Gözlerimiz birbirine kenetlenmişti. İkimiz de nefes almıyorduk. Bütün uzuvlarım adeta bağımsızlığını ilan etmişti. Beynim saklanmam gerektiğini kaçmam gerektiğini söylüyor fakat ayaklarım zamk gibi yere çakılmış hareket dahi etmiyordu. Bu komut aksaklığı karşısında beynim uyuşmuştu.
Nihayet dışarıda ki konuşmalarda son buluyor gibiydi. Tek duam içeriye kimsenin girmemesi ve biran önce şu odadan sağ salim dışarıya çıkmaktı. Aksini düşünmek dahi istemediğim gibi tahmin de edemiyordum neler olacağını. Ben tüm bunları düşünürken koca bir boşluktaydım sanki. Kendime geldiğimde Cemre elbisenin omuzlarını indirmiş bir yandan;
- "Çabuk ol Aslı çabuk. Yakalanacağız Allah kahretsin çıkar Aslı çıkar şu elbiseyi!"
Öyle hızlı ve kuvvetli asılıyordu ki yırtılmasından korkup mani olmaya çalışıyordum. Yakalanırsak işimizden olacaktık. Bu aşikardı fakat bir de elbise borcu ödeyemezdik. Hem kedisi söylememişmiydi bu elbiseyi almaya kaç maaşımız gerekir diye...
Biz cebelleşirken felaketimiz bize doğru geliyordu. Dışarıda kısa bir sessizlikten sonra kadın kısık bir ses tonuyla feryat eder gibi ;
- "Yeter artık! Dayanamıyorum Ömer . İçeriye geçelim mi ?" Dedi.
Odaların kapıları küçük bir kart anahtarla açılıyordu. İçeriye girmeleri en fazla dört saniye sürerdi. Ben gözlerimi dikmiş kapıya bakarken, Cemre beni çuval gibi perdenin sol kanadına sürüklüyor bir yanda soyunduğum kıyafetleri toplamış koltuk altına sıkıştırıyordu. Perdenin kanatları o kadar geniş ve dökümlüydü ki ikimizi rahatlıkla gizlemişti. Ve o an! Kilit kartının cihaza teması ardından gelen bip! sesi ve açılan kapı...
Alnımdan ter adeta fışkırıyordu. Elimden tutan Cemre öyle bir titriyordu ki kızcağız o saniyeler nasıl ayakta duruyordu şaşılacak şeydi doğrusu. İçinden son duasını eden kurbanlık koyun gibi bakıyordu. Sırtımdan kalçalarıma doğru hızla akan ter esnasında perdenin ucundan odanın içerisine bakma gereksinimi duydum . Bakmaya yeltenmemle Cemre'nin parmak uçlarımı ayağıyla çiğnemesi bir olmuştu. Öyle acımıştı ki ağzımdan çıkacak feryadı dudaklarımı büzerek zar zor engellemiştim.
Perdenin ardından, içeride olan biteni an be an duyuyorduk. Kadın ;
- "Aylardır seni bekliyorum. Ne zor adamsın Ömer." Sessizlik... devam ediyordu kadın;-" Şu saatten sonra asla vazgeçmem senden. Seni seviyorum neden anlamıyorsun. " sessizlik...
Adam ne vicdansızdı. Kadın ilanı aşk ediyor lakin adam tek kelime etmiyordu. Merakıma yenik düşüp bir ara Cemre' nin boşluğundan faydalandım ve perdenin ucundan bakıverdim. Kadının üzerinde yeşil boydan bir elbise vardı. Uzun ve zarif vücuduyla boylu boyunca yatakta uzanmış bir yanda da yanında oturan adamı boynundan kendine doğru yatağa çekiştiriyordu. Arkaları dönüktü yüzleri seçilmiyordu. Gördüğüm en detaylı şey kadının cüretkar sırt dekoltesiydi.
- "Ben seni istemiyorum Aylin. Bu asla olmaz. Olamaz! Nasıl olur aklım almıyor . Orhan benim en yakın arkadaşım. Ve sen! Sen onun sevgilisisin. Sen nasıl bi kadınsın ya! "
Adamın sarhoş olduğu, konuşurken dönen dilinden belli oluyordu. Yaşadığı dramdan olsa gerek konuşurken eli sık sık başına gidiyordu. Kadın yatakta birden adamın arkasında dizlerinin üzerine oturmuş vaziyette onun omuzlarına masaj yapmaya, bir yanda da boyna öpücükler kondurmaya başlamıştı. İkisinin de yüzü hala görünmüyordu.
Bu ahlaksızlığa şahit olacağım için utanıyordum. Adam sözleriyle karşı çıkmasına rağmen fiziken kadına engel olmuyordu. Belli ki uçkuru dostluktan daha önemliydi. Gözlerim daha fazla görmeye katlanamayacağı için kafamı perdenin arkasına sakladım. Kadın ;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
incir ağacım
ChickLit"Sevgime ömrüm kefildir Aslı." dedi ve ekledi genç çocuk gözlerinden yaşlar akıyordu." Ben seni kalubelada söz vermişcesine, geç kalmaktan korkarcasına seviyorum" Aslı bir süre duraksadı ağlamıyor çaresizliğinden adeta gözleri kanıyordu. (arkadaşlar...