2. Bölüm

34 2 2
                                    

  multimedia; Deniz
vote ve yorumlarınızı bekliyoruz!

-Liyan Ve Dilvin

İKİ AY SONRA

Hava bugün güzeldi ve okula erken gelmiştim. Erken gelmek benim için zevk gibi bir şeydi, sınıfta yalnız oturmayı seviyordum. Biraz kantinde kitap okudum, sınıfta kulaklıklarımla müzik dinledim ve dışarıdaki güzel havayı açık camdan içeri çektim. Hayatı bazen seviyordum.

Sıla ile aramız çok iyiydi. Aşırı kafa bir kızdı ve hayatımda böyle bir şeye ihtiyacım vardı sanırım. Gökayla Sıla iyi anlaşmışlardı, Sıla herkese kendini sevdiren bir tipti zorluk çekmezdi zaten. Bense aynıydım sadece biraz daha özgüvenli ve mutluydum yani galiba. Artık kimse benimle uğraşmıyor hor gözle bakmıyordu. Telefon numaramı isteyen bazı kişiler de olmuştu, bunların hiçbiri önemli değildi.

Sıramda bunları düşünürken yanıma Gökay geldi  "Günaydınlar!" Yine aşırı tatlı olduğu bir gündeydi ve okuldaki çoğu kız onun için yanıp
tutuşurdu, biz de dalga geçerdik. "Günaydınlar efenim!" dedim 32 diş sırıtarak Sıla hayatıma yeni bi heyecan katmıştı zaten her yeni insan benim için yeni bir kitap gibiydi. Keşfedilmesi gereken okudukça, anladıkça iyice açılan bir kitaptı. Ve Sıla galiba benim fantastik romanlarımdan biri olacaktı. "Seni böyle mutlu görmeyeli uzun zaman olmuştu Defne," dedi yanıma sokularak en kötü hallerimi bilen tek kişiydi delirmelerimi, çığlıklarımı görmüş bi insandı. "Ben de beni uzun zamandır böyle görmemiştim, Sıla hazretleri sağolsun!" dedim yine gülerek.
Sıla da hala gelmemişti bana okuldan sonraları restaurantta çalıştığını söylemişti, gece eve çok geç döndüğü zamanlar da oluyormuş. Onu daha çok sevmeye başlamıştım geçen haftalarda da  ailesine böyle destek olması çok güzeldi.

"Ben gidiyorum zil çalar şimdi, sonra aşklarımdan trip yiyorum!" aşklarım dediği grubundaki çocuklar ve sınıfında ona yavşayan kızlardı. Çok salaktı ama seviyordum. "Görüşürüz Romeo!" dedim el sallayarak o da sınıftan çıktı. Saate bakınca 8.20 olduğunu gördüm on beş dakikaya ders başlayacaktı ve Sıla ortada yoktu. Sılayı aramaya başladım biraz çaldıktan sonra açtı,

"Nerdesin,neden hala gelmedin?"

"İnsan önce bi hal hatır sorar be! Geliyorum, gece baya geç uyumuşum zor uyandım. Hem merak etme zaten yakındayım Fodulum! Hadi kapıyom baay!"  diyip telefonu yüzüme kapattı Yüzümde salak bir tebessümle kitaplarımı sıranın üstüne koydum. Biraz da bahçeyi seyrettim. Kolej olduğu için arabayla gelen baya velet vardı,  beni de Gökay alıyordu bazen, çoğu zaman evim on dakika uzaklıkta olduğu için yürüyordum.

Yüksek sesle bahçeye bir motosiklet girdi, bu Denizin motoruydu.Siyah mat çok güzel bir motordu, geçen senede sürüyordu bu motoru. Motorlardan anlamadığım için sadece 'güzelmiş' ya da 'ıy bu ne' diyordum içimden. Kafasındaki kaskı çıkarırken o kadar güzeldi ki sanki özenle çizilmiş bir tabloydu ve benim için sergileniyordu şu an. Her şey benim için sanki ağır çekimde oluyordu kaskını çıkarışı,motordan inişi her şeyi... Kendimi arkasında hayal ediyordum ya da yanında, önünde, solunda ama ona yakın bir yerdeydim hayalimde.Okula doğru yürüyordu ve ben de boylanmış bakıyordum o an biri  gelip arkadan öne doğru aşağı ittirdi ve ben de ufak bir çığlık attım "Tuttuuumm!" diye bağırdı Sıla.    

Aşağı baktığım zaman Denizle göz göze geldik olduğum cama kafasını kaldırmış bakıyordu, sesimi duymuş olmalıydı. Aşırı utanıp geri çekildim "Helal olsun rezil oldum sayende!" dedim aynı zaman da Sılayı alkışlıyordum yavaşça  "Aman bir daha mı geleceğiz dünyaya salla kızım bee!" deyip yerine oturdu esneyerek,  gözlerinden yorgunluk akıyordu.

Defne'nin HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin