Pyra kalktı ve kapıyı açtı. Güneş hala tepede parıldamaktaydı. Sanki hiçbir şey olmamış gibiydi. Şehrin çıkışına doğru yürümeye başlamıştı ki Ezreal arkadan seslendi.
"Nereye gidiyorsun yahu?!"
Pyra arkasını döndü ve kaşlarını çattı.
"Eminim ki Lux Demacia'ya haber vermiştir. Her an gelebilirler , buradan ne kadar çabuk gidersem iyi olur."
"Gidersem mi ? Ben ne oluyorum burada ? "
"Sen burada kalan masum köylü oluyorsun. "
Dedi ve yürümeye başladı. Ezreal arkasından koştu.
"Masum köylü yardıma ihtiyacın olduğunu düşünüyor."
Pyra ofladı ve yürümeye devam etti.
"Ee nereye gidiyoruz?"
"Bulamayacakları bir yere."
"Bulamayacakları bir yere diye bir yer ismi olduğunu bilmiyordum. Iyi bir yer olmalı herhalde."
Pyra Ezreal'a döndü.
"Saçmalamaz mısın lütfen? Amazon ormanları."
"Vay sonunda yılan göreceğim."
"Ciddi misin ? Gerçekten daha önce hiç görmedin mi?"
"Cassiopeia'yı saymazsak tabii."
"Zaman kaybısın ."
☆
Yemyeşil ormana doğru giderken Pyra adımlarını hızlandırdı. Ezreal sürünerek yanına geldi.
"Su kalmadı ölüyorum"
"Geber"
Pyra önüne çıkan dalı kenara itti ve ilerledi. Dal hızla eski yerine dönerken Ezreal'ın suratına çarptı.
"Az dikkat et ya!"
"Çabuk ol hadi!"
Önlerine çıkan bir kurt sürüsü ile Pyra geriledi. Kurtlar hırlayarak yaklaştılar.
"B-b-ben k-kaçsak iyi olur"
Ezreal ciddi misin der gibi Pyra'ya baktı.
"Kekeleyecek kadar çok mu korktun yani?"
"Çocukluktan kalma bir anı işte boşver kaçmalıyız."
"Ne? Onları alt edebilirsin!"
"Daha fazla öldürmek yok"
Dedi ve ters yöne koşmaya başladı. Kurtar da peşinden. Uzun süre koştuktan sonra nefes nefese bir ağaca tutundu. Bu kurtlar yorulmaz mıydı hiç?
Arkasından yine sesler gelmeye başlayınca koşmaya devam etti. Sesler azalıyordu, demek ki kurtlar azalıyordu. Her şey iyi giderken ayakları birbirine dolandı ve yokuştan aşağı yuvarlanmaya başladı. Yere kapaklandığında kolunu tuttu ve ayağa kalkmaya çalıştı. Her tarafı çamur içinde kalmıştı. Ona doğru gelen kurda baktı.
Bir takipçi kurdu eksikti zaten.
Kurt bir anda üstüne atladı ve tekrar yere kapaklanmasına sebep oldu. Dişlerini koluna geçirdiğinde acı ile çığlık attı. Kolunu geri çekmeye çalıştı fakat dişleri etine daha da batıyordu. Kolunu koparmakta ısrarcıydı.
Gücün damarlarında gezindiğini hissedebiliyordu. Fakat kullanmayacaktı. Engellemeye çalıştı , ama başarısız oldu. Simsiyah şimşek kurdu uçurdu. Gerçekten de uçmuştu. Ayağa kalktı ve etrafına bakındı. Ormanın derinliklerine inmiş olmalıydı. Kolunun kanamasını durdurmak için Ezreal'ın verdiği çantaya baktı ve içindeki sargı bezini çıkarıp kolunu sardı. Ezreal demişken.. O neredeydi?
"Ezreal!!"
Ses yok.
Issız ormanda yürümeye başladı. Bir kayalığın üstüne çıktı ve güneşin batışını izledi. Kırmızı turuncu ve sarı renkler harika bir üçleme oluşturmuş , birbirine karışmıştı ve harika bir manzara ortaya çıkmıştı.
Kalktı ve etrafına bakındı. Karanlık çökmüş , baykuşların sesleri duyulmaya başlamıştı.
İlerideki ışığa doğru yürümeye başladı. Fakat yaklaştıkça bunun bir ışık değil, ateş olduğunu fark etti. Ağaçların arasından yürüyerek yaklaştı. gelen ayak sesleri ile çalılığın içine atladı. Neyse ki onu görmemişlerdi fakat Pyra gördüğü karşısında donup kalmıştı : yanından geçen Draven'dı.
Nefesini tuttu ve onu görmemesi için dua etti. Sesler kesilince uzun zamandır tuttuğu nefesini dışarı verdi ve çalılıktan kafasını çıkardı.
Ama önemli bir ders öğrendi ; Asla ses kesildi diye atlama hemen.
Çünkü Katarina ile yüzyüze gelmeyi bekleniyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
League of Legends - Pyra
FantasyBu Pyra'nın hikayesi. Bir deprem olur , hayatınız değişir. Veya bir yangın. Pyra'nın da böyle değişti hayatı. Fakat normal şartlarla değil. Onunki bambaşka bir hikaye. Kim bilir , belki de günün birinde League of Legends'da Pyra adında bir şampiyon...