bölüm yirmi üç (23)

3.8K 420 31
                                    

bir öncekinin yorum sınırı geçilmese de çevirmeyi sevdiğimden çevirdim, 55 oy ve 40 yorum lütfen 👁👄👁

bir öncekinin yorum sınırı geçilmese de çevirmeyi sevdiğimden çevirdim, 55 oy ve 40 yorum lütfen 👁👄👁

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Jungkook en sonunda geldiğinde, Jimin'e sarılmamış veya onu rahatlatıcı sözlerle boğmamıştı.

Onun yerine, sadece Jimin'in çantasını almış ve aralarında geçen çok az bir konuşma eşliğinde şık Mercedes'ine götürmüştü. Jimin'in erkek arkadaşı olarak davranmıyordu, şu anda aynı Memur Ji ve Kang'ın da tarif ettiği gibi sakin, organize hareket eden bir suç örgütü lideriydi. Jimin'in hayal ettiği gibi değildi ama pek umursamıyordu.

"Etrafı arayın. Onu bana getirin. Onunla ben ilgilenmek istiyorum." Jungkook telefon görüşmesini bitirip aleti aşağı indirmişti, bir eliyle de direksiyonu tutuyordu. Hızlıca Jimin'e baktı. "Bu ne kadar zamandır devam ediyor?"

Jimin emniyet kemerini sıktı. "Bir ay, belki? Ben düşündüm ki.. bilmiyorum."

"Ne var?" diye sordu Jungkook ve Jimin cevaplamakta tereddüt edince kaşlarını çattı. "Beni bir anda siktiğimin histeriği ile aradın. Ne düşünüyordun?"

Jimin gururunu ve utancını yutmuştu. "Ben düşündüm ki belki de sensindir." Jungkook ona anlamadığını belli eden bir ifade atmıştı. "Düşünmüştüm ki belki de sen beni izletiyordun. Bilmiyorum.. bazen elimde olmadan en kötüsünü düşünüyorum."

"Mesela? Sana güvenmediğim gibi mi?" diye irite olduğunu belli eden bir şekilde çıkıştı Jungkook. Ses tonu Jimin'e tahmin ettiğinden daha da fazla batmıştı. "Sana güvenmemem için bir sebep var mı?"

Tam şu anda temize çıkabilirdi. Belki, belki ne olduğunu itiraf ederse Jungkook onu affederdi.

Veya boğazını yarardı.

İkisi de Jungkook'un yapacağı türden şeyler gibi gelmiyordu kulağa.

Jimin suçluluk duygusuyla savaşıyordu. Böyle bir soruya nasıl cevap verilirdi? Yalanı daha fazla yalanla mı örtmeliydi? Sıcak gözyaşları yanağından süzülmüştü. "Özür dilerim."

"Ne için?" Jungkook gözlerini bir anlığına yoldan çekip ona bakmıştı, ilk başta alev alev yanan bakışları sonrasında yumuşamıştı. Daha fazla bir şey söylememişti.

Jimin arkasını dönmüş ve sertçe ıslak yanaklarını silmişti. Jungkook'un bildiklerinden daha fazla şey için üzgündü, Jungkook'un affedebileceğinden daha fazlası için özür borçluydu. Aynı anda hem mutlu hem de mutsuz olmak mümkün müydü? Kafası çok karışıktı.

Jimin bir polis ihbarcısı olarak ajanlık yapması gereken mafya liderinden kabul etmek istemediği kadar etkilenen bir gençti. Artık neyi rol icabı yaptığını neyi gerçekten istediğini bile bilmiyordu.

Sanki üç hayatı vardı ve, şu anda, hiçbirisi ona yeterli gelmiyordu.

the lesser evil | jikook [çeviri]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin