onbir

11.9K 556 183
                                    

Başkan: iyi dersler

Demre: teşekkür ederim sana da iyi geceler

Demre: amaaan dersler*

Başkan: aklını başından aldım deee mii

(Görüldü.)

~

"Kime gülüyorsun kız sen?" dedi yanıma, sıraya oturan Beril. "Yo gülmüyorum ki!" dedim ve telefonu çantamın en ön gözüne koydum.

"Kanka sırıtıyordun. Neye sırıttın? Ay, yoksa biri mi var?!" deyince sıraya çantasını koyan Furkan kaşlarını çatarak baktı. "Senin de mi sevgilin var?"

"Ne?" Beril sözü devraldı. "Senin de mi derken?"

"İşte Aybars'ın da sevgilisi varmış ya?" diyen Furkan ile Beril kaşlarını çattı. "Ya şu okuldaki Müge'de o kızın kim olduğunu bulamamış biliyor musun Furkan?"

"Cidden prim yazarak insanları oyaladığı belliydi. Kim acaba o? Doruk'u da tanıyor baksana." diye ekledi Furkan.

"Neden bu kadar deli gibi merak ediyorsunuz ki?" dedi Avril ve Kuzey'den izin alıp cam kenarına, yerine geçti. Elindeki kitabı sıranın kenarına koyup bize döndü.

"Size ne bundan?"

"Katıldım şu an sana." dedi Kuzey ve kitabı alıp incelemeye başladı. "Uğultulu Tepeler'e mi başladın?" Onlar kitap hakkında kısa ama derin bir sohbete dalarken sınıfa giren Uygar ile dedikodu kazanı daha da kaynadı.

"Kız acaba Doruk ile ilgili bir şey olabilir mi? Aybars soğuk bir tip çünkü." dedi Uygar, Beril'in cipsinden iki üç tane ağzına atarken.

"Belki de Doruk'un kardeşi, Aybars'ın da sevgilisi?" dedi Beril. "Ayrıca yeme sen şu cipslerimi ya! Bana da bırak Uygar!"

"Bağırma bana pis marul!"

"Sensin pis!" dedi Beril ve hızla Uygar'ın omzuna vurdu. "Geç sen sorana da ben bir arkada yamanı yapayım senin. Duvar kenarına sen oturacaksın bugün. Her sinirlendiğimde bir beş kardeş iguana surat!" Beril ile Uygar birbirine söylene söylene arka sıraya geçerken ben de kulaklığımı eşofman üstümün cebine koydum.

"Senin sevgilin var mı?"

"Hı?"

"Beril demin dedi ya. Biri mi var diye?" diye açıkladı Furkan durumu.

"He o mevzu." Aklıma gelince gülümseyip ona döndüm. "Ha yok öyle biri." dedim. "Beril ve hurafeleri. Bakma sen ona."

"Sevindim. Eniştem olunca ilk öğrenenlerden olmak isterim." deyince ona sırıttım. "Olacağını sanmıyorum."

"Saçmalama. Biraz kafanı kaldırıp etrafına bak. İnan sebebi çok beğenip seven birileri çıkar. Biraz etrafı süzsen, elini sallasan ellisi de..."

"Boş ver." Kısaca onunla konuşmamı sonlandırdım ve sınıfa öğretmenin girmesi ile de hepimiz ayağa kalktık ve bir günlük okul serüveni daha başlamış oldu.

~

"Aa selam Yaman." dedim koridorda karşılaştığım Yaman'a. "Gözde Hoca'yı mı arıyorsun?"

"Evet ya. Tenis için sağlık raporlarını ona verecektim. Ama bulamadım."

"O bugün yok. Dersi falan yokmuş. Zaten hep Çarşamba günleri gelmez hoca. Yarın üç ile dördüncü dersi size."

"Şimdiden kulüp başkanlığını benimsemişsin." dedi ve koridorda beraber yürümeye başladık.

"Görevim bu." diyerek iki elimi yana açtım.

"Bu iş de senden başkasına yakışamazdı zaten Demre." dedi Yaman ve saçlarını karıştırıp bana döndü. "Neyse benim başka işim de vardı. Bir öğle arası kahve içerek bu sohbeti devam ettirmek isterim." Kafamı salladım ona. "Yarın formları dördüncü ders sonu teslim ederiz. Sonra kahve içeriz."

O koridorda diğer yöne gitmeye başlayınca ben de düz ilerlemeye başladım.

"Demek Tenis Yakışıklıları'ndan Yaman ha?" diyerek ne ara geldiğini bilmediğim Beril sağ koluma girdi.

"Bundan da bana ne demek isterdim ama senin ilişkin olduğu için hayır demem. Dökül." diyerek de Avril sol koluma girdi.

"Siz ne ara çıktınız ya?"

"Onu boş ver. Sen bize her şeyi anlat. Benim adım Beril ise bir şeyler var sende."

Kollarımı onlardan çekip durdum. "Ya yok bir şey."

"Var bir şey."

"Kantine kahve içmeye gidelim." diye bir fikir attı ortaya Avril ama yanımıza gelen Kuzey ile sustu.

"Bu öğle arası kütüphane nöbeti bizdeymiş Avril. Her yerde seni aradım. Edebiyatçı Serpil Hoca bizi sormuş."

Avril bize döndü. "Siz gidin o zaman. Akşam telefonla konuşuruz. Acelesi yok." İkisi beraber yanımızdan uzaklaşırken Beril ile yalnız kaldım.

Bu her şeyin en kötü şıkkıydı. Umarım bir yerden Uygar çıkardı ve konu dağılırdı. Tek duam buydu.

Uygar Can çık ortaya!

"Selam güzellikler!"

Beril ile aramızda girip kollarını omzumuza atan Uygar'a baktım.

Keşke zengin olmayı dileseydim. Belki bu şansım bir işe yarardı.

"Ben de senden nefret ediyorum çirkin bebe."

"Bu çok saçma bir cümle oldu Beril. Uygar ikimize seslendi, sadece sana değil." deyince Beril durup Uygar'a baktı. Koridorda ellinci duruşumuz falandı herhalde.

"Ya sen niye benim karşıma çıktın ki şimdi?"

"Telefonun zırt zırt öttü. Uyuyamadım sırada. Ben de sana getirdim. Ayrıca voleybolculara form dağıtacakmışsın. Osman Hoca seni arıyor."

Anlaşılan bugünkü öğle arası boş geçmeyecekti.

"O zaman siz gidin. Ben de sınıfa ineyim. Kimse yoktur şimdi, kafa dinlerim." Onlara cevap hakkı tanımadan "Görüşürüz." deyip hızla aşağıya indim.

Sınıfa girmem ile sınıfta oturan Doruk ve Aybars'a baktım. Sadece ikisi vardı.

"Oo selam başkan." dedi Doruk.

"Selam." dedim ve yerime geçip cebimden kulaklıklarımı çıkardım. Çantamdaki telefonumun şarj cihazı takılan yerine kulaklığımı taktıktan sonra kulağıma yerleştirdim.

Biraz Metallica ~ Nothing Else Matters dinlemeye ihtiyacım vardı.

*

bölüm sonu.
ayrıca şarkı çok güzeldir multide var.
dinlemenizi öneririm, ki dinlemeyen de ne bileyim sjxnsnx

nasıl bir bölümdü?

grşrz.
bb.

kulaklık • textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin