Sokak No3

582 113 65
                                    

Sinirliydim. Hatta sinirli olmanın yanında gergindim.

Saat 08:50. Yoksun.

Hergün kapının önünde dikilip ne zamandır seni izlediğimi saymayı bırakalı baya çok oldu ama tahminimce bugün bir sorun var. Hergün. Ne olursa olsun, her ne yaşarsan yaşa tam aynı saatte kapıya çıkardın. Üzgün de olsan, başka bir şey de olsa, yapacak bir işin olmasa da o kapıyı açardın. Belki bir alışkanlıktır bilmiyorum ama  yapardın. Tahminlerim bana nedense kocanı her zaman o saatte işe gönderdiğini söylüyor, o olmasa da düzenini bozma fikri seni yormuştur belki de. Bilmiyorum, baekhyun. Senle geçirdiğim ve güne mutlu uyanmamı sağlayan o dakikalara bugün sahip olamamıştım. Yarım saat boyunca bekledim evinin karşısında ama çıkmadın. Evin içinde hiçbir hareketlilik yoktu sanki. Hiç orada değilmişsin gibi. Sinirlerim cidden tepeme çıkmıştı. Bu kadar gergin olmama gerek var mıydı bilmiyordum çünkü uyuyakalmış olabilirdin, dün gece çok içmiş olup bugün dinlenmek isteyebilirdin, ya da erkenden birinin yanına gitmiş olabilirdin. Birsürü seçenek vardı ama ben sana bir şey olmuş olma ihtimaliyle kendimi yiyordum. Hatta aklımdan, bahçedeki ağaçların birine çıkıp evin içine girip giremeyeceğim düşüncesi dolanıyordu ki kesinlikle saçmaydı.

Tamam.

Sakindim.

Kesinlikle uyuyor olmalıydı, sonuçta işe gitmiyordu, kalkıp biri için kahvaltı hazırlaması gerekmiyordu belki de boş yere erken uyanmak onun için saçma bir durum olmaya başlamıştı.

Yapabileceğim hiçbir şey yoktu, sonuçta gün boyu burada oturup bir yaşam belirtisi göstermesini bekleyemezdim. Isterdim ama yapamazdım.

Kendime sakin olmamı söyleyerek, neredeyse hergün aynı şekilde buz tutan kahvemi çöp kutusuna attım. İçemediğim halde almak bana her seferinde pahalıya patlıyordu. Oturduğum yerden kalkıp şirkete doğru yürüdüm. Aslında böyle zamanlarda keşke bu kadar göz önünde olmamı gerektirmeyen bir işim olsa diyordum. Çünkü oraya gittiğimde insanların bana bakması yerine, masa başında oturup baekhyun'un adıyla kafayı yemek bana daha çekici geliyordu. Yine de bitirdiğim üniversiteye rağmen kendi mesleğimi yapmaya da fena üşeniyordum. Kendi kendime triplere girip duruyordum sürekli bu yüzden. Gelin görün ki, kimse sadece bir kameranın önünde durup birkaç poz ile aldığı bu fazladan paraya ses çıkarmazdı. 

Şirketin yakın olması her türlü işime geliyordu. Hem baekhyun'u dikizlemek için, hem d- tamam başka avantajı yokmuş. İstersem arabayla gidip gelebilirdim ama günlük enerji dozumu almadan hayata gerçek anlamda dönemiyordum. Şu an gibi. Etrafımdaki her şey beni rahatsız etmeye başlamıştı. Bilmem kaç katlı şirketin üzerindeki devasa dijital ekranda kendi fotoğraflarımı görmek bile beni sinirlendiriyordu ve yapmak istediğim tek şey bir taş alarak o koca ekrana fırlatmaktı. Homurdanarak yürürken az kalsın kapıya çarpacak olmama da bir ton küfür savurup, üstümdeki gömleği düzelterek sonunda içeriye girebildim.

Sinirli olmamı anlayabiliyordum ama neden gergindim bilmiyordum. Şu an tek isteğim, şirketten koşa koşa çıkıp yatağıma dönmekti ki bunun imkansız olması beni daha çok delirtiyordu.

Etrafıma çok bakmamaya çalışarak asansöre yürüdüm çünkü tanıdık birini görürsem iletişim kurmak istemiyordum. Şirketteki insanları sevdiğim söylenemezdi çünkü medyaya açılan her kapıda pis işler dönerdi, hangi yönden olursa olsun ve ben kendimi olabildiğince her şeyden uzak tutmak istiyordum ama gelin görün ki buradakiler asla fikrime saygı duymuyorlardı. Klasik bir son anda asansöre yetişen kız çalışanlardan biri gözlerimi devirmeme sebep oldu ama görmediğine sevinmiştim. Kaba biri olarak adım çıksın da istemiyordum. Kız nefeslerini düzene sokup, elleriyle saçlarını geriye attı. Yalan yok, cidden ilgi çekici biriydi ve sanırım bundan önce birkaç defa daha benle konuşmaya çalışmıştı. Belki baekhyun olmasaydı şans verebileceğim biriydi. Altı ay önce o kapıdan onu ağlayarak görmeseydim kesinlikle şans verebileceğim biriydi. Gözleri bana doğru döndü ve benim olduğumu görünce küçük bir ışıltı ortaya çıkıp geri kayboldu. Bazı insanların kendilerini kamufle edebilişine hayranlık duyuyordum çünkü ben her baekhyun'u gördüğümde beni ateşler içine atmışlar gibi hissedip bir yandan da soğuktan buz tutmuş gibi dona kalıyordum. Gariptim.

Dokunmaya hasret kalmak 'ChanBaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin