Sokak No16

581 76 60
                                    

Bon Iver&St. Vincent- Roslyn

 Vincent- Roslyn

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Ben Sehun."

Zihnim birkaç saniye boşluğa doğru yuvarlanmıştı.

O kapının ağzında, dışarıdan gelen soğuk hava suratımıza çarpıp içerinin ısısını düşürürken tek yapabildiğim ayakta durup boş bakışlarımı karşımdaki çocukta gezdirmekti.

Üzerimde Kim Jongin'in pijamaları vardı, son nefesine kadar sevdiği adama aşık biriydim. Ondan kaçmaya çalışırken onunla ilgili şeylere sıkışmış olan adamdım. Birkaç saat bile olsa, olan her şeyi hafızamdan silmiş, sanki Baekhyun ile kütüphanede kitap ararken aynı kitaba el uzatırken tanıştığımızı düşünüyordum. Sanki tüm bu acılar olmamışta, biz o minik dokunuşların içinde kavrulmuşuz gibi, birbirimizin bakışlarından utanarak kaçınmış sonra yine tek durağımız olan birbirimizin gözlerine dönmüş gibiydik.

Kendi yarattığım dünyadaydım, o vardı, evimizdeydik, tatilden dönmüş ve yemek yapamayacak kadar yorgun olduğumuzdan bir şeyler sipariş edip onları yedikten sonra sarılıp uyumuş olacaktık.

Ama karşımdaki kişi bana bu hayatın böyle olmadığını, asla olmayacağını, Kim Jongin'in izlerinin asla silinemeyeceğinin bir kanıtıydı.

Ellerim kapının üzerinden yavaşça inerken Baekhyun'un tek kelime etmeden bedeninin benden uzaklaştığını fark ettim. En başta aramıza mesafe koydu, ardından da bana bir kez bakmadan evin içine koşarak merdivenlere yöneldi.

Tek kelime etmemişti.

Hala orada öylece duruyordum. Sehun ise kapının önünde tıpkı benim gibi yüzünün birçok duyguyla dolduğunu belli edercesine bana bakıyordu.

Bu oydu, Kim Jongin'in canı uğruna koruduğu öğrencisi, onun hayalleri için kendi hayallerini yıkan adamın. Baekhyun'un bana anlatışının üzerinden daha birgün bile geçmemişken buradaydı, karşımda. Burada ne geziyordu bilmiyordum, onu hiç bu evin önünde görmemiştim. 

Siyah saçları alnına dökülürken, kemikli elleri montunun kollarını iyice kavramıştı. Soğuktan ve kendini sıkmaktan kıpkırmızı kesilmişti boğumları. Bakışlarının altındaki enkaza değdi gözlerim. Yanaklarına dökülen çillerle çok güzel bir çocuktu. Böylesine acıların altında kalmayı hak etmeyecek kadar hem de.

"Merhaba, Sehun."

En sonunda konuşmam gerektiğini fark edip kısık bir tonla mırıldandığımda sanki hiç konuşacağımı düşünmüyormuş gibi kirpikleri şaşkınlıkla art arda kırpıldı.

"Merhaba."

Sadece bir kelimeyi ağzından çıkarmak için gözlerim önünde kendini ne kadar zorladığını görmem daha dün varlığından haberim olan çocuğa üzülmemi sağlamıştı.

Dokunmaya hasret kalmak 'ChanBaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin