gossip

110 11 6
                                    

Park jimin'den
Sonunda eve gelmiştim.Kapı şifresini girip eve adımladım ve kendimi yumuşak koltuğuma bıraktım.Koltuğun önündeki sehpadan domates suyunu(kan) alıp kafama diktim ve bi süre gözlerimi kapatarak koltukta oturdum.Bugün olanları düşünüyordum.Kim taehyung şerefsizinin vampirlere hakaretleri zihnime dolduğunda sinirlenip sehpaya bi tekme geçirdim tekmeyi geçirmemle sehpa takla atarak halının diğer ucuna gitti.O sırada büyük ihtimalle sese uyanan kardeşim merdivenlerden koşarak yanıma geldi.İyi olup olmadığımı sorup boynuma sıkıca sarıldı.Onu üzmemek için iyi olduğumu,uyuması gerektiğini söyledim.Oda lafımı ikiletmeden odasına gitti.Kendimi yumuşak,siyah deri koltuğa attım ve gözlerimi hiç açmamak üzere sıkı sıkıya kapattım.
Çoktan sabah olmuştu.Okula erken gidip ders çalışmak için hep alarm kurardım evet matematikten yada diğer derslerden nefret ediyorum fakat tüm derslerim çok iyiydi bunu tüm okul biliyordu yani kısaca derslerden nefret etsemde inek bi öğrenciydim.Herneyse alarm çalmaya başladı çok gıcık bi ses koymuştum ki uyanabiliyim.O lanet sesi duyunca sabah olduğunu anlayıp yavaşça gözlerimi açtım.Olduğum yerde doğrulmaya çalışırken.Sırtımda müthiş bi ağrı hissetmemle olduğum yere çakıldım.Lanet olsun koltukta uyuduğumu tamamen unutmuştum.Koltuk ne kadar yumuşak olursa olsun beni mahfetmişti anlaşılan.Sırtımdaki ağrıyı umursamamaya çalışarak koltuktan kalktım ve yine şu bayılma mevzusu olmasın diye domates sularından çantama bi sürü koydum bi tanesini de elime alıp odama çıktım.Ah pekala bunu da unutmuştum dün-artık kim üstümü degiştirdiyse- okul formam kim taehyung gerzeğinde kalmıştı cidden lanet olsun gidip ondan formamı asla isteyemem.Boy aynasına geçip üstüme kısa bi bakış attıktan sonra saçımın arkasındaki küçük tutamları kaşıdım ve dolabımın önüne geçtim.Zengindik çünkü okuldan sonra hafta sonları bi şirkette asistanlık yapıyordum son sınıf öğrencisi olduğum için de şirkete girebilmiştim ve tabiki torpil değil ama babamın arkadaşının şirketiydi.Babamla annem öldükten sonra o adam bize çok yardımcı olmuştu.Onun sayesinde şanslıydık.Herneyse dolabıma bi süre aval aval baktım formam olsa bile günlük rutinim uyandıktan sonra bi sure duvara bi sure de dolabıma aval aval bakmaktı.Sonunda elime siyah kot ve dar bi pantolon aldım yırtık pantolon giymek isterdim ama okula gidiceğim için pek uygun olmazdı bir de okulun en inek öğrencisiyseniz hiç olmazdı.Pantolonu giyip dolaptan  beyaz gucci desenli tişörtümüde giyip tişörtü pantolonun içine sıkıştırdım.Bi de pantolon belimden düşmesin diye gucci kemer taktım boynuma şeftali kokulu parfümümdende sıktıktan sonra artık hazırdım.Çok sevdiğim yüzüklerimi ve kupelerimi de takmak isterdim ama okulda yasaklar vardı uymam gerekirdi yoksa disiplin yolları görünürdü.Boy aynasına geçip parlak gri ve yumuşak saçlarımı elimle birazcık düzelttim açıkçası dağınıktı. Fakat güzel gorunuyordu doğal bi havası vardı.Sabahları soğuk olduğu için tişörtün üstüne siyah kot ceketimi giymeyide ihmal etmedim.