isteyince nasıl da çabuk geçiyorsunuz oy sınırını, teşekkürler 😔❤️ bir sonraki bölüm için 65 oy lütfen 🥰 (bu bölüm bence çok tatlı olmuş)
"Tamam, beni haberdar et." Jungkook telefon görüşmesini sonlandırırken eliyle burun kemerini sıkmış, kaşlarını çatmış ve dudaklarını hoşnutsuz olduğunu belli edercesine şekle sokmuştu.
Jimin işe gitmeye hazırlanıyor, saçını düzeltiyordu. "Bir sorun mu var?"
Jungkook verdiği derin nefesin ardından birisine kısa bir mesaj çekmiş ve yüzünü Jimin'in boynuna sokmak için yanaşmıştı. "Birkaç hafta önce polisler tarafından tutuklanan Park'lardan biri ölmüş."
Jimin gerilmişti. Bu Jimin'in yaptığı şey yüzünden mi olmuştu?
"Benim arkadaşlarımdan biriydi." diye mırıldandı Jungkook. Jimin çoktan saçını unutmuş ve diğerini kolları arasına almıştı, zavallıca bir suçluluk hissini örtme çabası içindeydi. Artık bu işin derinlerine indiğini biliyordu.
"Polislerin gözaltısındayken mi öldü?"
Jungkook tonundan inanmadığı ve kızdığı belli olan bir ses çıkarmıştı. "Görünen o ki, bir hapis kavgasıymış."
"Sen buna inanmıyor musun?" Jimin onun sırtını sıvazladı.
"Jimin.." Jungkook geriye yaslandı, bakışları kabaydı. "Polisler bizi nezarethaneye götürmeden önce ölesiye dövmeyi severler, ve sonra da sorgulamada oldukça yaratıcı şeyler bulurlar. Daha öncesinde bize rüşvet teklifinde ve tehditlerde bulunup sevdiklerimizi rahatsız ettiler."
Neden Jungkook, kendisine tam olarak Memur Kang ve Ji'yi anlatıyor gibi gelmişti? Jimin göz temaslarını kesmemeye çalışıyordu ama içten içe kargaşa ile doluydu. Jungkook biliyor muydu?
Jimin göğsünün sıkıştığını hissetti. Jungkook'un evindeydi, onun tek hareketi veya çağrısıyla adamlarının hemen belirebileceği yerde. Kapana kısılmış bir fare gibi hissediyordu.
"İşe geç kalacaksın." Jungkook, Jimin'in ceketini almış ve tatlı bir şekilde omuzlarına yerleştirmişti. Tavrı hala değişmemişti- alaycı değildi. "Sana kapıya kadar eşlik edeyim."
Jimin sanki yumurta kabuklarına basıyormuş gibi hissediyordu, sanki bütün bunlar ayağının altından kayacak da öldürülecekmiş gibi.
"Jimin, rahatla." Jungkook ona yumuşak bir gülümseme vermişti. İçten gözükmüştü- Jimin şu ana kadar hiçbir zaman onun samimiyeti konusunda şüpheye düşmemişti. "Artık kimse sana zarar veremeyecek."
Jungkook acımasız mıydı yoksa gerçekler bunlar mıydı? Gerçekten sözlerinin ağırlığını fark edememiş miydi?
Jimin parmak uçları üzerine kalkıp Jungkook'un dudaklarına kendi dudaklarını bastırmıştı hafifçe. Jungkook ise öpücüğü derinleştirmek için onu kendisine doğru çekmişti.
"Güvendesin, taç yaprağı. Endişelenme." Jungkook dudaklarına doğru o kadar güven verircesine konuşmuştu ki, Jimin'in şapşal, zayıf kalbi inanıvermişti.
Hayır, Jungkook tabi ki de bilmiyordu. Eğer bilseydi Jimin şu an hayatta olmazdı.
"İşten sonra kendi apartmanıma döneceğim." dedi Jimin geri çekilirken, "Sonrasında yanıma gelecek misin?"
"Büyük ihtimalle." Jungkook yeniden öne eğildiğinde Jimin küçük bir oflamayla gülmesine engel olamamıştı.
"Dur artık, işe gitmem lazım."
"Mm, neden?" Jungkook dudaklarını Jimin'in boynuna yönlendirmişti.
"Demek bu yüzden gündüz evime gelmiyorsun- ah." Jimin, Jungkook'un derisindeki bir bölgeyi emmesiyle dudaklarını ısırmıştı, içindeki sinir bozucu his Jungkook'un dili sayesinde akıp gitmişti.
Jungkook en sonunda geri çekilmişti, yüzünde memnun ve gururlu bir ifade vardı.
"Daha fazlası yok, ben gidiyorum." Jimin üstünü ve yakasını düzelttikten sonra kapıyı açtı.
Jungkook kapı pervazına dayanmıştı. "Hoşçakal, bebeğim."
Jimin asansöre binip zemin katın tuşuna bastığında aklı Jungkook'un daha önceki söylediklerine gitmişti. Polisler bile uymayacaksa yasaların olmasındaki mantık neydi? Zaten bazı yasalar ve kanunlar başından beri adaletsizdi.
Jimin, Jungkook'u sevdiği için daha değersiz bir insan mı oluyordu?
Ama Jimin sadece ona başından beri dürüst olan Jungkook'u seçmişti.
Polise hiçbir konuda borçlu değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the lesser evil | jikook [çeviri]
Fanfictionjimin bir mafya üyesine aşık olur, ama aynı zamanda bir polis ihbarcısıdır. o sadece doğru olanı yapmak ister. archive of our own sitesinden ©️ Rose_gold715