♛ Geçmiş ♛

706 80 96
                                    

♛ Geçmiş ♛


RN 1368 - Anka

Altın Kraliçe, iki ülkenin sınırı sayılan Güneş Dağları'nı ve Gül Nehri'ni geçtiğinde kanatlarını gizlemiş ve kendine yeni bir isim vermişti.

Alastrina Sarin.

Birçok yer gezmiş, birçok ad kullanmıştı. İlk kez soyadını kullanıyordu. Rhona ırkı soyadı kullanmazdı ve bir prenses olduğu için aile adını kullanması yasaktı. Bu kural, varislerin birbiriyle eşit olması için vardı. Diyar'ın kurulduğu yıllarda önemli yeri olduğunu inkar edemezdi.

Fakat artık onun için bu yasak önemsizdi. Gök Kraliçe Athyrania seksen dört yıldır tahttaydı ve Aeralel'in tahta geçme gibi bir niyeti yoktu. Bir gezgindi ve soyun önemli olduğu güneyde, sınıra yakın Sarin'in Adaleti'nin lideri olan babasının soyadını kullanmıştı. Ak Kraliçe Myrina Rhean Niobe, iki eşini de halktan gizlemişti. Aeralel'in babası Arian Sarin, kendinden önce gelen Sarin soylular gibi bilim, sanat ve mimariye katkılarıyla tanınan Altın Ejderha'nın Temsilcisi'ydi.

Aeralel, Sarin adını rhona olduğunu gizlemek şartıyla kullanmak için Athyrania'dan izin istemişti. Arian da kabul etmişti.

Çölün ardındaki şehrin surlarını fark ettiğinde yanındaki adama baktı. Bir aydır Aeralel ile yolculuk ediyordu ama bundan bıkmış değildi. Koyu saçları ve bronz teni olan bir güneyliydi. Sadece duruşundan halktan biri olmadığı belliydi, tıpkı Aeralel gibi saraydandı. En azından Aeralel onun aksine soylu olduğunu gizlememişti.

Aeralel onun bal rengi gözlerinde evine duyduğu özlemi görebiliyordu. Öte yandan, o gözler ona çevrildiğinde bakışları değişiyordu. Aeralel onun gözlerinde arzu görüyordu.

"Alastrina." dedi adam, Arax. "Seni istediğin yere getirdim, karşılığında ne vereceksin?"

Aeralel bir elini sarı saçlarını götürerek güldü. "Daha sarayda kalacak yerimi ayarlamadın. Söylesene, beni kabul edeceklerine nasıl bu kadar eminsin?"

Arax tereddüt etmeden konuştu. "Kralı tanıyorum. Beni asla reddetmez."

Anlattığına göre, saray eğlencelerine katılan bir müzisyendi. Her söylediğinde bir doğruluk payı olan kurnaz biriydi.

Aeralel güneyliler kadar kurnaz değildi. Onun kim olduğunu ve ne için yanında olduğunu ilk görüşte anlamıştı. Güneyliler duyduğu kadar temkinliyse Diyar'dan Kraliçe'nin izniyle gelen bir gezginin yanına sözü geçen birinin geleceğini biliyordu. Bu kadarını beklememişti. Başta amacını öğrenmek için onunla uğraşmış, daha sonra eğlence için devam etmişti. Ondan etkilenmişti ve bu hissi karşılıklıydı.

"Arşivinize ulaşabilecek miyim?" diye sordu taş yola doğru ilerlemeye başladıklarında.

Arax'ın ses tonu değişti. "Saray görevlilerin izniyle. Dilimizi biliyorsun, alfabemizi de biliyor musun?"

Aeralel'in sesi alaycı ve kızgındı. "Ejderha Kraliçe neden beni gönderdi sanıyorsun?"

"Sana güveniyor olmalı."

Elbette güveniyordu, Athyrania onun kardeşiydi. Anka ile yıllardır düzeltilmeyen sınır meselesini düzeltebilecek tek kişi Aeralel'di.

Gül Nehri sınırdı. Fakat o bölgedeki kabileler Diyar'a hiçbir zaman tam olarak bağlı olmamışlardı. Birkaç ay önce kabilelere bir saldırı düzenlenmişti. Athyrania bunu çatışma olmadan çözmeye çalışmış, başarılı olamamıştı. Kabileler Anka'ya vergi veriyorlardı. Kral Arsakes, bunu zorbalıkla yapıyordu. Diyar'ın Güneş Dağları'nın güneyine inmesi giderek zorlaşıyordu.

GÜNEŞ'İN TACI ♛ Kraliçelerin Savaşı IV (Askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin