"İyi günler, Bay ve Bayan Park."

225 35 17
                                    

"Al ChaeYoung. Bak kalemine bir zarar vermedim. Sana da vermem."

"Ne? Ben ne alaka? Bana zarar vermen ne alaka?"

"Hiç..."

"Park ChaeYoung! Derste neden konuşuyorsun?"

"Hocam, Jimin-"

"Senin konuşmaman gerek derste asıl. Çok çalışkan bir öğrenciydin ne oldu sana böyle?"

"Hocam Jimin başlattı konuşmayı ona neden kızmıyorsunuz?"

"Saygısızlık yapmayın Bayan Park."

"Saygısızlık yapmıyorum hocam. Kusura bakmayın ama, siz öğrencilerinize eşit davranmayı kavradığınız zaman, ben de sizin öğrettiklerinizi öğrenmeye çalışırım." Dedim ayağa kalkarak.

Jimin bu dediklerime şaşırmış, bana şaşkın şaşkın bakıyordu. Lisa da aynı şekilde.

"Bu ne saygısızlık! Bayan Park, hemen müdürün odasına."

"Zevkle. İş uzun sürecekse çantamı da toplayayım mı?"

"Dışarı dedim!" Dedi kızarıp bağırırken.

Jimin de benimle birlikte ayaklandı.

"Park Jimin, siz nereye efendim?"

"ChaeYoung'a benim yüzümden haksızlık yapamazsınız Bayan Cha."

"Peki efendim."

Jimin sinirli şekilde kolumdan tutarak dışarı sürükledi.

"Jimin bir dakika. Ne oluyor?"

Bir şey demeden beni dışarı çıkardı. Sınıftakiler garip garip bize bakıyorlardı.

Sınıfın dışına çıkınca bana bağırdı.

"O kadına bu kadar yumuşak davranma bir daha. Sırf okul sahibinin oğluyum diye bana kızmadı. Belki atılırım korkusuyla."

"S-sen okul sahibinin oğlu musun?"

"Evet."

"Derse girmeyecek miyiz?"

"Müdürün odasına gitmeliyiz. Hem sen değil miydin 'eşit davranmayı öğrenene kadar sizin dersinize girmem' diyen?"

"Doğru..." dedim başımı öne eğerek.

"Hey! Utanacak bir şey yok burada. Sen hakkını arayarak en doğrusunu yaptın." Dedi çenemi kaldırarak.

Ardından beni müdürün odasına sürükledi.

"Bay Park, bir sorun mu var?"

"Evet, Bayan Cha, Bayan Park'a haksız ve aşağılayıcı söylemlerde bulundu. İlgilenirseniz sevinirim." dedi Jimin.

"Dilekçe yazmak ister misiniz Bayan Park?"

"Hayır efendim. Ama eşit davranması konusunda uyarırsanız yeterli olacaktır. İyi günler."

"İyi günler, Bay ve Bayan Park."

Baş selamı verdikten sonra odadan ayrıldık.

"Evliymişiz gibi hissettim." dedi Jimin.

"Neden?" Dedim kaşlarımı çatarak.

"Bay ve Bayan Park. Dedi ya. Kkkk"

"Çok komik Bay Park." Dedim kinayeli şekilde.

"Ee, kaldık dışarıda. Ne yapacağız?" Diye sitem ettim.

"Hava soğuk. İstersen kantinde oturabiliriz ya da bana gidebiliriz."

"Kantinde oturalım." Dedim ilk günden evine gitmek istemediğim için."

"Sen bilirsin." Dedi ve o önde, ben arkada kantine giden yolu izledik.

"Ben tabi zayıf bünyem ve kansızlığım yüzünden üşümeye başlamıştım.

Üşüdüğümü fark ederek, "Ceketimi verebilirim?" dedi.

"O zaman da sen üşürsün." dedim.

"Sorun değil." dedi ve ceketini omuzlarıma attı.

Yaklaşık 5 dakika sonra üşümem daha da şiddetlenince elini alnıma koydu.

"Ateşin var ChaeYoung. Hadi eve gidelim. Korkmana gerek yok. Sadece ateşin şiddetlenmesin diye. Başka bir niyetim yok. Ama yine de rahatsız olacaksan, senin evine de gidebiliriz."

"Sana güvenmeli miyim?"

"Bu kadar çok hastayken, başka seçeneğin yokmuş gibi gözüküyor."

Sinirli şekilde nefes verdim. "Pekala, senin evine gidelim."

Zafer kazanmış bir edayla gülümsedi. "Gidelim."

*Bitti*

Merrhaba. Aslında Rosé yerine kendimi koyacaktım ama sonradan ship kitabına dönüştü. Nasıl böyle oldu hiçbir fikrim yok.

Ve artık medyalara sevdiğim Türkçe-Yabancı şarkıları koymayı düşünüyorum.

Seviliyorsunuz❤

(Şarkı medyada çıkmadı ama kendiniz dinleyebilirsiniz.
Shawn Mendes-Show You)

I Need U💘| JiRosé Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin