10🍁

101 3 0
                                    

Hazan ağlayarak dışarı çıkmıştı. Yaptığı hata yüzünden Devran ona çok kızmış olmalıydı. Kapının yanındaki duvara yaslanıp yere oturdu. Susmak bilmiyordu. Gözleri çok acıyordu. Pişman olmuştu. Onu öylece bırakmamalıydı. Canı çok yanmıştı.
Günlerce hastane koridorlarında Devran'ı bekledi Hazan. Belki bir umut yanına çağırır diye bekledi. Devran ona o kadar sinirliydiki yüzünü bile görmek istemiyordu. Birlikteydiler fakat birbirlerine çok uzaktılar.

''Tamam. Gelince haber verirsiniz.'' Devran telefonu kapatıp yanındaki küçük masanın üzerine bıraktı. Hazan'a küçük bir oyun oynayacaktı. Onu bırakıp gitmenin cezasını çekmeliydi. Akşam üzeri istediği telefonu almıştı. Planı uygulamaları için adamlarına haber verdi. Pis bir gülüş atıp beklemeye başladı. Gözü o kadar dönmüştüki Hazan'ın canını yakmak istiyordu. Bu gece hastaneden çıkacaktı. Şimdi bırakıp gitme sırası ondaydı.
Devran'ın ayarladığı adamlar Hazan'ın yanına gelmişti. Yüzüne bakıp konuşmaya başladılar. ''Hazan Hanımım anneniz.'' Hazan doğrulup sordu ''Ne olmuş anneme?'' korkmuştu biraz. ''Anneniz Midyat'ta sizi bekliyor. Bizimle gelin.'' Hazan paniğe kapılmıştı. Devran'ı unutup annesine koşmak istedi bir an. ''Gidelim!'' Adamların kim olduğu umrunda bile değildi. Beraber yola çıktılar. Adamlar ara ara Devran'a haber veriyorlardı.
Midyat'a geç gitmişlerdi. Devran çoktan onlardan önce varmış konağın yakınlarında bekliyordu. Hazan Midyat'a geldiğinde annesinin yanına gideceğini sanıyordu. Oysa araçtakiler Hazan'ı konağa doğru götürüyorlardı. ''Nereye gidiyoruz? Ne yapıyorsunuz siz? Bırakın inecem ben?'' deyip arabada debelenmeye başladı Hazan. Çoktan konağa gelmişti. Devran, konağın yanındaki başka bir konağın çatısından Hazan'ın gelmesini beklemeye başladı. Hazan'la adamları konağa girerken görünce hemen çatıdan atlayıp arkasından gitmeye başladı.
Hazan'ı kolundan tuttukları gibi içeriye itelediler. O an bütün aile bahçedeydi. Hazan'ın içeriye girmesiyle herkes bakışlarını ona çevirdi. Haşmet Ağa ayağa kalkıp ona doğru adım attı. ''Senin ne işin var burda!?'' Hazan ağzını açıp tek kelime edememişti. Gözlerini büyüterek olanları kavramaya çalışıyordu. Ardından bir ses duyuldu. ''Hazan!'' Devran içeriye girdi. ''Demek benden kaçıp Azat'a varacaksın öyle mi? Buyur yolun açık olsun Hanım Ağa!'' dedi inandırıcı bir ses tonuyla. Hazan gözlerini büyüterek etrafına bakınıyordu. Ne olduğunu anlayamamıştı. ''Ulan s*rtük!'' deyip bir tokat attı Hazan'a Haşmet Ağa. Hazan yere düşmüştü. Hıçkırıklar içinde ağlıyordu. Haşmet Ağa onu orada döverken Devran konağı terk ediyordu. Tam kapıdan çıktığı anda bir el silah sesi duyuldu. Devran olduğu yerde kaldı. Bunu hesap edememişti. Nefesi kesilmek üzereydi Devran'ın. Kalbi atmıyor gibiydi. Yüzü bembeyaz kesilmiş, eli ayağı buz tutmuştu. Hazan'a mı ateş etmişti?












HAZANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin