Gözlerimi açmaya çalıştım. Anladığım kadarıyla hala suyun dibindeydim. Ve bir adamın sesi duyuldu.
-Zaman geldi.
Bir anda boynumda bir şey hissettim ve yukarı doğru çekilmeye başladım. Boynuma baktığımda bir kolyenin olduğunu fark ettim. Simsiyahtı. Ve bir anda yok oldu. Ardından gözlerim kararmaya başladı. Her yer simsiyahtı fakat görüyordum . Başka birisi beni kontrol ediyordu sanki. Görüntü bulanıklaşmıştı , hareket edemiyordum. Daha doğrusu BEN hareket edemiyordum. Arkadan acı dolu haykırışlar ve çığlık sesleri , patlamalar geliyordu. Konuşmaya çalıştım ama ağzımı açamadım.
Bir şey beni sabit tutuyordu. Çığlıklar bir anda kesildi. Patlamalar durdu. Sert bir şekilde yere düştüğümde gözlerimi hafifçe araladım. Başım çatlayacak gibiydi ve her tarafım sızlıyordu. Ellerime baktığımda simsiyah olduklarını fark ettim. Bunca zamandır havada mıydım yani?
Başımı kaldırdığımda , kılıcını siper etmiş , korku dolu gözler ile bana bakan , kan içinde kalmış Garen'i gördüm.
-P-pyra?
Çok geçmeden etraftaki sessizliği fark ettim. Her taraf kan ile kaplıydı. Gördüğüm manzara karşısında şok olmuştum. Vücut parçaları her yerdeydi. Resmen bir kan gölünün içindeydim. Kulübemiz yanıyordu. Annemin kafasını gördüğümde donup kaldım. Burada ne olmuştu bölye?! Yardım etmek için yanına koştum fakat kafanın bir vücut ile bağlı olmadığını görünce çığlığı bastım. Buradaki herkes paramparça olmuştu. Ormanın içerisinden muhafızların sesleri de gelince daha fazla dayanamayarak yere yığıldım.
*
-Yazarın Gözünden-
Garen cenaze işlerini hallettikten sonra dışarıya çıktı. Derin bir nefes aldı ve evine doğru yola koyuldu . Olanların etkisinden hala çıkamamıştı . Pyra onun yüzünden bu hale gelmişti. Belki de onu o gölden kurtarabilseydi Pyra oradan gözleri simsiyah bir şekilde çıkıp her yeri yok etmeyecekti. Bir tek Garen hayatta kalmıştı. Ayrıca Lux kayıptı. Onca karışıklıktan sonra yok olup gitmişti. Pyra ise kendine gelindiğinde tüm bunlar ona fazla gelmişti ve kızcağız bayılmıştı. Zaten tüm bu gürültüyü duyan muhafızlar da yakalamak için gelmişti ve Garen onları oyalamak için Pyra'yı yalnız bırakmak zorunda kalmıştı. Ona bir not bırakıp muhafızları tam tersine başka bir tarafa yöneltmişti.
Yaklaşık birkaç dakikadır yolun ortasında durduğunu anlayınca yürümeye başladı. Derken küçük bir çocuk yolunu kesti.
-Helva??
*
Pyra gözlerini açıp gökyüzüne diktiğinde tüm bunların bir rüya olmasını istedi. Fakat bu tabi ki de imkansızdı çünkü şu an sıcacık yatağında değil çimenlerin üzerinde yatıyordu. Ve zaten rüya değil kabus olurdu olsa olsa.
Ayağa zorla kalkıp etrafına bakındı. Oldukça sessizdi ve Pyra bunu garipseyerek dolaşmaya başladı. Bir tuhaflık vardı . Tüm bunları kafasından atmaya çalışarak -ki bu imkansızdı- yerdeki kağıt parçasını aldı. Gözlerini kısarak okumaya çalıştı. Bu ne biçim bi yazıydı böyle ?!
Sevgili Pyra ,
Umarım iyisindir. Sen uyandığında ben büyük ihtimalle kasabada olacağım . Söylemem gereken şu , aranıyorsun . Burdan çabucak uzaklaşmalısın . Her an gelebilirler. Ben onları olabildiğince oyalamaya çalışacağım.
Garen
Pyra yüzünü buruşturup notu tekrar tekrar okudu ki kimbilir bunu yaparken ne kadar zaman kaybetmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
League of Legends - Pyra
FantasyBu Pyra'nın hikayesi. Bir deprem olur , hayatınız değişir. Veya bir yangın. Pyra'nın da böyle değişti hayatı. Fakat normal şartlarla değil. Onunki bambaşka bir hikaye. Kim bilir , belki de günün birinde League of Legends'da Pyra adında bir şampiyon...