Çantamıda alıp evden çıktım.Ağır ağır arabama doğru yürüdüm, normalde bisikletimi  okulun bahçesindeki bisiklet kilitleme noktasına bırakıp sabahları otobüsle gider,akşamları da bisikletimle giderdim.Fakat artık bi bisikletim olmadığına göre akşamları da otobüs beklemek istemediğim için -çünkü beklesem kıçım donar ve ben jibooty e çok düşkünüm onun donmasına göz yumamam- bu yüzden çogunlukla zenginlerin kullandığı (Audi) arabama bindim çalıştırıp okula doğru sürmeye başladım.Yarım saatin sonunda okula gelmiştim.Arabamı park edip havalı bi şekilde indim.Erken gelmek için alarm kurmuştum güya ama çokta erken değildi.Arabadan iner inmez "oppa" diye çığıran aptal kız grubu bana doğru bağırıp çığlık atmaya başladı.Ah her zaman bu olur alışkın olduğum icin onlara dönüp gözlerim kısılana kadar gulumsedim.Ben gülünce çığlıkları büyüdü.Bu sefer umursamadan arabayı kilitledim ve okula doğru adımladım.Sınıfa gidiceğim zaman müdür yardımcısı bay lee beni durdurdu ve odasına gelmemi söyledi tanrım yine ne bok yemiş olabilirim acaba.
Kim taehyung'dan
Gözlerimi yavaş yavaş açıp etrafıma bakındım sabah olmuştu.Kafamı yastıkta bi sağa bi sola çevirdim burnuma değen kokuyla duraksadım.Doğrulup yastıgımı elime alıp koklamaya başladım.Tanrım şeftali kokuyordu.En sevdiğim meyve şeftali olduğu için yastıgımı deli gibi koklamaya başladım.Tanrım müthiş kokuyordu.Bu koku kesinlikle başımı döndürücek kadar güzel kokuyordu.Bi anda alarmım çalınca yerimden sıçradım.Aklım çıkmıştı nerdeyse.Biri yastıgımı kokladığımı görse beni deli sanardı.Bi anda durup düşündüm.Yastığım neden böyle kokuyor?bu benim kokum yada esansım değil.Yatağımda kim yattı?neden yattı?Bu sorular aklımı kurcalarken odamdaki askılıkta park jimin'in formasını görünce kimin yattığı aklıma gelmişti ah gerçekten bu onun kokusu muydu yani neden bu kadar güzel?Herneyse delirdim galiba şu park jimin aptalı umrumda bile değil.Ama cidden güzel kok-guzel fln kokmuyo kafayı sıyırdım iyice.Kendime lanetler ederek yataktan kalktım.Arkamı dönüp yatağa baktım.Anında aklıma kapıyı örtüp onun üstünü değiştirdiğim geldi.O beyaz kusursuz teni... dokunmamak için kendimi çok zor tutmuştum.Gercekten bi erkek nasıl bu kadar güzel olabilirdi.Aptalın tekiydi ama gerçekten kusursuzdu ilk günden onunla neler yaşamıştık oyle yoksa bu evrenin bize bi mesajı mıydı? Yuh ama artık bende iyice saçmaladım.Kafamı iki yana sallayıp kendime geldikten sonra dolabımı açıp formalarımı giydim.Saçlarımı duzeltip çikolatalı parfümümden bi iki fıs sıktıktan sonra arabamın anahtarını alıp dış kapıya geldim.Anında aklıma park aptal jimin 'in formaları geldi tanrım formalarını giymezse disipline gidebilirdi.Adamlarımdan onun ismine forma yaptırmalarını istedim ben gittiğimde onlarda hazırlatıp okula getiriceklerdi içim biraz olsun rahatlarken arabama bindim çalıştırıp sürmeye başladım.Okula geldiğimde arabayı park edip kilitledim bi kaç tane kızın yanıma gelmesiyle şaşkına döndüm ilk defa böyle bir şey oluyordu ve neee? Oppa diye bagiriyolardi iğrenç şimdi kusucam.Kusmamak için kendimi zor tuttum fakat kız oldukları için nazik olmam gerektiğini düşünüp onlara baş selamı verdim.Dahada çığlık attıklarında saçlarımı düzeltip hızla okula girdim.Girer girmezde çantamla beraber koşa koşa sınıfa girdim uzun bacaklarımla kendimi firenleyince siniftakilerin bana baktığını yeni fark etmiş gibi üstümü düzeltip yerime oturdum.Yanıma isminin cha eun olduğunu ogrendigim çocuk gelip oturdu.ve bana dönüp konuşmaya başladı;
-şu oppacı fangirller dimi?
