15🍁

144 2 0
                                    

Selam💙
Kitap çok tutmadı ama devam etmek istiyorum. Kısa sürede bitirmeyi planlıyorum.
Keyifli okumalar💚🍁

Devran koşarak içeriye girdi. Bedenini saran korku dizlerinin gücünü azaltıyordu. Hızlıca Hazan'ın olduğu odaya gidip kapıyı açtı. Dizleri üzerine çökmüş, başı kollarının arasında ağlayan Hazan'la karşılaşınca eğilip yanına diz çöktü. Konuşamıyordu. Diline gelen cümleler bir bir cam kırıklarına dönüşüyor yaralar açıyordu. Boğazında bir yumru oluşmuş, yutkunmasına izin vermiyorken... Nasıl konuşabilirdi? Endişeleniyordu, daha çok korkuyordu Hazan için. Sadece onu bekledi.

Hazan aniden kalkıp perdesi aralanmış pencerenin önüne geçti. Devran bir şey öğrenmek adına arkasına geçip dışarıya çevirdi bakışlarını. Gördüğü manzara karşısında adeta dili tutulmuştu. Ne yani? O kurşunlar kendileri için değil miydi?

Dışarıda sırayla yerde yatan cesetlere baktı. Hazan'ın annesi vardı. Hazan'ın her şeyden çok değer verdiği annesi. Yanında yatan küçük bedene baktı. Kanlar içinde kalan beyaz elbisesi onu bir melek gibi göstermeye devam ediyordu. Küçücük elleri göğsünün üzerinde birleşmiş iki örgüsü yanlarına düşmüş öylece yatıyordu annesinin yanında. Ağızları bir parça kumaşla bağlanmıştı. Elleri, ayakları bağlıydı. Birisi daha vardı yanlarında. Bir kadın... Düz siyah saçları beline kadar uzanan, beyaz tenli çok güzel bir kadındı. Annesinin yaşlarındaydı. Ama kimdi o? Kim olabilirdi? Devran tanımıyordu fakat kendini ona çok yakın hissetmişti.

Hızla dışarıya koşan Hazan'ın peşine takıldı. Cesetlerin olduğu bahçeye gelince Hazan annesinin önünde durup diz çöktü. Ağlayamıyordu. Çığlık atmaya başladı. ''Annem!'' Annem diyordu işte, başka bir şey diyemiyordu. Hıçkırıkları çığlıklarına karışıp yok oluyordu. Canı yanıyordu Hazan'ın. Canını almışlardı. Canından bir parça koparmışlardı. Gözlerini sımsıkı kapadı. Bir kolunu annesinin üzerine, diğer kolunu kardeşinin üzerine koyup hıçkırıklara gömüldü. Gözyaşları ateş parçası gibi yakıyordu yüzünü. Gözleri yuvalarından çıkacak gibiydi. Nefes alamıyordu, nefesini almışlardı.

Devran oldukça sakindi. Soğukkanlı olmaya çalışıyordu. Tanımadığı cesedin yanına yaklaştı. Hazan'la arasında çok az mesafe vardı. Kadının göğsünde küçük bir kağıt gördüğünde üzerindeki giysisini hafifçe sıyırdı. Yüzünü buruşturmasına engel olamayıp kendini geri çekti. Üzerine kağıt parçası mum eritilerek yapıştırılmıştı. Kağıdın üzerinde yazanları okumak için eğildi. ''Sevdiklerini kaybedince onları tanıyacaksın Devran Karanoğlu!''

Hiçbir şey anlamamıştı. Fakat canının yandığını hissediyordu. Kadının üzerine doğru eğilip kağıdın yapıştırıldığı yere başını koydu. Kadının kokusu nefesini kesecek derecede güzeldi. Sanki o kokuda huzur bulmuş gibiydi. Kadının kokusuna dalarak gözlerini kapattı. Hazan'ın hafif hafif söylediği ağıtlar, yüzüne sertçe çarpan rüzgar... Hatırlıyordu. Bu kadını bir kaç kez görmüştü. Evinin yakınlarında... Her gördüğünde ondan kaçan bu kadının yüzünü hatırlayabiliyordu. Ama bilmiyordu kim olduğunu. ''Tanrım. Ne olur nefes almama yardım et!''















Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 09, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

HAZANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin