Birazcık kısa bir bölümle geldim. Yazmak istediğim çok şey vardı ama bir sonraki bölüme sakladım hepsini. Artık biraz daha heyecan verici olaylar olacak.
Keyifli okumalar. Yorumlarını bekliyor olacağım
Mike Posner - Save Your Goodbye
Hayat garipti. Hayat garipti ve karşınıza ne çıkaracağını asla bilemezdiniz.
Hayaller kurardınız, olasılıkları hesaplardınız, tahminlerde bulurdunuz ama hayat size düşüncelerinizin tam aksini sunardı. Her zaman olmasa bile çoğunlukla böyleydi bu.
Bazen hayatın size planlarınız dışında sundukları sizi mutlu etmezdi. Bundan şikayet eder 'Böyle olmamalıydı' ya da 'Şöyle olsa daha iyi olurdu' derdiniz. Fakat hayatımızda planlar dışında gerçekleşen şeyler aslında en güzelleriydi. En kalıcıları olurdu bu ani gelişen şeyler. Ama bunların farkına bazen varmazdık.
Dün gecede benim için böyleydi.
9 yıldır Yoongiyle olan karşılaşmamın hayali kurup durmuştum. Üstünde düşünmüştüm, olasılıkları hesaplamıştım. Ya okulda karşılaşırız diyordum ya da evimin önünden geçerken beni fark ederdi.
Yıllardır buydu düşüncelerim. Çünkü böyle olmasının bu şekilde normal karşılaşmamızın çok daha iyi olacağını düşünürdüm.
Onunla sevgili olma gibi bir hayalim yoktu. Bunun hayalini kurmaya korkacak kadar sonrasını hesaplamıştım çünkü. Yoonginin beni sevmesi imkansızdı ve eğer ben beni sevme hayaline kapılırsam sadece canım yanardı.
Hayallerim dışında gerçekleşen karşılaşmamız garipti. Çok fazla garipti ve bir o kadar da utanç vericiydi. Fakat aynı oranda da güzeldi.
Üzerinde düşündüğüm zaman eğer okulda çarpışıp tanışsaydık ya da ne bileyim evimin önünden geçerken beni görmüş olsaydı aklında kalmazdım. Annesini bulmak adına yardım ettiği çocuğu hatırlamayan adam bu tür klişe karşılaşmalarıda aklında tutmazdı ama dün gece farklıydı.
Evinin önünde gecenin bir yarısı kedi peşinde koşan bir çocuktum artık. Evet güzel bir hatırlama biçimi değildi ama artık benim farkımdaydı. Artık bir yerlerde nefes aldığımı biliyordu. Varlığımdan haberdardı ve bu güzeldi. Benim açımdan çok güzeldi.
Sabaha kadar o anı düşünmüştüm. Kendime çok kızmıştım ama bardağın dolu tarafınında farkındaydım artık.
Min Yoongi benimle konuşmuştu.
Min Yoongi dün gece hemen dibimdeydi.
Min Yoongi artık benim farkımdaydı.
Eh en azından böyle umut ediyordum. Çünkü öyle işte. Beni dün gece görmüştü ve unutmazdı. Unutmamalıydı.
Sabaha kadar uyuyamamış olduğumdan saat 11 gibi anca uyanabilmiştim. Uyandığımda Jin hyung çoktan çıkmış, Tae da koltukta yastıklara sarılmış uyumaya devam ediyordu.
Öncesinde Tae'nin uyanmamasına dikkat ederek salonu biraz toparladım. Bahçeye çıkıp temiz hava aldım sonrada mutfağa geçip kahvaltı hazırladım.
Tae patatesi sevdiği için patates kızarttım ona, dolaptaki hazır köfteleride pişirdim. Patates köfte ikimizinde en sevdiği şeydi.
Çay içmeyi sevmezdik meyve suyu çıkarttım.
Tae uyanana kadar çok güzel bir kahvaltı sofrası hazırlamıştım.
İçim bir hoştu ve bugün her şeyi yapabilirdim. Tae mutfağa girdiğinde şaşırdı. Hatta çok şaşırdı çünkü genelde onu uyandırır sonrasında beraber kahvaltı hazırlardık.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
AppleTree| Yoonkook
Fanfiction"Elma ağacının altında gözyaşlarımı silen çocuğa deli gibi aşıktım ben."