Sokak No15

662 80 92
                                    

Mystery of love'

Olanağa sonsuz uzaklıkta olan şeyler vardır ya hani, Baekhyun benim için o şeydi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Olanağa sonsuz uzaklıkta olan şeyler vardır ya hani, Baekhyun benim için o şeydi. Asla ulaşamayacağım ama bakışlarından da onu  kurtarmamı istediğini anladığım insandı. O yaraların, zorlukların içindeki çırpınışlarıyla bana bir kapı açmış olması Tanrının bana verdiği bir ödüldü. Çünkü şu hayatımda hiçbir şeyi bu kadar istememiştim ve şu hayatımda bu isteğim kadar güzel bir şeyle karşılaşmamıştım.

En başından beridir defalarca ayna karşısında kendime gelmeyi denedim, yaptığımın iyi bir şey olmadığını, onu hastalık derecesinde sevmiş olmamın korkunç bir şey olduğunu söyleyip durdum ama evden dışarıya adımımı atıp onu karşımda gördüğüm an inşa ettiğim tüm duvarlarım yıkılmıştı. Beni gülüşüyle kafes altında tutabilecek kadar güzeldi çünkü. Tüm çabalarımı yerle bir edecek kadar kusursuzdu o.

Sanırım sabahın altısıydı, gözlerim sadece iki saat uyuduğumdan dolayı kızarmış, tenim ise tüm battaniyeyi Baekhyun'a sarıp kendimi örtmediğim için diken diken bir haldeydi. Bunların hepsinin yanında kalbim hiç olmadığı kadar mutlulukla dolup taşmıştı.

Bu gece belki de binlerce defa aklımda gezdirip durmuştum ama asla kabullenememiştim. Ben basbaya Baekhyun'a dokunmuştum. Sarılmak değildi, kollarımız birbirine değdi de değildi. Basbaya öpmüştüm onu, ellerim her yerini keşfetmişti, sevebileceğim her şekilde sevmiştim, bedenlerimiz birbirini tamamlamış, ruhlarımızsa sonunda aradığı yapboz parçasını bulmuştu.

Bana izin vermişti daha doğrusu kendi istemişti. Belki de duygusal  boşlukta olduğu için bunu istemişti ama bu şıkkı tüm gece elemeye çalışmıştım. Çünkü bunu düşünürsem içine düştüğüm kuyudan çıkamayacağımı biliyordum.

Mutluydum, gerçekten. Tüm gece kendi kendime sırıtışlarım doldurmuştu bu odayı. Sürekli hem Baekhyun'a hem de tanrıya şükrediyordum bana bir şans vermiş oldukları için. Aslında bundan sonra ne yapmam gerektiğinide pek bilmiyordum, hiçbir şeyin bu kadar hızlı gelişmeyeceğini tahmin ettiğimden işin bu noktasını düşünmemiştim.

Bildiğim, bildiğiniz tek şeyse bu saatten sonra hikayemizin asla mutsuz bir sonla bitmeyecek olmasıydı.

Düşüncelerime bir süre ara verip anın tadını çıkarmak için kollarımın arasındaki bedene yaklaştım iyice.
Çok yorgun gözüküyordu. Çok fazla ağlamıştı ve üstüne bedeni de yorulmuştu. Saatlerdir uyuyor olmasına rağmen kaşları hala çatık, dudaklarıda gerilmiş bir haldeydi. Tenine şarkılar sıralamak istediğim adamı bir süre daha süzüp seslendim.

"Baekhyun."

Aynı sırada da parmak uçlarımı saçlarına çıkarmış ve yüzüne düşen birkaç teli arkalara iteklemiştim.

"Hey," seslenmelerimi duymazken ya da duymazlıktan gelirken bu sefer yüzüne daha da yaklaştım.

"Yağmur tanem." Bu sefer yanağına dudaklarımı bastırdığımda çatılı olan kaşları daha da çatılırken minik dudaklarının arasından bir şeyler mırıldandı.

Dokunmaya hasret kalmak 'ChanBaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin