SIR-6

3K 139 155
                                    

Arklarım bu SOFT BİR KİTAP. ATEŞLİ ŞEYLER İSTEMEYİN NOLUR AQ ARADA KALIYORUM.
İyi okumalar :*

Uyarı: bol feels içerir

"Sen bu adamdan etkileniyorsun." Harry'i anlamazdan gelerek baktım ve çantamı omzuma atıp arabaya atladım. Okul zamanı! Jake'ciğini görme zamanı diyelim. Alakası yok, sadece bugün güzel dersler var. Siktir oradan. DİLİNE DİKKAT ET.

"Holland!" İrkilerek Profesör Ruffalo'ya döndüm. "Dalıp durmayı kessen iyi edersin, Thomas. Çevre Projenizi anlatıyorum." Başımı sallayarak özür diledim ve kafamı vermeyi denedim. Sabah Jake'i görememiştim, umarım bu ders bittiğinde görebilirdim. Harry haklı, etkileniyorsun. ....belki olabilir.
Ders bittiğinde iki saniye daha beklemeden çantamı omzuma takıp hızla sınıftan çıktım. Jake'i görmeyeli iki gün oluyordu. Hızla kafeteryaya ilerleyip kendime ve ona bir kahve aldım ve odasına doğru dikkatle yürümeye başladım. Kapının önüne geldiğimde ayağımla vurdum ve içeriden "Gelebilirsin." sesi geldiğinde kolumla kapıyı açtım. Kahveler dışında bir yere bakmayarak masasına kahveleri bıraktığımda derin bir nefes verdim. Çok zor bir işti. Kıkırdama sesiyle ona baktım ve kapıyı kapatıp koltuklardan birisine oturdum. "Dersler nasıldı?" Meraklı sesine gülümsedim ve uzanıp kahvemden bir yudum aldım. "Bilmem, dinlemedim." Gülerek başını iki yana salladı. "Kahveler için teşekkürler." diyerek elinde kahvesiyle yanıma oturdu.
Kahvemden bir yudum daha alırken ortama baktım. Seçtiğimiz takım tam tahmin ettiğim gibi olmuştu. "Boyan var mı?" Aklıma gelen fikir bu cümleyi kurmamı sağlamıştı. Bana döndü. "Evet, neden?" Ayağa kalkıp kahvemi masaya bıraktım. "Odan biraz renksiz. Eğer sen de istersen değiştirelim." Elimi kalkması için uzattığımda nedense beni reddetmeyeceğine emindim. Elimi tutup bir-iki saniye durduktan sonra yavaşça kalktı. Elim karıncalanırken bu anın bitmemesini istedim, ancak ayağa kalktığında garipleşmemesi için elimi çektim. Ellerimi belime yerleştirip bana bakan gözlerine döndüm. "Başlayalım."

2 saatte ayna, cam köşeleri, kitaplık ve masanın bir kısmını -oraya kendimi çizmiştim ve pişman değildim- değişik desenlerle süslemiştik. Ellerimi ıslak mendille temizledikten sonra onun yanında ayakta durdum. Kolunu omzuma attı ve,
"İyi işti ortak." diyerek yumruğunu uzattı. Yumruklarımızı tokuşturup gülümsedim. Sarhoş gibi gözüktüğüme emindim. Kolu çok dikkatimi dağıtıyordu. Omzumu sıkıp kolunu çektiğinde derin nefes aldım. Nefesimi tuttuğumu bile farketmemiştim. İkimiz de koltuğa oturduğumuzda gerginlikle aniden ona döndüm. Bana bakması beni şaşırtmamıştı, hep yakalanıyordu zaten.
"İki gün önce, eve bıraktığında neden yanağımı öptün?" Şaşkınlıkla bana baktı. Mahçuplaştığında konuşmama devam ettim. "Yanlış anlama, rahatsız falan olmadım. Sadece... Sadece merak ettim." Rahatlarken öksürdü ve gözlerini kaçırarak konuştu. "Eğer rahatsız değilsen boşver." Aklımı her ne kadar karıştırsa da profesörüme karşı gelemezdim. Başımı salladım.
"Parka gidelim mi?"

Elimde hazır sandiviçlerle çimenlere kuruldum, ben yapmadığım için çok güzel olmadığına emindim. Jake de yanımda yerini aldığında sandiviçleri yere bıraktım. Uzattığı limonatamı açtım ve manzaraya bakarak bir yudum aldım. Sohbet ederek sandiviçle limonatayı bitirdiğimizde çöpleri kenara bırakıp uzandım. Güzel bir gündü, güzel bir andı, yanımda Jacob vardı. Her yönüyle harika. O da yanıma uzandığında elimde olmadan aklıma Oliver ve Elio ikilisi geldi. Pislik Oliver. Bak yine sinirlendim. Şerefsiz ya.
"Bugün beraber film mi izlesek?" Ona dönüp omuz silktim. "Olabilir." Öylece birbirize bakarken konuştu. "Omzuma yatabilirsin."

