1

35 2 1
                                    

Bugün uzun zamandır gitmediğim bir yere gidecektim. Yüzleşmekten korktuğum, asla ümidimi kaybetmediğim o yere. Derbederin ışınlandığı o odaya.
Profesör ile konuştum. Bunun ağıra mal olacağını düşünüyordum ama bir şeyi gözden çıkarmışım onun çıkarları...
On dokuz yaşındaydım onunla ilk tanıştığımda. Ona o kadar çok saygı duyuyordum ki dünyanın en zeki, en sevecen insanıydı. Herkesten üstündü benim için. Her dediğini yapıyordum. Ama bu yaranmak için değildi. Ondan hep bir şeyler kapmak istiyordum. E haliyle çok güvendiği biri oldum. Beraber bir çok proje yaptık hepsi önünde sonunda başarılı oldu. Artık onun kadar olmasa da bende değerliydim. Üstelik üniversite öğrencisiydim. On dokuz yaşımda tanıştığım biri daha vardı Ensar... Namı değer Derbeder. Ben, o, profesör beraber dünya çapında değer görülen bir çok başarıya imza attık. Ülkenin gözdesi olduk. Türkiye artık 2038'in süper güçlerinden biriydi. Hızla gelişmeyesiye artık dünyanın Türkiyeye ayak uydurma zamanı gelmişti. Bizim dışımızda bir çok güzel haber geliyordu ülkeden. E tabiki dertler de bir o kadar büyüyordu. Birçok ülke için tehdittik. Bu kadar büyümek, herkesi rahatsız etmişti. Tehlike bizim de üzerimizdeydi. Ülke, çalışmalarımız için bize bir alan oluşturdu. Harita da olmayan, rotası bilinmeyen bir yer... Dünya ile bağlantımız kopmuştu. Bu nedenle tek dünyam projemiz, Profesör ve Derbederdi.
İlk zamanlar harika bir şeydi bu. Çok korkunç çok karanlık olduğunun da farkındaydım ama gördüklerim cezbediciydi. Burada bulunan herkesin kendisinden bile değer verdiği bir şey vardı. Varını yoğunu bu proje için harcıyorlardı. Vay be müthiş bir şey değil mi? Hayır değil bunu ta ki dışarıdan bakınca gördüm. Derbeder ile bu koyu keşfedince. Arkamıza baktığımızda gördüğümüz: insanlar uyanıyor, çalışıyor, proje konuşuyorlar, yemek yiyorlar ve uyuyorlardı. Hepsi robotlaşmışlardı. Ama biz öyle değildik. Beraber eğlenirdik, yüzerdik, koşardık, elimizdeki verilerle sanal konser bile oluşturmuştuk. Koya gider dinlenirdik derin bir nefes alırdık. Daha sonra bizde onlarda olmayan duygular vardı. Arkadaşlık gibi sevgi gibi ve sanırım aşk gibi... Ama karşılıksız bir aşk.
Farklı olduğumuzu tek ben fark etmemişim meğersem. Tabi bunu anlamak pahalıya patladı.
Derbederden haber almayışımızın 52.günüydü. Yapayalnızdım artık bende onlar gibi robota dönüşüyordum. Sevgim nefrete, aşkım öfkeye dönüştü. Artık dayanamıyordum. Profesör ile konuşmaya karar verdim. Bütün cesaretimi topladım. Minnet duyduğum bu adam artık şeytandı benim için. Varı yoğu bu proje olan bir şeytan. Öfkeden titriyordum. Tek duam konuşurken birinci cümlemi bitirmeden diğer cümleye geçmekti. Bunu heycanlanınca hep yaparım. Eğer saçmalarsam zayıf olduğumu düşünecekti. Elimi sıktım ve bir hışımla kapıyı açtım. Arkası dönük kitapların arasında yine uzun uzun bir yerlere bakıyordu. Gözünü bile kırpmıyordu. Geldiğimi fark etmemiş olamazdı. Dönme zahmetine girmeden:
-Ayşen, sen mi geldin? Dalmışım, kapıyı vurduğunu duymamışım.
- Hayır, kapıya vurmadım.
İlgisini çekmiş olmalıyım ki önüne döndü. Eline kalemini aldı:
-Ne oldu kızım?
-Elli iki gün oldu. Ensardan istibahratımız kesildi. Üstelik siz hiçbir şey olmamış gibi davranıyorsunuz.
-Ah, gerçekten. Olay bu mu? Ensar bir denekti. Proje başarısız oldu. Evet, çok üzgünüm. Proje de başarılı olmamız gerekirdi. Bir hata olması...
-Siz ne dediğiniz farkında mısınız? Siz bana Ensarı evladınız yerinize koymadınız mı? Şu zamana kadar baba demedik mi size? Bu mu proje hatalı, Ensar da kurbanı. Siz ne zamandır da bu kadar taş kalpli oldunuz?

Yüzünde iğrenç bir gülümseme vardı. Onu böyle rahat gördükçe çıldıracak gibi oldum. Söylediklerimi artık duymuyordum bile.
Gülümser vaziyette:
-Kızım, merak ediyorum. Kudret denek olarak kullanılsaydı ve geri dönmeseydi bu tepkiyi verir miydin? Bazı şeyleri unutma, o bir denek ya dönecekti, ya da haber alamayacaktık.
-Bir dakika, bir dakika. Burada benim bilmediğim bir şeyler dönüyor. Ensar, neredeyse bütün projeleriniz de yer aldı.p bir dehaydı. Onu kaybetmeyi göze aldınız. Kudret denek olarak 1 yıla yakın eğitim aldı. Siz kararınızı değiştirip grup çalışanlarına haber vermeye tenezzül etmeden Ensar'ı kullandınız. Üstelik bu yetmezmiş gibi son anda rotayı değiştirdiniz. Hemde bizim hiç çalışmadığımız bir rota... Bu planlanmıştı ve Ensarında haberi vardı. Öyle mi?
Sesim çok yüksek çıkıyordu. Şuurunu kaybediyordum. Duyacaklarım beni hiç mutlu etmeyecekti. Ayağa kalktı:
-Yanımda büyüdünüz. Her şeyi size anlattım. Bilmeniz gereken her şeyi. Siz de bir projeydiniz. Tek istediğim nitelikli, güvenilir eleman. Ama görüyorum ki bir şeyin fazla üzerinde durmamışım, aptal duygular.. Ahahahah insanı ölüme götürür.
Başımdan kaynar sular boşalmıştı. Sözlerine devam etti:
-Seni herkesten daha çok severim bilirsin. Çok zekisin, çalışkansın. Bu proje de duyguların yer olmayacağını biliyorsun. İkinizden biri gidecekti.
-Ne saçmalıyorsun sen? Ensar mı gitmek istedi? O bunu nasıl yapar? Ya, hayır!
-Artık toparlan. Arkana dön bir bak neler kaybedeceğini gör. Bu sana ders olsun.
Daha demin kalktığı koltuktağa geri oturdu.
"Baba" dedim. Ona bende Ensar da ona baba derdik. Çünkü bizi o var etti. Minnet duygusu. "Ah o aptal duygular"
Masaya doğru ilerleyerek:
-Sanırım ben o aptal duygularıma yine yenik düşüceğim.
Masadaki kalemini aldım ve masaya vurur vaziyette heceleyerek:
-Be-ni de o-nun ya -nı -na gö-tü-re-cek-sin!

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 06, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

TEK DEĞİŞKEN ZAMANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin