BÖLÜM 2: MUHAREBE MEYDANI

123 14 8
                                    

Merhaba arkadaşlar. Hikayemizde olaylar yavaş yavaş kızışmaya başladı herkese keyifli okumalar dileriz. Bölümler şimdilik 2 günde bir gelecektir. İlerleyen günlerde bazı değişiklikler yapabiliriz. Yorum yapıp vote vermeyi unutmayınız yorumlarınız bizim için çok değerli. Multimedia’ki resime bakmayı unutmayınız. Herkese şimdiden teşekkür ederiz. ^^

~~

Hayatın sizi ne zaman neyle karşılayacağını tahmin edemiyorsunuz. Bir dakika önce attığınız kahkahanın bir dakika sonra gözünüzden düşecek bir damlaya dönüşeceğini kestiremiyorsunuz. Hiç olmaz dediğiniz şeyin bir gün sizi sınayacağını nerden bilebilirsiniz ki? Sınanmanın bu kadar zor olacağını bilmiyordum. Terazinin bir ucunun ağır gelip, tam olduğum yerden kırılıp beni yerle bir edeceğini düşünememiştim ki. İşte şuan o terazinin çatırdadığını hissetmeye başladım.

Gözlerimden süzülen iki damla yaşla boğulduğumu hissettim ben o saniye. Titreyen ellerimle tuttuğum bu kağıt kimisi için küçük bir kağıt parçasından ibaretken, benim için boynuma dolanan yağlı kementten farksızdı. Korkunun bedenimin her bir hücresine kadar işlediğini hissediyordum. Kimdi, bu notu buraya kim koydu? Korku dolu gözlerle etrafıma bakınmaya başladım. Gözlerim yabancı bir yüz aradı ama sınıflarına giren öğrenciler dışında yabancı olan kimse yoktu. Ta ki dolabının kapağını kapatıp, bana anlamayan gözlerle bakan Erel'i görene kadar... Olabilir mi gerçekten, bu notu buraya Erel koymuş olabilir mi? Kulağımın dibinden gelen sesle irkildim. Erel yanı başımda durmuş, endişeli bir sesle ''İyi misin? Betin benzin atmış ve titriyorsun.'' Deyip elini bana doğru uzatınca korkuyla bir iki adım geriledim. Arkamı dönüp her şeyden kaçmak istedim. Bedenimin kontrolünü kaybetmiş gibi hissediyordum. Adeta yerime çakılmıştım. Erel bunu fark etmiş gibi yanıma yaklaştı ve koluma dokunup ''Sen iyi değilsin, gel biraz hava alalım'' dedi. Aklımda notta yazan cümleler tekrar edip dururken Erel hafifçe kolumdan tutup beni bahçeye doğru götürdü. Rüzgar yüzüme vurunca tokat yemiş gibi birden irkildim. Erel'in kolunu ittirip ''Numara yapmayı bırak, bu notu dolabıma sen koydun değil mi?'' deyip notu Erel'e fırlattım. Erel bir iki saniye afallayarak yüzüme baktıktan sonra notu yerden alıp okumaya başladı. Notu okuduktan sonra bana iyice yaklaşıp gözlerini gözlerime dikerek ''İsmini dahi bilmediğim bir kıza böyle bir not yazdığımı mı düşünüyorsun gerçekten?'' dedi. Sinirle gülüp ''3 senedir bu okuldayım ve 3 sene boyunca bu okula kimse nakil olmadı. Ne hikmetse senin geldiğin gün bu notu dolabımda buluyorum. Sen olsan kimden şüphelenirdin?'' dedim.

''Mantıklı. Ama bu notla benim hiçbir ilgim yok ve ben yapmadığım bir şeyi sana kanıtlamak zorunda değilim.'' Dedikten sonra gitmek için 2 adım atmamıştı ki tekrar geriye döndü ve gözlerini bana dikip ''Doğru ya, sana niye böyle bir not geldi ve sen niye bu kadar korktun ki?'' deyince telaş içinde ''Sana ne'' deyip sınıfa doğru koşmaya başladım. Sınıfa öyle hızlı koşmuştum ki ciğerlerimin aldığı nefesten yorulduğunu hissettim. Nefes nefese kapıyı çalıp sınıfa girdim, Erel de arkamdan sınıfa girdi. Hocaya bile bakmadan sırama geçip kafamı sıraya koydum, kulaklığımı kulağıma taktım ve rastgele bir şarkı açtım (Şarkı multimedia'da, yukardan dinleyebilirsiniz).

Şarkıda böyle bir söz geçiyordu: ''İşim de yok bi'gidişim de yok ama düşümde kabuslarla geldim aç bağrını yaslayayım yorgun başımı'' O an içim sızladı. Benim başımı bu sıradan başka yaslayacak kimsem yoktu.. Ezgi kulaklığımın tekini kulağımdan çekince şarkıyla beraber düşüncelerim de uzaklaştı.

''Neyin var İz? Kötü gözüküyorsun.''

''İyiyim'' diyebilmiştim sadece. Bunu söylerken bile sesim titremişti.

ARDIÇ KUŞUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin