hastane

30 4 2
                                    

Irmak:

Birinin konuştuğunu duyar gibiyim. Ne dediğini anlamıyorum ama duyuyorum. Zihnimi zorluyorum. Kelimler yavaş yavaş netleşiyor. Bir erkek sesi Özür dilerim kelimesini acıklı bir şekilde defalarca kez tekrarlıyor. Kim bu? Neden Özür diliyor? Etraf niye karanlık? Gözlerimi açmak için uğraştım, olmadı. Bir kez daha kendimi motive edip denedim. Işık gözlerime birer ok gibi saplandı. İlk başta ışık nedeniyle göremediğim ortamı yavaş yavaş görmeye başladım. Burası bir hastane odasıydı. Gözlerimi yanımda oturan Yiğite diktim. Demek ki benden Özür dileyen oydu. Gözlerinde şaşkınık vardı ama bu şaşkınık bir süre sonra kendini sevince bıraktı. Yavaşca yerinden kalkıp kapıya yürüdü. Ne yani gidicek miydi? Bu düşüncem kapının arkasındaki arkadaşlarımı görmemle zihnimden hızla silindi. Ada koşarak boynuma atladı. Bu ani hareketi acıyla inlememe sebep oldu. Ada bu saniyelerde hızla çekilirken yüzüne endişe kırıntıları yerleşmişti.

"Kızı öldürmeye mi çalışıyorsun Ada? Azcık kendine hakim ol Irmak daha yeni uyandı"

Bunu diyen kişi Su'dan başkası değildi. Su içimizdeki en ağır başlı kişiydi olaylara daima sakinlik ile yaklaşırdı.

"Tamam anne"

Ada'nın dediği şey bizim tebesüm etmemizi sağlarken Su'yun gözlerini devirmesine neden olmuştu.

"Irmak abla nasılsın ağrın sızın varmı?"

"Yok"

Kısa bir cümle kurmamın nedeni kendimde uzunca konuşacak enerjiyi bulamamamdandı. Sadece uyumak ve üstümdeki bu tuaf ağırlığı atmak istiyordum.

Alara:

"Yiğit arayıp sana araba çarptığını söyleyince çok endişelendim. Hastaneye nasıl geldiğimi bile hatırlamıyorum. Allaha şükürler olsun ki doktor önemli bişey olmadığını sadece ufak yaralar aldığını söyledi."

Irmak:

"Süper o zaman hemen yurda gidebiliriz"

Minelnaz:

"Doktor bir gün daha nolur nolmaz diye hastanede kalman gerektiğini söyledi"

Irmak:

"Off ama yaaa"

Su:

"Aması falan yok bugün burda kalıyorsun"

Irmak:

"Peki"

Bir kez daha kuralara itat ettim. Ben buydum bana ne denilirse yapar. Sesiz kalırdım. Acılarım ruhumdan taştığında bile kimsenin önünde ağlamaz ben kötüyüm demezdim. Yanlızken ağlar sanki hayatımda herşey yolundaymış imajı çizerdim.
Üstüme düşerlerdi bu konuda ama ben hep" Benim üzüldüğüm bir olay yok hayatımda herşey mükemmel" derdim.

Kıvanç:

"Irmak'ta uyandığına göre ben çapkınlık yapmaya gidebilirim. Görüşürüz millet"

Alara gözlerini kısarak kıvança bakmıştı ama kıvanç ya bunu takmadı yada aldırmadı. Arkasını dönüp göz kadrajımdan uzaklaştı.

Alican:

"Enes, Onur hadi bizde gidelim işimiz vardı hatırlatırsam."

Ne işi bu diye kısa bir an düşündüm kızlarında benimle aynı şeyi düşündüğüne eminim.
Onur ve Enes hiç bir şey demeden Alicanın peşine takıldı. Odada Emir, Yiğit ve bizim kızlar kalmıştı. Emir alaycı bir şekilde gülümsedi.

Emir:

"Dünya ahiret yengemsin artık çünkü Yiğitin delirdiğini görünce birbirinize olan aşkınızı sivri zekam ile hemen anladım."

ÇILGIN YURT (DÜZENLEMEDE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin