Bölüm8| Mor Umut

50 10 4
                                    



Hoseok'un bakış açısı...

      Bir saat, iki saat. Hala içerdesin. Üç saat, dört saat. Ameliyatının iyi geçtiğini söylendi. Altı saat, yedi saat. Kritik zamanı atlatmalıymışsın, inanıyorum başaracaksın. Sekiz ve dokuz saat...
     İnsan dedik. İnsandan örnek verdik. Yine insan diyorum, ne kadar aciz değil mi? Hayatının kablolarla bir makinaya bağlanması ve kalbinin gümbürtsü yerine sinir bozucu bip seslerinin alması...
Bip bip uyan Taehyung. Sabah oldu. Bip bip uyan sevgilim. Bak yanına geldim, söz verdiğim gibi. Bip bip bundan sonra kimse bize engel olamayacak güzelim. Yeter ki aç gözlerini. Bip Taehyung. Bip. Bip. Biiiiiip----
.
     Nefes nefeseyim, neden bilmiyorum ağlıyorum. Kalbim, maraton koşmuş gibi hızlı hızlı atıyor. Duvardaki saatin tik takları makine seslerine karışmış iyice bulandırıyor zihnimi. Tik tak. Tik tak. Tik ve tak.
     Yoğun bakımın kapısında, sırtımı duvara vermiş ve en sonunda uyuya kalmışım. Rüyamın etkisinden çıkamamış ve pürüzlü duvara tutunarak kalkmaya çalışmıştım. Ameliyattan çıkalı nerdeyse beş saat oluyordu ve sen hala uyuyordun. Arada hemşire yanına geliyor ve birkaç ilaç enjekte edip kontrollerini yaptıktan sonra çıkıyordu. Ne kadar söylesem de almamışlardı beni içeri. Sağlığın içinmiş. Çok diretmedim bunu söyledikten sonra hemşire hanım. Senin sağlığın içinse burada yıllarca bekleyebileceğimi söyledim ona. Burukça gülümsedi. Sevgilin mi diye sordu. O kadar güzel sordu ki yüreğim cız etti. Evet dedim fısıldayarak. Başkasının duymasından korktum. Ne de güzel seviyorsun onu, merak etme o çok iyi sadece arada 'umudum' diye sayıklıyor, dedi.  Durakladı birkaç saniye. Gözleri doldu. Yutkundu konuşmadan önce. Siz misiniz o güzel beyefendinin umudu?
Benim ya. Huzuruyum, mutluluğuyum ama en çok da umuduyum onun. Benim de gözlerim dolmuştu şimdi. Yüzümü sıcacık bir gülümseme esir almıştı, aynı
karşımdaki hemşire gibi. Gözlerinden yaşlar firar etmeden kuruladı gözlerini. Önümde biraz eğildi ve geçmiş olsun, mutluluklar dilerim dedikten sonra gitti koşarcasına. Yine de duymuştum ben, o ufak hıçkırığı.
Görüyor musun sevgilim? Aşkımız, insanı ağlatıyor güzelliğinden...
       Ertesi günün sabahına ancak uyanabilmiştin. Uyanır uyanmaz da beni istemiştin doktorlarından. İyi misin diye sormuştun telaşla. Kendinden haberin yok sanırım sevgilim. Kendimi birkaç sözcükle geçiştirdim o an. Olanları kısaca özetlemiştim. Babamı karakola götürmüşlerdi ve bizi de birazdan almaya geleceklerdi. Zaten sen yoğun bakıma alınır alınmaz iki polis dikilmişti başına. Beni de hiç salmamışlardı gün boyunca. Şimdi taburcu olabileceğin için de karakola gidip ifade vermeliydik.

'Ne yapacağız Hoseok? Ya o adam seni gerçekten öldürürse?'

'Merak etme güzelim. Ben her şeyi düşündüm. Polislere açık açık her şeyi anlatacağım.'

'Her şeyi mi Hoseok? Bundan emin misin?'

'En doğrusu bu Taehyung. Sonsuza kadar özgür olmak için en doğrusu bu.'

Purple Love| VhopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin