SIR-5

3.2K 136 212
                                    

kendi yazdığım kurguya aşık oldum resmen kendimden yb dileniyorum

medya uwu
iyi okumalar :*

"Sorumsuz." diye mırıldandım. Kahkaha atışını izledim ve gözlerimi devirip konuştum. Gülümsememe engel olamadım. "Pekala bir yönlendirmeye ihtiyacınız var. Şimdi doğruca evinize gidiyoruz ve düzenlemeyi bilgisayar yardımıyla yapıyoruz. Sonra siz diğer aksattığınız sorumluluklarınızı yerine getirirken ben keyfime bakacağım. Belki ilerleyen saatlerde de eğleniriz." Şokla bana baktığında gülümsemem arttı. İpleri elime almayı severdim. Gözlerini yavaşça büyütürken kahkaha attım ve konuşmaya başladı. "Tanrım, nasıl bir ateşin içine düştüm ben böyle?" Kahkaham artarken o da bana bakıp gülmeye başladı. Birkaç saniye sonra gülüşümüz durarken arabayı çalıştırdı. "Beni eve at diyorsun yani?" Hönkürdüğümde saniyelik bana bakıp yola geri döndü. "Sadece-sadece şu arabayı eve sür tamam mı?" Gülse de bir anda bana döndü.
"Sen bana ilk defa siz demedin?" Sorar gibi konuştuğunda kaynar sular başımdan dökülmüş gibi hissettim. "Oh, hayır, çok özür dilerim-" sözümü böldüğünde yüzüne bakmayı akıl edebildim. "Saçmalama, Tom. Sevindiğimi göremiyor musun cidden?" Cidden mutlu gibi görünüyordu. Gözlerimi kırpıştırdım. Yüzünde hafifçe bir sırıtma dolaştı. "Sen mi demeliyim?" kendimden çıkan sesin masumluğuna ben bile şaşırdım. "Tabii ki de evet."
Gülümseyerek önüme döndüm. "Eve sür köle." Aynı anda kahkaha atarken gözlerini üzerimde hissedebiliyordum.

Kapıdan içeriye giriş yaptığımda bakakaldım. Cidden güzel bir evi vardı. Sade, ama hareketli. Her şey bir uyum içindeydi ama aynı zamanda uyumsuzdu da. "Evini beğendim." Ona döndüğümde bana baktığını görmek karnımı karıncalandırmıştı. "Beğenmene sevindim." Gülümsedim ve bilgisayarı getirmesini rica ettim, kalkarken içeceklerin sağdan ilk kapıdan girdiğimde dolapta olduğunu söyledi. Dediklerine uyup mutfağa geldiğimde dolaptan bir kola çıkardım. Tabii ki dikkatimi içkiler çekmişti ama profesörümün evinde içecek değildim. Kolamı alıp mutfak masasının yanındaki sandalyeye oturdum. Jake yanıma gelirken ceketini çıkarmış olduğunu farkettim. Kolları kaslıydı. Tanrım. Etkilenmemeliyim.
Yanımdaki sandalyeye oturup bilgisayarı masaya (tam önüme) bıraktı. "Sen kafana göre seç. Ben içecek yiyecek fakan ayarlayayım, geliyorum." Başımla onaylayıp bilgisayarı açtım ve seri hareketlerle Google'dan eşya bakmaya başladım. Jake ise yaklaşık 10 dakika sonra -ben hayatım buna bağlıymışcasına eşya bakarken- yanıma cips ve içecek bıraktı ve sandalyeyi bana yaklaştırıp oturdu. Dizi dizime değse de bir şey demedim. Rahatsız olmamıştım.
"Şu nasıl?" diyene kadar bakmadan geçtiğimi farketmemiştim. Parmağıyla gösterdiği takıma baktım. Evinde kullandıklarına benziyordu. "Gayet güzel." Yüzümü ona döndürdüğümde aramızda az mesafe olduğunu farkettim. Bana bakıyordu. Gözleri dudaklarıma kayarken yanlış bir şey olmaması adına hızla önüme döndüm. Kızarıyordum. Ama haklıydım çünkü beni daha yeni tanıyordu, ben de onu. Kesinlikle gay değildi. Bu yüzden sadece ürüne tıklayıp cips yedim. Bilgisayarı kendi önüne çekip ödemeyi yaparken sadece cipse odaklanmıştım. "Ee, başka aksattığın bir şey var mı?" Elini çenesine koyup düşünür gibi yaptı. "Olsa söyler miyim sence?" Başımı iki yana salladım. "Sınavları hazırlamadım. Ama önemsiz, bence soruları Bay Evans hazırlar." Başımı sallarken bir anda durdum. "Evans mı? Öyle bir profesör hatırlamıyorum." Başını salladı. "Çalışmıyor zaten. Tanıştırırım sizi. O ve kocası Robert çok tatlı insanlar." Kaşlarımı kaldırarak başımı salladım. Demek eşcinsel bir çifttiler. "Homofobik değilsindir umarım?" Kahkaha attım. "Tanrım, ben biseksüelim." Rahatlamış bir şekilde güldü.
"Şimdiki plan ne?"

Film başlarken ne olduğunu çoktan anlamıştım, ancak tek kelime etmeden filmi onunla beraber izlemiştim. Yer yer izlemeyip ona baktım, yer yer o izlemeyip bana baktı. Bazen de sadece utandığım için tırnaklarımı izledim. Call Me By Your Name, cidden güzel bir filmdi ama insan utanmadan edemiyordu. Ve Oliver'a sövmeden.

"Tanrım! Cidden bir pislik!" Diye bağırdı aniden. "Evet!" Bağırarak ona eşlik ettiğimde birbirimize bakıp aynı anda gülmeye başladık. "Oliver tam bir orospu çocuğu." Küfür etmesiyle keyiflenerek dikkatini çekme amaçlı elimi koluna koydum. Elim elektriklenmiş gibi hissetmiştim. "Elio da iyi birisi sayılmaz bence, sonuçta kızın duygularıyla oynadı." Başını sallarken elimi kolundan çektim. Birkaç saniye ikimiz de susarken sessizliği ben bozdum. "Ben artık gitsem iyi olacak." Suratı düşerek bana baktı.
"Eğer senden sıkıldığımı falan düşündüğünden ya da o tip bir şeyden gidiyorsan şunu bil, uzun zamandır bu kadar eğlenmemiştim. Ama eğer ailen merak edecek diye veya benden sıkıldığın içinse gitmekte haklısın." Ayağa kalkarken şokla ona baktım. Konuşurken ikimiz de kapının önüne gelmiştik.
"Ailem merak eder diye gidiyorum ve asla senden sıkıldığımı düşünme." Kapıyı bana içtence gülümseyerek açtı ve kendisi de benimle çıktı. "Seni bırakmama izin ver bari." Reddetmelerimi dinlememiş ve beni arabaya sürüklemişti.

Yolculuk Oliver ve Elio'yla ve sonra izlememiz gereken filmleri konuşmakla geçti. Evimin önünde durduğunda arabada vedalaşıp gitmeyi planlasam da o dışarı çıkıp benim kapımı açtığında dışarda vedalaşacağımızı anlamış oldum.

Soğuk hafifçe içime işlerken "Çok güzel bir gündü, teşekkür ederim." dedim. Başını salladı ve cesaret toplamak ister gibi birkaç saniye durdu. Işık hızıyla yanağımı öpüp çekildiğinde şokla kaldım.
Burası fazla sıcak değil miydi? Tanrım, beni öptü. Beni öptü. Ben şokla dururken mırıldandı,
"Özür dilerim. Rahatsız olacağını düşinemedim. Of, tam bir aptalım." Sonunda kendime geldim ve cevap verdim. "Rahatsız olmadım." İçten gülimsememle konuştuğumda gözleri parlayarak gülümsedi. "Görüşmek üzere." diyerek yanından ayrıldım ve eve girdim.

Aman Tanrım. Her şeyi Sam'e anlatmam gerekiyordu.

Yazım hatalarını boşverin aq görmezden gelin 
Sizi seviyorum
Oy verirseniz sevinirim :)
aresartemisss
maknaevil
starboybarnes
Etiketlemeyi unuttuysam özür dilerim
ilysm

sir? |gyllenholland|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin