chairman

80 11 17
                                    

Park jimin'den
Tae'nin ne dediğini hala anlamamıştım yada neden böyle yaptığını anlamamıştım.Belkide söylediği gibi gerçekten aptal biriyim.Çoktan lavaboların olduğu yerden çıkmıştık hiç konuşmuyordu bende konuşmadım.Masaya gelip oturduk.Konuşma gereği duyup boğazımı temizledim,

-ramen için teşekkür ederim

Tek kelime etmemişti.Nedenini bilmiyorum ama konuşmuyordu.Bende susup başımı eğdim.Masadan kalkıp gitti.Sadece gitti.Tek kelime bile etmeden gitti.Bende kasaya ilerledim ve hesabı istedim.Görevli "yanınızdaki genç adam ödedi"diyince Tae'nin ödeyip gittiğini anladım.Bende restorandan çıktım ve caddede yürümeye başladım.Ağlamak üzereydim.Biri dokunsa ağlıycak kıvamdaydım.Tae'nin neden beni orda bırakıp gittiğini düşünüyordum bırakıp gitmekte haklıydı sanırım onu kırmıştım. Şakaya ne gerek vardıki ben gerçekten aptalın tekiyim.Kulaklığımı takıp yürümeye devam ettim.Daha fazla kendimi tutamayıp göz yaşlarımı serbest bıraktım.Evet gerçekten ağlıyordum.Gözümden yaşlar akarken tepede parıl parıl ışıklarını saçan güneşe bakıp gülümsedim.Güneşe bakabilmek o kadar güzeldi ki insanlar kıymet bilmiyordu.Biz o aptal şırıngalar olmasa güneşe çıkamayız o insanlarsa her gün onlar için doğan güneşin kıymetini bilmeden yaşıyorlar.Bense  caddedeki sokakta yürüyerek  hüngür hüngür ağlıyordum.Sokakta kimse yoktu sessiz sakin bi yerdi.Kulaklığımı çıkarıp cebime attım yürürken ağlamayı seviyordum.Ağlamak istediğim zaman evden dışarı çıkardım kimsenin olmadığı bi yerlere gidip saatlerce ağlardım bana hep iyi gelirdi.Sanki acıları birazcık dindiriyordu.Sessiz sokakta hıçkırıklarım yankılanıyordu.Aniden yağmur yağmaya başladı.Çok hızlı yağıyordu ama unrumda bile değildi.Ağlamamı durdurmuyordu.Saçlarım çok ıslanmıştı.Kıyafetlerim üstüme yapışmıştı.Sonra aniden başımın üstünde bi gölge belirdi.Şemsiye tutan biri.Bana şemsiye tutuyordu.Yinede umursamamıştım.Şemsiye tutan şahıs bi anda beni kendine çekip sarılınca aniden ağlamamı kesmiştim.Çikolata kokuyordu.Kim olduğunu bilmesemde bana çok huzur vermişti.Kafamızın üstünde şemsiye vardı ve biz deli gibi yağan yağmurda sarılıyorduk.Yağmur damlalarının yere düşüş sesleri sarılmamıza eşlik eden bir şarkı gibiydi.Sarıldığım kişinin kim olduğunu deli gibi merak ediyordum.Belli ki beni tanıyan biriydi,tanısama neden sarılsın diye düşündüm.Kafamı kaldırıp bakamazdım.Yüzümü tamamen kendi göğsüne gömmüştü.Sonra kalbimi deli gibi hızlandıran o kadifemsi ses şarkı söylemeye başladı.(scenery'i söylüyordur)
Boş sokakta o kusursuz ses yankılanıyordu.O kadar eşsizdi ki kalbim kafesini delip geçmek istiyordu âdeta.Bu ses beni güvende hissettiriyordu.Bu ses bana huzur veriyordu.Nedenini bende çözemesemde Taehyung bana iyi geliyordu.Onu tanıyalı iki hafta olmuştu nerdeyse.Ama neden çok uzun zamandır tanıyomuşum gibi hissettiriyordu? Neden kalbim onun yanındayken farklı atıyordu?
Bu sefer onu itmeye hiç niyetim yoktu aksine kollarımı beline sardım ki sarılmayı istemediğimi sanmasın.
Çok güzel kokuyordu.Onun kusursuz detaylarında boğulmak istiyordum.Üstünden bi çikolata kokusu geliyordu.Ama onun kokusu daha farklıydı.Onun teninin bi kokusu vardı.Çikolata kokusunu bile bastırabilen eşsiz bi koku.
Şarkıyı bitirmişti.Derin bi nefes aldı ve konuştu,

-çok mu korkuttum seni?

Kendimi bi bebek gibi hissediyordum.Kırgındım ve birazda korkmuştum.

-korkuttun ve kızdırdın

-ilk defa bana sarıldın fark ettin mi

-farkındayım zaten

-nasıl bi duygu merak ettim

-eşsiz

-ne

-hiiç

Duymamıştı eşsiz dediğimi duymamıştı.Tanrıya şükür ettim.Eğer duysaydı her gün dalga geçerdi benimle.Umrumda bile değildi gerçi.Ama ben ben değildim.Kim taehyung'un yanında ben park jimin değildim sanki farklı biri oluyordum.O beni değiştiriyordu.Ve bana birşeyler oluyordu.Farklı birşeyler.Hiç olmayan birşeyler.

sweet blood×VminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin