Uzun bir bölüme geldim. Keyifli okumalar
Adam Lambert - Wahataya Want from Me
Platonik aşk yaşam boyunca bir insanın başına gelebilecek en kötü şeydi, bir yandan da en güzel şey.
Yoongi'yi sevdiğim andan beri kendimi eksik hissediyordum. Diğer yarımı kaybetmiş gibi. Düşüncelerimin yarısı ona kaymıştı, hislerimin, fikirlerimin, hayatımın, kalbimin. Eksik hissettiğim bütün yanlarımın hepsi Yoongi'deydi.
Bu benim açımdan çok zordu çünkü asla tamamlanamayacaktım. Asla Yoongi'de bıraktığım parçalarımla tekrar birleşemeyecektim çünkü o hiçbir zaman bana gelmeyecekti.
Fakat bir yandan da güzeldi. Çünkü hayata bakış açım daha farklıydı ve Yoongi'ye olan sevgim bana öğretiyordu. Hayatın nasıl bir yer olduğunu, sevince her zaman sevilmediğimizi, sabrı, gücü. Bunların hepsini bana öğretiyordu ve bu güzeldi. Onun sayesinde, yanımda yokken öğrettikleri güzeldi.
Yoongi'yi sevdiğim günden beri bir çok şeye alışmıştım. Beklemeye, kalbimin kırılmasına, yalnızlığa, mutsuzluğa, en çokta asla karşılık alamayacağım duygulara.
Her ne kadar ızdırap çektirsede ona olan sevgim başıma gelen en güzel şeydi. Evet kötüydü ama bir o kadar da güzeldi.
Yoongi'nin evine giderken içimde oluşan heyecan yeni öğrendiğim bir şeydi. Daha önce çok yanımdan geçmiş, saliseler de olsa çok göz göze gelmiş, hatta el ele bile tutuşmuş olmamızın heyecanını yaşamıştım. Ama bu defa farklıydı.
Artık küçük değildik ve en güzelide tekrardan tanışma fırsatımız vardı. Bu güzeldi çünkü onunla sevgili olamayacağımızı kabul etmiş olan sevgim arkadaş olma olsalığı karşısında büyük bir heves taşıyordu ve emindi de. Bu gece bir şeyler olacaktı. Bu gece Yoongiyle tamamen tanışacaktık. Yeniden.
Evin önüne vardığımızda içimdeki heyecan çok daha artmıştı. "Taehyung güzel görünüyorum değil mi?" Diye sormuştum sesim heyecanımdan dolayı kırılmıştı. Taehyung'un yüzünde içten bir gülümseme oluşurken "Sakin ol Jungkook. Yoongi'de dahil olmak üzere partideki herkesi kendine aşık edecek güzelliktesin şu an"
"Hadi oradan" diyerek omuzuna vurmuştum."Gerçekten çok güzel gözüküyorsun" dediğinde derin bir nefes almış ve "Hadi girelim" diyerek Yoongi'nin evine giriş yapmıştık.
Bu ilkti. İlk defa dışarıdan gözetlediğim evinin içinde bulunuyordum. İlk defa Yoongi'nin olduğu bir partiye geliyordum ve bu partinin Yoongi'nin evinde olması çok daha fenaydı.
Fazla kalabalık yoktu fakat yüksek sesten dolayı size büyük bir kalabalıktaymış hissi veriyordu. İnsanlar kendini çoktan sarhoş olmanın etkisiyle hareketli müziğe bırakmıştı. Parti çoktan başlamıştı yani.
Bakışlarım etrafta gezinirken neyi aradıkları belliydi fakat görünürde kimse yoktu. "Gel biraz daha sakin bir yere geçelim" diyen Taehyung'a eşlik ederek büyük salonun en sakin köşesine geçmiştik. "Ben bizimkilerin yanına uğrayacağım gelirim birazdan"
"Hey. Çocuk değilim ben bakıcılığımı yapmak zorunda değilsin" derken kaşlarımı çatmıştım. Taehyung teslim olur gibi ellerini kaldırmış "Keyfine bak öyleyse." Diyerek yanımdan ayrılmıştı.
Bakışlarım hala etrafta Yoongi'yi arıyordu fakat hala yoktu. Bu biraz moralimi bozmuş yüzümü düşürmüştü.
"Hey tavşan yüzün neden bu kadar asık" tanıdık sesle bakışlarımın odağı değişmişti. "Hey Chen. Senin burada ne işin var" diye sormuştum yüzümdeki gülümsemeyle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AppleTree| Yoonkook
Fanfiction"Elma ağacının altında gözyaşlarımı silen çocuğa deli gibi aşıktım ben."