-n-ne?
-onlar yüzünden içeri deli dana gibi koşarak girdin dimi?
-ş-şey evet sanırım
-merak etme alışırsın onlar herkese böyle yapmaz sadece gerçekten yakışıklı olanlara zaafları var.
-b-ben yakışıklı mıyım ki
-aptal mısın? tabiki yakışıklısın herkes senin bu okulda harcanıcağını düşünüyo
-gerçekten mi?
-evet tabiki
-başka kime böyle yapıyolar
-park jimin'e
-ne o aptala mı yapıyolar?
Bunu derken tabiki park jimin aptalının başımızda dikildigini bilmiyordum.
Cha eun endişeyle söylendi;
-ş-şey aptal demesen iyi olucak.
-nedenmiş o gayette aptal gördüğüm en aptal tip
-yok yok aptal degildir o çok zeki biri
-ya bırak o mu zeki o zekiyse deliler hastanesindeki sıyırtıklar bile zekidir
Cha eun sertçe yutkununca bende istemsizce başımızda dikilen park jimine baktım.Tanrıımm fena rezil olmuştum asla utanan biri olmamama rağmen yüzümün kızardığına yemin bile edebilirdim.Park jimin'in yüzünde nedensizce alaycı bi gülümseme vardı ama içten içe kırıldığını fark etmemek için kör olmak gerekirdi.Gerçekten ileri gitmiştim.Hiç bi yüz ifadesi değişmeden konuştu;
-yerime geçebilir miyim?
Sesi çok yumuşak ve nazikti gerçekten bu çocugun bu kadar anlayışlı ve nazik biri olduğunu bilmiyordum oysa ben onu öküzün teki sanmıştım gerçekten abarttığımı fark ettim.Cha eun da ona nazikçe ve utangaçça cevap verdi;
-t-tabiki
Hızlıca yanımdan kalktı.Ve oturması için yanımı işaret etti.Park jimin'de nazikçe ve yavaşca yanıma oturdu.Yüzüme bile bakmadan çantasından test kitabı çıkarıp çözmeye başladı.Test kitabının çoğunu bitirmişti.Çok az sayfa kalmıştı ve full matematik olan bi kitaptı çok hızlı çözdüğünü fark ettim çözdüğü tüm sorularda doğru çıkıyordu ne yani cevap anahtarını mı ezberlemişti?Gozumun ucuyla baktığımı fark ettiğinde bana doğru döndü ve yaklaşıp nefesini yüzüme verdi.Dahada yaklaştı.Ve o alaycı gülümsemesini yüzüne yerleştirdi.Yinede yakından çok daha kusursuz ve nefes kesici göründüğünü hic inkar edemiycem.Benim gay olduğumu bilse bu kadar yaklaşırmıydı hiç bilmiyorum lanet kalbimin sorunu neydi böyle ne yapmaya çalışıyordu?
Neredeyse burun burunaydık gülüşü hala yuzundeyken tıslarcasına konuştu;

sweet blood×VminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin