırıyorum onu sen de salonda bekleyebilirsin canım."
Wonwoo Bayan Kim'in sözüne uyarak salondaki koltuklara doğru yöneldi. Kendine oturmak için rastgele bir yer seçti. Gözleri salonda gezerken aniden duyduğu sesle yerinden ayaklandı.
"Wonwoo hoşgeldin."
"Anne biz odamdayız." Mingyu annesine dönüp seslendi bu kez de.
"Tamam." Mutfağa doğru yönelen kadın ona dönüt vermek için bağırdı.
Mingyu,Wonwoo'yu elinden tuttuğu gibi peşinden odasına sürükledi.
Wonwoo kapıyı kapatıp kısa bir süreliğine gözlerini odada gezdirdi. İlk dikkatini çeken kitaplık olmuştu. Mingyu'nun zevklerini öğrenmek için kitaplarına bakınmaya başladı.
Mingyu kitaplığın önünde dikilen sevgilisine usulca yaklaştı."Kitapları fazla seviyorsun."
"Evet."
"Kütüphane cezasını aldığımız zaman da hoşuna gitmişti bu ceza halinden memnun gibiydin."
"Bence birbirimizi tanımak için güzel bir fırsattı o gün çok yorulmuş olmama rağmen seninle doğrudürüst tanıştığım için mutluydum."
"Hazır lafı açılmışken seni istemeden de olsa o zaman ağlattığım için özür dilerim."
"Özür dileme yine sadece biraz utanç vericiydi aslında bakarsan. Beni o halde görmeni istemezdim." Mingyu çenesini Wonwoo'nun sağ omzuna kavuşturmuştu. Bunu yapmak içinde oldukça eğilmişti.
"İlk tanışmamızda sen de beni ağlarken görmüştün unuttun mu? Bunun utanılacak bir tarafı yok bence."
Wonwoo ona arkası dönük biçimde hâlâ kitaplara bakıyorken Mingyu hepten ona sarıldı. Wonwoo ondan ayrılıp ona taraf dönerek bu kez onun her iki yanağını tuttu elleriyle.
"Elbette yok. Birbirimizi seviyorsak tüm yanlarımızı birbirimize göstermeliyiz. Ama o zaman utanmıştım elimde olmadan."
Mingyu yaramazca kaşlarını kaldırıp bu cümleyi kafasında değerlendirdi.
Yüzünde aniden beliren muzip gülümsemeyle Wonwoo'ya baktı bu kez."Odamdayız." Mingyu Wonwoo'nun boynunu öptüğünde Wonwoo onun bu yaptığıyla gıdıklanarak onu kendinden uzaklaştırdı.
"Annen Mingyu o da bizimle." Wonwoo ondan uzaklaşıp oyun konsolunun olduğu tarafa kaçar gibi yürüdü.
"Gel bak video oyunu oynayalım."
"Meraklanma Wonwoo annem olmasa da hiçbir şey yapmam. Sen istemediğin sürece sana sarılmam bile. Aklından ne geçiyorsa? Seni incitecek bir şeyi başta ben yapmak istemem." Mingyu monoton bir ses tonuyla savunmada bulunmuştu ona karşı.
Peşinden gittiği gibi yanaklarını şefkatlice okşayıp alnını onunkine kavuşturdu. Bu yaptığı hareket karşısında ondan da bir gülümseme kazanmıştı. Ondan ayrılıp konsolun başına geçti vakit kaybetmeden Mingyu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Peresteş
FanfictionKaderindeki kişi sana rüzgarın getirdiği bir toz zerresi gibidir ya gözünden kaçar ya da gözüne kaçar. Peresteş={Far.}Taparcasına sevmek.