Zaman nehrinin kıyısına yakın olanlar vardı. Bunlar şanslı olanlardı. Sert kayalara çarpmaktan ya da hızlı akıntının kurbanı olmaktan kurtulurlardı. O tam olarak kenarında yüzenlerden sayılırdı. Kırklı yaşların sonunda dinç görünüyordu. Ne yanaklarında kırışıklıklardan ne de göz altı torbalarından eser yoktu. Yaşının adamı değildi sanki. Huyu da öyle; gençliğin akımına meraklıydı. Teknolojik gereçlerle çevrelenen bedeni, yenilikçiydi. Sol bileğini çevreleyen kol bilgisayarı, ruh halinin belirlediği renkli ışıklarla yanaklarını aydınlatan kablosuz kulaklık...Elleri arkasına bağlı, başı geriye yaslı, kısa adımlar atarak holün içinde ilerliyordu. Yaklaştığı salonun kabartmalı geyik desenleriyle bezeli ve buğulu camlardan oluşan kapısı, yukarıya doğru katlanarak açıldı. Salona girdi. Kendisini karşılayan, mor ve beyaz renklerin kıvrak çizgilerle dans ettiği yumuşak tüylü halının üzerinde biraz yürüdükten sonra duraksadı. Gözleri, tavanın kenarına monte edilmiş, yuvarlak yapılı ve göz büyüklüğündeki bir ışık kaynağı sayesinde tüm salonda canlı görüntüsü oluşan 'Vizyonop(VNP)'a ilişti. Sesi kısılmış VNP'de gördüğü haberin yazısını inceledi:
"Türkiye'ye gaz yok! Şimdi de diğer ülkelerin oluşturduğu kısıtlama politikası gündemde..."
Yüzünde hınzır bir gülümseme belirdi. Neticede tahmin ettiği kötü koşula karşı önlemini çoktan almıştı. Hisleri kabarıyor, derinlerinde haklı olmanın gururu yükseliyordu.Hemen ardından gelen eşi Emine hanımı da durdurdu:
"Hanım! Sana demiştim bu gidiş hayra alamet değil diye. Bak gördün mü? Diğer ülkelerinde gaz rezervleri azalıyor."
Emine hanımın umursamaz bir ses ile karşılık vermemek için direnmesi işe yaramadı:
"Aman iyi ki tahmin ettin Burak. Doğru çalışan saat bile senden daha az böbürlenir."
"Aman be sana da yaranılmıyor kadın!" diyerek çatık kaşların öfkesini dindiremedi.
İstediği ilgiyi görmemesi, bir sürü dertten kurtuldukları gerçeğini değiştirmiyordu. Öfkesine el silkeleyip, VNP'nin karşısına otururken ses açma komutunu verdi. Duvarın sessiz görseli, kulaklığına bağlı VNP alıcısından geçen veri ile bangır bangır bağırmaya başladı. Ses ayarını azalttı. Ardından yanına oturan hanımıyla konu ile ilgili tartışmayı izlemeye koyuldular:
"...Türkiye'de göze çarpan ilk sorun ısınma olduğuna göre ne gibi alternatif çözümler var?"
"İki alternatif seçim var diyebiliriz..." Emine Hanım, verdiği komutla başka kanala geçmişti. Sıkıldığı halinden belliydi. Yeni açılan kanalda 'Mars'ta Bir Gece' adlı belgesel yayınlanıyordu. Belgesel değil, adeta sosyete tatilinin reklamı yapılıyordu. Mars'ta tatiline yeni başlamış heyecanlı insanlar ekrandaydı. Anlatıcı:
"...Koloni odaları ...", bu sefer kumanda canavarı Burak Bey oldu. Konusunu algıladığı kanalı sevmemişti.İzlediği kanalı değiştiren hanımına daha da sinirliydi. Kendisi neden izleyecekti ? Yeni açılan kanal nihayet ilgisini çekti. En sevdiği şov programı yayındaydı. Hanımının yerinden kalkıp salondan çıkışına aldırış etmeden yayına dikkat kesildi. Şov programına konuk olan ünlüyü oğlu Salih'e benzetti. Salih eve gelmeyeli bir kaç gün olmuştu ve aramak istedi. Özlemişti.
Sağ işaret parmağını, kol bilgisayarına götürerek açma kilidine dokundu. Bildirim ekranı yerini, birbiri üzerine katlanmış dört ekranın açılması ile bir kontrol paneline bıraktı. Tek parmak hareketiyle internet bağlantısını aktifleştirdi. Oğlunu aramak için verdiği komut ile görüntülü arama ekranı VNP'ye yansıdı. Bir kaç saniye bekledikten sonra, 'Konuşma Reddedildi' mesajıyla karşılaştı. Şaşırmadı. Genelde oğlunun işleri yoğun olduğu için sonra döneceğini düşündü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALEMİMDEN ÖYKÜLER
Kısa HikayeZihnimde öğütülen hikayelerim; kurguladığım romanlara giden bir basamak, buluştuğu her okur ise bu basamakta bana bir yoldaş. Damak tadı uyan herkesi hikayelerime beklerim. Yerinde ve doğru eleştirilerinizle gelişebilmek, daha iyi öykülere yelken aç...