Bu an çok büyüleyiciydi, bozmak istemiyordum. Kayarak omzuna kafamı koydum ve tek koluyla beni sarmasına izin verdim. Güzeldik.
"Garip bir an, ha?" dedim durumu hafifletmek için. Gülümsediğini göremesem de hissettim. "Garip ama güzel, Tommy. Benim için özel bir an." Kalbim titrerken gülümsedim. Dürüst olma vaktiydi.
"Benim için de özel bir an. Oldukça özel." Kolunu biraz daha sıkılaştırdı. Ne kadar öyle durduk bilmiyorum, belki yirmi dakika, belki yarım saat. Huzurdan mayıştığımda yavaşça dikildim. Uyuyakalmak istemezdim. Ardımdan o da dikildi. Çimlerde yan yana oturuyorduk. Az önceki an aklıma gelince yanaklarımın yandığını hissettim.
"Ee, film izlemeye gitmiyor muyuz?" Huzur ve mutluluk fışkıran sesi beni gülümsetmişti. Sana değer veriyor.

"Lucy cidden çok seksi bir kadın, tanrım. Scarlett Johansson bu rolü de mükemmel şekilde oynamış." Heyecanla film devam ederken konuştum. Koltukta yan yana, yayılmış bir şekilde oturuyorduk. "Aynı fikirdeyim. Ama açıkçası seksi olup olmaması umrumda bile değil." Jake'e döndüm.
"Rahatsız olur musun bilemiyorum ama, ben eşcinselim." Sevincim içimde patlak verirken sadece omzumu omzuna vurdum. "Seninle ilgili hiçbir şeyden rahatsız olmadığımı ne zaman öğreneceksin acaba?" Gülerek kafasını eğdi. Büyüleyici.

Filme döndüğümde aniden bedenime sarılan kolları hissettim. Kafamı hipnıtize edici şekilde güzel kokan omzuna bastırıyordu ve iki kolu sıkıca sırtım ve belime sarılıydı. Kollarımı beline sardım ve hareketine itiraz etmeyerek ona yaklaştım. Bir bacağım bacağının üstündeydi, neredeyse kucağındaydım ve bana sıkıca sarılıyordu. Kokusunu içime çektim. Hayatım boyunca daha huzurlu olduğumu hatırlamıyordum. Dudaklarım otomatik olarak kıvrıldı. Filmin sesleri kulağıma bir melodi gibi çalınırken, onun kokusuyla, kolları arasında olmak... tarifi olmayan mükemmel bir histi. Kafasını saçlarıma gömdü. Nefesini saçlarımda hissetmeyi sevmiştim. "Bu iyi." diye mırıldandım. "Bu mükemmel." Sesi saçlarımı gıdıklayarak kalbime ulaştı.
Kollarını biraz esnettiğinde ben de ona uydum. Film sesleri ve ortam yavaş yavaş geri dönüyor gibiydi.
Kafamı kaldırıp yüzüne baktım. Gözlerimin içine uzun uzun bakıp gülümsedi. Gülümseyişiyle beraber dudaklarım direkt olarak onu taklit etmişti. Ellerini benden çektiğinde bem de istemeyerek ellerimi çektim.
Ah, erken konuşmuşum. Ellerini yanaklarıma koydu ve alnıma yumuşacık, bir kelebek hafifliğinde bir öpücük kondurdu. Kalbim titriyordu. Ellerim de.
Cesaretimi topladım ve elimi omzuna koyarak boynuna aynı masumlukta bir öpücük kondurdum.

Ayrıldığımızda hemen hemen eski pozisyonlara dönmüştük. Sadece biraz daha yakındık. Kastettiğim yakınlık şu;
Ben yayılmış bir haldeydim ve Jake de benim karnıma yatmıştı. Filmi izlemiyordu. Ben de izlemiyordum. Saçlarıyla oynamak daha zevkliydi. Nefesi düzene girdiğinde televizyonu kapattım ve koltuğa uzanmasını sağladım. Yastığı kafasının altına koydum ve kenardan bulduğum pikeyi üztüne örttüm, uyanmaması için bunları oldukça sessiz yapmıştım. Masadan araba anahtarımı alıp ışığı kapatarak evinden ayrıldım.

Ay çok tatlılar uwu
Yerim amk

Vote atıverin bari şu denli şirin bölümün hatrına

Ha bir de sorum var
Ryan kurguya gelsin mi?

Gelsin diyenler bu satıra

Gelmesinciler bu satıra doluşun

Gelirse küçük çaplı kıskançlık kaosu yaşanabilir
Sizi seviom bb :*
aresartemisss

sir? |gyllenholland|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin