Yorum bırakmayı unutmayınn
VERİTE- Somebody Else
Bazı zamanlar vardı,
İçine kendimizden bir parça koyduğumuz zamanlar. Ve bu zamanlar gerçekler bile gerçekmiş gibi gelmezdi.Bazı insanlar vardı,
Bütün zamanımızı adadığımız insanlar.
Ve bu insanlar gerçeklerimizi değiştirebilir bizi kör bile edebilirdi.Ben kör olmamıştım ama aptal olmayı diliyordum.
Saat gece 12 ye geliyordu. Bir çok evde gün bitmiş insanlar yataklarına girip huzurlu bir uyku çekiyordu, benim içinde bulunduğum evde ise bir şeylerin farkına varışımın hayal kırıklığı yaşanıyordu.
Zaman acımazsızdı. Çoğu zaman hayatın acımasız olduğunu düşünsemde acımasız olan zamandı. Mutluyken hızlı geçerdi ve mutsuzken yavaşlardı. Bize uzun süreli acı çektirirken mutluluğu çok kısa tutardı.
Elimdeki telefonu tamamen kapatıp rast gele bir koltuğa fırlatmıştım. Zamanın durduğu ve acımasızlığını gösterdiği an bu andı.
Ayakta duramıyordum fakat oturmak adına harekette edemiyordum. Kalbimdeki sızı çok yoğundu fakat hissetmiyordum. Sadece varlığının farkındaydım.
Bakışlarımı odakladığım yerden ayırmış ve içinde bulunduğum odaya şöyle bir bakmıştım. Az önce sevdiğim adamı heyecanla beklediğim koltuklara, büyük bir hevesle atıştırmalık hazırlamak için koşarak girdiğim mutfak kapısına, vaktin geçmesini dilerken izlediğim televizyona. Dakikalar önce neşeyle dokunduğum eşyalardaki donuşlarımın bir anlamı kalmamıştı artık.
Koltuklardaki heyecanım solmuştu, atıştırmalıklar çöpe gitmeyi bekliyordu ve televizyonu kapatmıştım.
Ve zaman gerçekten çok acımasızdı. Asla ilerlemiyor ve öylece yerinde sayıyordu. Saat 12 yi geçmiyordu, içimdeki sızı geçecek gibi durmuyordu ve Yoongi gelmiyordu.
Evet Yoongi gelmiyordu. Gelmesi gereken saatin üzerinden uzun bir zaman geçmiş saat 12'yi geçmemek adına yemin etmişken sevdiğim adam bana verdiği sözü tutmuyordu. Bu ilkti.
İki haftalık ilişkimizde ilk defa verdiği bir sözü tutmuyordu ve gelmeyişinin arkasında yatan sebep çok acımasızdı.
Öylece durduğum dakikaların sonunda birden bir şey olmuştu. Zaman acımasızlığını kanıtlayan diğer hamlesini yapmıştı.
Kalbimdeki sızıyı birden çok yoğun bir şekilde hissetmiştim, oturma isteğimi gerçekleşmiş ve oturmuştum. Acı daha da bastırmıştı. Saat 12'yi geçmişti ve Yoongi gelmişti.
Evet gelmişti. Geleceğim demişti ve gelmişti.
Kulaklarıma dolan zilin sesiyle gülümsemiştim. Dudaklarım yukarıya doğru kıvrılmış, gamzelerim belirmiş ve gözlerim hafif kısılmıştı. Kalbim ise zor durumdaydı. Çok fazla zor durumda.
Yüzümde oluşan gülümseyele ayağa kalkmış ve dış kapıya doğru ilerlemiştim. Kapıya doğru attığım her bir adımda kalbimdeki sızı yoğunlaşıyor beni dahada zor durumda bırakıyordu.
Kapı tokmağını tutmuş ve açmıştım. O an kalbimdeki sızının patlama ve bütün vücuduma yayılma anıydı. Sevdiğim adam karşımdaydı. Söz verdiği gibi. Geç olsada gelmişti. Beni özlediği için gelmişti.
Her şey normaldi. Verdiği sözleri her zaman tutan adam geciksede gelmiş ve bana bakıyordu. Gözlerinde hala aynı bakış vardı. Sevgi dolu bir bakış. Bana kendimi özel hissettiren o bakış.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AppleTree| Yoonkook
Fanfiction"Elma ağacının altında gözyaşlarımı silen çocuğa deli gibi aşıktım ben."