Geçmişin tozlu sayfaları (PART 1)

55 4 3
                                    

Irmak:

Kızlar hala gelmedi. Başlarına bişey mi geldi yoksa? Vahşi bir hayvanla karşılaşmış olabilirler mi? Yada kaybolmuş. Aklıma gelen bu korkunç düşüncelerle otturduğum yerden kalktım. Hızlı adımlarla açıklık araziden ormana daldım. Kızlar ben kaza yaptığım için odun toplamama izin vermemişti bu yüzden kamp yerinde kalmıştım. Keşke onları dinlemeseydim. Şimdi hepsi ortalıkta yok ve ben onların
nerde olduğunu başlarına ne geldiğini bilmiyorum.  Zaten hangi akla hizmet onları bilmedikleri ormana bensiz yoluyorsam. Ormanı  Alara'nın babası ile babalarımız arkadaş olduğu ve sıksık bu otele tatile geldiğimiz için avcumun içi gibi biliyorum. Alara'nın ormanı bilemeyeceğini yolu bulamayacağını tahmin etmeliydim. Endişeyle etrafıma baktım hiç biri görünürde yok. "ADAAAAA, MİNELNAAAAZ, ALARAAAA, RÜYAAA" burdayım diye bir ses gelmesini bekledim ama hiç ses yoktu. Nerde bunlar? "KIZLAAAAAAR" yine ses yok. Tekrar ve tekrar seslendim. Hiç birindede geri cevap alamadım. Koşarak etrafa bakındım yoklardı. "Suuuuuu,Alaraaaa,kızlaaaar"

"Bi uyutmadın lan az sus!"

Bu ses nerden geliyor? Kim? Kızlardan birine ait olamaz çünkü ses bir erkek sesi. İçip ormanda sızmış birisi olabilir mi? Eyer öyleyse bana zarar verir mi? Tehlike diye bağırmaya başladı bütün hücrelerim. Etrafıma bakındım.  En ufak şeyde koşmak için tetikteydim. Sesin kaynağını aradım. Ses ilerdeki ağacın üstünden geliyordu. Bakışlarımı oraya çevirdim. Gördüğüm kişi ile derin bir Oh çektim. Bu Yiğit ama ormanda neyşi var? En son dört kaşar kız ile birlikte gitmişlerdi! Yiğit efendi beyenemedi mi yoksa onları! Yada diğerleri ondan öncemi tavladı kızları! Peki ben niye ben buna bu kadar sinirlendim? Bunları düşünmemelisin Irmak.  Yiğit'in naptığı seni ilgilendirmez. Sen kızları düşün. Kızları bulmalısın. Unutma akşam oluyor ve akşamları orman tehlikeli olur.

"Diğer kızları  gördün mü?

Nede olsa ağaç dalında yatıyordu. Mutlaka buralardan geçtiyseler görmüş olmalıydı. Hala niye cevap vermiyor bu?

"Yiğit sana bir soru sordum cevap ver!"

Yiğit sinirle söylediğim bu uyarıyı dikkate almamış olamalıydı ki cevap vermedi.

"BANA CEVAP VERİR MİSİN ARTIK"

Yine hiç takmamıştı. Peki! Öyle olsun bakalım. Bende bundan sonra sana cici kız olmayacağım. Yerden elime bir taş aldım. Soru sorunca cevap vermeyen kişiyi taşlarlar! Elimdeki taşı attım. Hem uzandığı ağaç uzak olmadığı hemde Su'dan aldığım dersler sayesinde taş kafasına denk geldi. Kafasına attığım taşla birlikte Yiğit pekte yüksekte olmayan daldan düştü. Büyük bir kahkaha attım. İlk bir kaç dakika olayın şoku yüzünden ayağa kalmadı. Sonra ise benim korkudan titrememe sebeb olacak kadar sert bir şekilde kalktı. O taşı atmamalıydım. Sinirleneceğini bilmeliydim. Şu an o  kadar sinirliydiki herşeyi yapabilirmiş gibi duruyordu. Geçmişte yaşadığım o kirli gün bana tam dersimi vermemişti galiba. Yine hatta yapmıştım ve bu kötü şeylere yol açacaktı. Bu düşünce ile birlikte kalbim öyle bir atmaya başladı ki yerinden çıkacak sandım. Nefesim daraldı korkudan vücudum buz kesti.

"SEN YARIM AKLINLA BANA NASIL TAŞ ATARSIN LAN! BUNU SANA ÖDETECEĞİM."

Bağırmasıyla daha çok titredim ve  gözlerim doldu lanet olsun! Bana sert adımlarla yaklaşmaya başladı. Oda böyle sinirli yaklaşıyordu bana. Korkuyla kolumu  vucuduma diğerini ona doğru uzatım. Bana vurucaktı!bana vurucaktı!Yine yüzüm tanılmaz hale gelecekti. Eskiden öyle olmuştu yine olacaktı işte. Onun yaptığı gibi yapacaktı. O anda sırtımdaki kemerin bıraktığı izler yeniden sızladı.

"Lütfen bana vurma lütfen. Çok özür dilerim yalvarırım vurma.  Lütfeee"

Sözümü tamamlamama ağzımdan kaçan hıckırık engel oldu. Lanet gün peşimi bırakmıyordu. Sürekli kalbimi kanatıp duruyordu. Geçmişten kurtulamıyorum. Ben çok zayıf hissediyorum. Aldığım pskolag yardımları bile beni o günden kurtaramadı.  Birden beni saran kolar ile birlikte irkildim.

ÇILGIN YURT (DÜZENLEMEDE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin